Meclis Konuşması
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan: “Seçim süreci 2014’te tamamlansın”
- 26.03.2014
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Mart Ayı Olağan Meclis Toplantısı “Küresel Ölçekte Yaşanan Dış Politika ve Ekonomik Gelişmelerin Ekonomimiz ile Sanayimize Etkileri” konulu gündem maddesi ile gerçekleştirildi. Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni’nin konuk konuşmacı olarak katıldığı toplantıda İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
İstanbul Sanayi Odası Meclisi Mart ayında “Küresel Ölçekte Yaşanan Dış Politika ve Ekonomik Gelişmelerin Ekonomimiz ile Sanayimize Etkileri” konulu gündem maddesi ile toplandı. Toplantıya Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Köni konuk olarak katıldı.
Meclis toplantısında son dönemdeki gelişmeleri değerlendiren İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, "Dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da biz sanayiciler, 18’nci yüzyılda başlayan Sanayi Devrimi’nden bu yana barışın en büyük destekçileriyiz. Savaşların ve çatışmaların harap ettiği diyarlardan insanlığa ve sanayiciye hayır gelmez. Çok değerli insan yaşamı ile ekonomik kaynakların, anlamsız savaş ve çatışmalarda kurban edilmesine sanayiciler bugüne kadar karşı çıktı; bundan sonra da insanlık ve toplumların refahı adına karşı çıkmaya devam edecektir" dedi.
Uluslararası arenada son derece kritik gelişmeler yaşanırken ülkemizin iç istikrara en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçtiğimizin altını çizen İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, böyle bir dönemde neredeyse bir buçuk yılı bulacak olan yoğun bir seçim takviminin içine girdiğimizi belirtti.
İSO Başkanı Bahçıvan konuşmasına şöyle devam etti: "İstanbul Sanayi Odası olarak; küresel ölçekte dış politika ve ekonomi alanında kritik gelişmeler, kutuplaşma ve belirsizlikler yaşanırken; 2015’te yapılacak olan genel seçimlerin 2014 yılına alınarak, Türkiye’nin seçim sürecinin 2014 yılında tamamlanmasının ülkemiz ekonomisi ile toplumsal refah ve barışımıza olumlu katkılar yapacağına inanıyoruz."
G20 Zirvesi
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan “Ayrıca seçim takvimde yapılacak değişikliğin gelecek yıl ülkemizde yapılacak olan G-20 Zirvesi açısından da önemli olduğunu özellikle vurgulayarak şunları söyledi:
“Mevcut dönem başkanı Avustralya’dan sonra 2015 yılında dönem başkanlığı bayrağını Türkiye alacak.
G-20, dünya gayrı safi milli hasılasının yüzde 85’ini, dünya ticaretinin yüzde 75’ini ve dünya nüfusunun üçte ikisinin temsil edildiği bir platformdur.
G-20, liderlerin toplantısı olarak bilinse de gerisinde değişik harf kodlarıyla anılan alt çalışma grupları var.
B-20 iş dünyası, C-20 sivil toplum, T-20 düşünce kuruluşları, Y-20 ise gençlik konularında liderler toplantısının gündeminde yer alması gereken konuları görüşüyor ve gündemi hazırlıyorlar.
9 Böylesi önemli platformun kuruluşundan kısa bir süre sonra dönem başkanlığını Türkiye’nin alacak olmasını değerli buluyor ve takdir ediyoruz.
2015’de ülkemizin ev sahipliği yapacağı bu kadar önemli bir dönem öncesinde bütün seçimlerini 2014 yılında tamamlamış bir Türkiye’nin; kutuplaşmadan uzaklaşarak siyasi ve ekonomik istikrar eşliğinde G-20 zirvesinden ülkemiz ve ekonomimiz için büyük yararlar elde edeceğine inandığımızı burada özellikle ifade etmek istiyorum.”
“İyimserlik İyice Erozyona Uğradı”
Krizler ve savaşlar gibi uluslararası gelişmelerin yarattığı olumsuz havaya dikkat çeken Bahçıvan, “Dünyada bugün iyimserliğin iyice erozyona uğradığı, geleceğe dair endişe ve belirsizliklerin maalesef çok arttığı bir dönemden geçmekteyiz. Artan politik ve ekonomik belirsizlikler karşısında IMF Başkanı başta olmak üzere bazı çevrelerin, 1914 ve 1939 yıllarına atıfta bulunuluyor olması, kuşkusuz boşuna değildir ve endişe vericidir” dedi.
Geçmişteki Soğuk Savaş’ın ileri karakol ülkesi durumundaki Türkiye’nin Soğuk Savaş sona erdikten sonra ekonomi başta olmak üzere birçok alanda çok önemli başarılara imza attığını anlatan Bahçıvan, “ihracata dayalı büyüme ivme kazanırken geçmişin anlamsız yasakları ortadan kalktı. İletişim ve ulaşım teknolojisi başta olmak üzere Türkiye’nin altyapısı o günlerden bugüne hepimizi sevindirecek şekilde büyük bir gelişim sergiledi” diye konuştu.
Bu olumlu gelişmelerin Soğuk Savaş’ın sona ermesi sonucu gerçekleştiğine vurgu yapan Bahçıvan, “Dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da biz sanayiciler, 18’nci yüzyılda başlayan Sanayi Devrimi’nden buyana barışın en büyük destekçileriyiz” şeklinde konuştu.
Sorunlu AB Önemini Yitiriyor
Küresel ekonomik kriz üzerinde duran ve bu olumsuzlukların gelişmekte olan ülkeler gibi gelişmiş ülkeleri de etkilediğini anlatan Erdal Bahçıvan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“2008’de başlayan küresel krizin ardından küresel ekonomide değişmeyen yapısal sorunların başında ABD merkezli küresel sistemdeki rol paylaşımındaki dengesizlikler gelmektedir. Küresel krizin ardından Batılı ülke ve kurumların ekonomi ve siyasette yeni yönelimler üretmekte yetersiz kalmaları, gelişmekte olan ülkeleri de olumsuz etkilemektedir.
Batı kaynaklı küresel ekonomi ve siyaset normları itibar kaybetmekte, öte yandan Avrupa Birliği içinde belirsizlik sürdükçe Türkiye için de AB çıpasının önemi geri plana düşmektedir.
Hepsinden vahim olanı, gelişmekte olan ekonomilerde bir yandan demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi liberal değerler ve kurumlar yıpranırken Batı karşıtı bölgesel dış politika olaylarında da bir artış yaşanmaktadır.”
OECD Ülkelerinin Durumu İç Açıcı Değil
OECD üyesi ülkelerin durumunu da “hiç iç açıcı değil” diye özetleyen Bahçıvan, OECD ülkelerinde işsiz sayısının kriz öncesine göre üçte bir oranında artarak 48 milyona ulaştığını belirtti. “Bugün tüm OECD ülkelerinde her dört haneden biri geçim sıkıntısı çekmektedir” diyen Bahçıvan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye ekonomisi, hem küresel ekonomideki gelişmelerin hem de iç siyasetteki çalkantıların etkisiyle son derece kritik bir dönemden geçmektedir. 2014 yılında dünya ekonomisinde kırılgan ve zayıf bir ekonomik düzelme gerçekleşecektir. Bu noktada Türkiye’nin de küresel ekonomiye eklemlenmiş bir ekonomi olarak 2014 yılındaki en temel hareket alanı ‘ihracat’ olacaktır. Türkiye’nin 2014 yılında yaşayacağı büyümenin arkasındaki itici gücün ihracat olacağını burada özellikle ifade etmek istiyorum.”