Meclis Konuşması
İSO Ekim Ayı Meclis Toplantısına İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Konuk Oldu
- 23.10.2019
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Ekim ayı olağan Meclis toplantısı, 23 Ekim 2019 tarihinde “Marka Şehir İstanbul'un Kalkınma ve Gelecek Vizyonunda Sanayimizin Yeri ve Önemi” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın yönettiği toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu konuk oldu.
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan İSO Meclis toplatışının gündemine ilişkin yaptığı konuşmasında, Türkiye ekonomisinin şahdamarı olan İstanbul’da sanayi ve üretim ile çevre arasında bir tercih yapılmaması gerektiğine dikkat çekerek “İstanbul’da sanayi hiç değişmesin, hep aynı kalsın gibi bir anlayışa asla sahip değiliz. Çevre ve üretim dengesi gözetilerek İstanbul’un menfaatleri ile sanayimizin menfaatleri birlikte ele alınmalı. 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi hedeflerine ulaşmak için İstanbul sanayisinin güçlendirilmesi temel yaklaşım olmalı” dedi ve şöyle devam etti:
“Binaların eski ve çok katlı olduğu İstanbul’daki tüm sanayi firmalarına check-up yapılmalı. Kentin sanayi tesislerinin depreme dayanıklılık durumunu ortaya koyacak bir envanter çalışmasına acilen ihtiyaç var. Sigorta müessesinin bu konuda önemli bir otokontrol aracı olarak kullanılmasını da gerekli buluyoruz.”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu İSO Meclisi'nde yaptığı konuşmada, “Başta İstanbul olmak üzere, Türkiye’nin ekonomik büyümesinin öncülüğünü inşaatın yapmasının sonuçlarını sizler benden daha iyi bilirsiniz. Bunu bir inşaatçı olarak söylüyorum. Sanayide güçlü bir üretim yapmayan ekonomilerin sürdürülebilirliği olamaz. Her alanda olduğu gibi üretim alanında da bir seferberliğe ihtiyacımız var. Bununla ilgili belediye olarak üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu, burada siz sanayicilerimizle paylaşmak istiyorum” dedi.
İSO Ekim ayı olağan Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay toplantıyı açarken özetle şunları söyledi:
“Hepimiz biliyoruz ki İstanbul, Türkiye’nin küresel iddialarına ulaşma yolunda kilit kentlerinin başında geliyor. Son yayımlanan Küresel Güçlü Şehirler Endeksi’ni bu anlamda çok önemsiyorum çünkü bize Londra, New York, Tokyo, Barselona gibi kalibremize uygun kentlerle İstanbul’u kıyaslama imkanı veriyor. Rapora baktığımız zaman; İstanbul dünyanın en güçlü 44 şehri arasında 34’üncü sırada. Bu listedeki mevcut durumumuzun, yaşadığımız olağanüstü gelişmelerin ve hızlı büyümeyle gelen yorgunluğun bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Erişilebilir olmak ve kültürel etkileşim, İstanbul’un ortalamadan daha iyi olduğu alanlar. Bayrak taşıyıcımız THY sayesinde erişilebilirlikte 13’üncü, kültürel etkileşimde 7’nci sıradayız. Ekonomide 32’nci, AR-GE’de 34’üncü, çevre konularında 40’ıncı sırada yer alıyoruz. Bu sıralamalar, İstanbul için kabul edilebilir yerler değil. Potansiyelimizin çok daha yüksek olduğunu İstanbul’u hisseden herkes çok iyi biliyor.
İstanbul kadim bir kültür kenti olduğu kadar küresel bir sanayi kentidir. Sanayi, bu şehrin alametifarikalarından önde gelenidir. Sultanahmetsiz, Ayasofyasız, Galata Kulesiz, Boğazsız İstanbul neyse sanayisiz İstanbul da odur. Ülke milli gelirinin yüzde 32’sini, sanayi üretiminin yüzde 29’unu temsil eden bu kentin sanayi ile barışık büyümesi için yapılması gereken her şeyi ortak akılla düşünüp hayata geçirmeliyiz. Küresel büyümenin yeni motoru olan şehirler dünya gelirinin yüzde 80’ini üretiyor. Şehirlerin çarpık büyümesinin yarattığı maliyeti önlemeye, hızla artan kent nüfusuna, trafik karmaşasına, enerji, su, barınma olanakları gibi sınırlı kaynakların kullanılmasına yönelik olarak akıllı büyümenin önemi ortadadır. Özel sektörün ve sanayinin de bu akıllı ve üretime dayalı büyümede önemli bir rolü olduğuna inanıyorum. İstanbul Sanayi Odası olarak üretim seferberliğinden kapsayıcı büyümeye, kent ekonomisinin moderasyonundan depreme hazırlık çalışmalarına kadar her alanda üzerimize düşen ne varsa bütün bilgi, görgü ve birikimimizle sorumluluk almaya hazırız.”
Okyay, konuşmasının ardından gündeme ilişkin konuşmasını yapmak üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. Bahçıvan, konuşmasında insanlar şehirlere yığılırken vazgeçilen ya da feda edilen varlık ve değerlerin de dikkate alınmak zorunda olduğunu söyledi. Bahçıvan nicel büyümenin sınırlarına fazlasıyla ulaşmış birçok şehrin daha az kirlenmeye, kaynak verimliliğini artırmaya ve çevreye daha fazla duyarlı olmaya ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Ülkenin bir bütün olarak sağlıklı kalkınması için yerel kalkınmanın da sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesinin artık bir zorunluluk olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, insan odaklı sürdürülebilir yeşil kalkınma anlayışının, sadece merkezi idareler tarafından değil yerel yönetimlerce de önemsenmeye başlanmasını günümüzün ve geleceğin kuşakları adına sevindirici bir gelişme olarak gördüklerini ifade etti.
Başarılı bir yerel kalkınmada geçmişte olduğu gibi gelecekte de sanayinin önemli bir role sahip olacağına işaret eden Bahçıvan, buna karşın 20’nci yüzyılın sonlarında üretimin ve sanayinin dışlandığı çarpık kalkınma anlayışının son 30 yıla damgasını vurduğunu belirtti. Günümüzde üretimin; tüketim ekonomisi ve inşaat rantına kurban edildiğinin bir gerçek olduğuna değinen Bahçıvan, bunun en somut örneğini de İstanbul’da yaşadıklarını anlattı. Birçok yerel belediyenin de bu süreçte sanayinin değerini ve gücünü artırmak yerine konutun sayısını ve değerini artırarak bu alanda büyük bir rant yarattığını anlatan Bahçıvan, “İstanbul’da satılık 1 milyonu aşkın konut olması maalesef hepimizin ayıbıdır” dedi.
İstanbul’da sanayi hiç değişmesin, hep aynı kalsın gibi bir anlayışa da asla sahip olmadıklarına dikkat çeken Bahçıvan, çağın gerçeklerinin ve dinamiklerinin de buna izin vermeyeceğini söyledi. Bahçıvan, önem kazanmakta olan bu yeni üretim anlayışından hareketle, İSO’nun 2018-2022 Dönemi Yönetim Kurulu Çalışma Programı’nda ortaya koydukları gibi, bilgi ve teknolojiye dayalı bir sanayi altyapısını kendilerinin de desteklediğine dikkat çekti.
Küreselleşme süreci ve bilgi toplumuna bağlı olarak, artık ucuz işgücü ve doğal kaynaklara dayalı rekabet anlayışının yerine; üretim teknolojilerini geliştirme, katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ve çevreyle dost bir üretim anlayışının önem kazandığını vurgulayan Bahçıvan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisiyle ortaya konulan hedeflere ulaşmak istiyorlarsa İstanbul sanayisinin güçlendirilmesinin en temel planlama yaklaşımı olması gerektiğinin altını çizdi.
Bahçıvan, İstanbul’daki sanayi tesislerinin depreme dayanıklılığı konusuna da değindi. Bahçıvan konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Her şeyden önce İstanbul’daki sanayi tesislerinin depreme dayanıklılık durumunu ortaya koyacak bir envanter çalışmasına acilen ihtiyacımız var. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Valimiz Sayın Ali Yerlikaya ile yaptığımız toplantıda bunun ilk adımları atıldı. Önümüzdeki günlerde; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, İstanbul Valiliğimiz, Odamız ve diğer ilgili kurumların katkısı ile bu envanterin çok kısa sürede oluşturulmasına yönelik çalışma başlayacak. Bu envanter hazırlanırken, depreme dayanıklılık testlerinin bir standarda oturtulması da büyük önem taşıyor. Sigorta müessesinin bu konuda önemli bir otokontrol aracı olarak kullanılmasını da gerekli buluyoruz.”
İSO Başkanı Bahçıvan’ın ardından kürsüye İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu geldi. Şehrin tüm konularına hakim olarak tüm bu konularda çözüm üretmek zorunda olan bir yönetici olarak tüm paydaşlara danışarak çözüm üretmeyi felsefe haline getirmiş bir yönetim anlayışına sahip olduğunu belirten İmamoğlu, İstanbul’un Avrupa’nın en büyük kenti olduğunu ve Türkiye’nin her alanda gemisini yürüttüğünü dile getirdi. Kendisini İstanbul’un moderatörü olarak gördüğünü anlatan İmamoğlu, talimat vermek değil, bir arada iş üretmek istediklerini kaydetti. İmamoğlu, bu şehrin ekonomisini ve sanayisini konuşmanın kendileri için vazgeçilmez bir prensip olduğunu ifade etti.
Ortak masalar oluşturma metodunu benimsediklerini açıklayan İmamoğlu, örnek olarak kurdukları turizm masasında kent için turizm master planı hazırladıklarını, inanç masasında ise farklı inançların sorunlarını ele aldıklarını anlattı. Türkiye’nin üretimden ne kadar uzaklaştığının farkında olduklarına değinen İmamoğlu, İstanbul Yatırım ve Tanıtım Ajansı’nı oluşturduklarını anlattı. İmamoğlu, bununla temel hedeflerinin şehre gelen sermayenin en doğru yatırımla eşleşmesi için rehberlik yapmak olduğunu belirtti. İstanbul İstatistik Ofisi’nin ise aralık ayında çalışmaya başlayacağının bilgisini veren İmamoğlu, sağlıklı ve güvenilir veriye ulaşma konusunda sorunlar olduğuna işaret etti. İmamoğlu, veri olmadan vizyon belirlemenin mümkün olmadığını ve amaçlarının şehirdeki ekonomik aktörlerin işlerini geliştirmelerine destek olmak olduğunu kaydetti.
İstanbul’un gıda ihtiyacını kendi periferisinden elde etmek ve üretim alanları arasında koordinasyon sağlamak için adımlar attıklarını belirten İmamoğlu, kırsal alanları motive etmek istediklerini söyledi. İmamoğlu, üretimin yapıldığı yerden sürece hakim olarak gıdayı şehre taşıyarak hem ekonomiye hem de gıda güvenliğine katkı sağlayacaklarını anlattı.
İSMEK’in daha çok hobiler üzerinden bir eğitim kurumuna dönüştüğüne işaret eden İmamoğlu, yeni kuracakları İstanbul Kent Enstitüsü’nün sanayinin ihtiyaçlarına dönük eğitimler de veren merkez haline dönüşeceği bilgisini verdi. İmamoğlu, İstanbul Global Kent Akademisi ile de evrensel mesleki değişimleri takip eden bir sistem kuracaklarına değindi.
Esenler’deki Otogar’ın uzun süredir sağlıklı hizmet veremediğini ve yoğun nüfuslu bir bölgede oradaki kitleye kötü örnek oluşturacak bir yer haline geldiğine dikkat çeken İmamoğlu, Otogar’ın yönetimini ele aldıklarını ve buranın artık İstanbul ekonomisine katkı sağlayan bir yer haline geldiğini dile getirdi. İmamoğlu hem Otogar hem de Harem Otogarı’nı bir teknoloji ya da start up merkezi haline dönüştürmek istediklerini anlattı.
Gelecek vizyonu olmadan geleceğe bakamayacaklarının altını çizen İmamoğlu, 5 yıllık stratejik planın ardından 2050 vizyonunu oluşturmak için çalışmalara başladıklarını ifade etti. Bu şehirde yaşayanların katılımı ile bu çalışmayı yürüttüklerini belirten İmamoğlu, yeşil, yaratıcı ve adil bir kent oluşturmayı hedeflediklerini vurguladı. İBB iştiraklerinin hesap verebilen kurumlar olmasının önemine dikkat çeken İmamoğlu, denetlenebilir mekanizmalar kuracaklarını belirterek “Herkes bilecek ki İBB sizlere aittir” dedi.
Kentin sosyal ihtiyaçlarına büyük önem verdiklerini ifade eden İmamoğlu, geçmişte kent için mega projelere odaklanıldığını ancak bunun insan hayatını değiştirmeyeceğini, bunun için insana yapılan hizmetin öne çıkması gerektiğini söyledi. İmamoğlu, “Çocukları önemsiyoruz. Çocuklarımızı eşitlemek niyetindeyiz. Her semtte yaşayan çocukların temel ihtiyaçları konusunda eşit bireyler olmasını istiyoruz. Yuvamız İstanbul projesine 11 noktada başladık. 1 yıl içinde 150 kreşi sizlerin dayanışmasıyla harekete geçireceğiz. Bu kentte evine süt girmeyen çocuğa 100 bin çocuğa bir bardak süt dağıtıyoruz” şeklinde konuştu.
Deprem meselesinin kentin en önemli meselesi olduğunun altını çizen İmamoğlu, 1999 depreminden bu yana geçen 20 yılı iyi geçirmediklerini ve kendisinin bu konuda kafasını kuma sokmayacağını vurguladı. Bunu milli mesele haline getirmeden ve yüzleşmeden çare bulunamayacağını söyleyen İmamoğlu, “İBB bu konuda şehrin en öncü aktörüdür. Bu kurumun alacağı önlemler de önemlidir. Bu şehri verileriyle yüzleştireceğiz. Bir deprem konseyi oluşturuyoruz. Büyük bir deprem çalıştayı yapıyoruz. İstanbul’un alması gereken tedbirleri, afet ile ilgili süreçleri tanımlayacağız. Her günümüzü depreme yönelik çözüm bularak geçirmeliyiz. İstanbul her yarayı sarar ama İstanbul’un yarasını sarmak kolay olmaz. Önümüzdeki yılın bütçesinde 1 milyar TL’ye yakın deprem bütçesi için ayıracağız. Kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm olarak değil, insanların yeniden güvenli yapılara sahip olması için kullanacağız” şeklinde konuştu.
İmamoğlu’nun konuşmasının ardından kürsüye gelen İSO Meclis Üyeleri görüşlerini paylaştı ve İmamoğlu’na sorular yöneltti. İmamoğlu, kürsüye tekrar gelerek İSO Meclis Üyeleri’nden gelen sorulara yanıt verdi.