Meclis Konuşması
İSO Eylül Meclisi’ne Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez Konuk Oldu
- 23.09.2020
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) eylül ayı Meclis toplantısı, 23 Eylül 2020 tarihinde video konferans yöntemiyle yapıldı. İSO Meclis Başkan Yardımcısı Ayhan Yavrucu’nun başkanlığında yapılan İSO Meclisi’nin ana gündem maddesi “Yatırımlara Kaynak Sağlamak ve Sanayimizin Gelişimi Açısından Türkiye Varlık Fonu'nun Önemi” oldu. İSO Meclisi’ne Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Sönmez konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İSO Meclisi’nde konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Türkiye Varlık Fonu’nun sahip olduğu finansal güç ve imkanların, nitelikli üretime yönelik büyük projeler için doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığı takdirde, ülkemizin önemli yapısal sorunlarına cevap verebilecek potansiyeli barındırdığına inanıyoruz” dedi.
Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez ise konuşmasında “Türkiye Varlık Fonu, Türkiye’nin stratejik yatırım koludur. Göreve geldiğimizde ilk iş yetki belgemizi ve yol haritamızı belirledik. Buna göre öncelikli hedeflerimiz, portföyümüzdeki şirketlerin değerini artırmak, yurtiçindeki stratejik yatırımlara sermaye sağlamak, Türkiye’nin yurtdışı stratejisini ve rekabetçi şirketlerini destekleyen yatırımlar yapmak ve finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşme sağlamak” dedi.
Eylül ayı Meclis toplantısı İSO Meclis Başkan Yardımcısı Ayhan Yavrucu tarafından açıldı. Açılışın ardından İSO Meclis Başkanı Yardımcısı Yavrucu, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’a Meclis konuşmasını yapmak üzere söz verdi. Bahçıvan, geçmiş yıllardan farklı olarak günümüzde özel sektörün büyümeyi sürükleyecek, büyük ölçekli yatırımlar yapacak bir dinamizmi kendi başına sergilemesinin zor göründüğünü söyledi. Bu durumun yatırımlarda kamunun yol gösterici ve yönlendirici rolüne ihtiyacı arttırırken, riskin ve getirinin kamu-özel arasında paylaşıldığı bir yatırım anlayışını öne çıkardığını belirten Bahçıvan, varlık fonları ve benzeri oluşumların tam da bu noktada değer kazandığını dile getirdi.
Tarihsel süreç içerisinde varlık fonlarının yapısı ve kuruluş şekilleri farklılaşırken, yatırım stratejileri ve bileşiminde de değişikliklerin göze çarptığını anlatan Bahçıvan, geçmiş yıllarda varlık fonlarının yatırımlarını büyük ölçüde yurt dışında getirisi yüksek alanlara yönlendirirken, özellikle son yıllarda yurt içine yönelik yatırımlarının arttığını ifade etti.
Varlık fonu yatırımlarının sektörel dağılımında da çarpıcı değişikliklerin söz konusu olduğuna değinen Bahçıvan, varlık fonlarının yatırımlarının, alışılagelmiş sektörlerden ziyade özellikle son dönemde biyoteknoloji, yazılım, fintech, veri bilimi, mobilite, e-ticaret ve sağlık gibi alanlara yoğunlaştığına dikkat çekti.
Türkiye Varlık Fonu’nun portföyündeki şirketlerin değerini artırmak, stratejik yatırımları desteklemek, Türk şirketlerinin uluslararası rekabet gücüne yatırımlar yoluyla katkı yapmak, finansal piyasaların iyileşmesi ve derinleşmesini sağlamak amaçlarıyla kurulduğunu hatırlatan Bahçıvan, bu özellikleriyle Türkiye Varlık Fonu’nun, geleneksel örneklerden farklı olarak stratejik yatırımlara odaklı bir kalkınma fonu özelliği taşıdığını belirtti.
İSO olarak uzun zamandır dile getirdikleri bir gerçeğe dikkat çeken Bahçıvan, bugün bulunduğumuz noktada Türkiye’nin değişen küresel değer zincirinde kilit oyuncu olabilmek, rekabet gücünü artırabilmek, yüksek teknoloji ve katma değer odaklı bir üretim yapısına geçebilmek amacıyla yeni bir sanayileşme hamlesi gerçekleştirmek zorunda olduğunun bir gerçek olduğunu vurguladı.
Bu gerçeğin yerli kaynakları harekete geçirecek ve ithalat yoğunluğunu azaltacak büyük ölçekli ve stratejik sanayi yatırımlarının hayata geçirilmesini zorunlu kıldığından bahseden Bahçıvan, bu yatırımların, uzun vadeli ve yüksek miktarlı finansmanı gerektirdiğinin de gayet açık olduğuna işaret etti. Bahçıvan, yurt içi tasarrufların yetersizliğinin ve finans sisteminin mevcut geleneksel yapısının, böylesi büyük ölçekli yatırımların genellikle yurt dışından ve döviz cinsi kullanılan krediler ile finanse edilmesine yol açtığını ekledi.
Türkiye’nin bankacılık sektörü ve yoğun kredi ağırlıklı finansal sisteminin, uzun vadeli ve uygun maliyetli finansman ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğinin altını çizen Bahçıvan, başta sermaye piyasaları olmak üzere gerekli finansal derinlik ve çeşitliliği de sağlayamadıklarını kaydetti.
Diğer taraftan ham madde ve enerji başta olmak üzere dışa bağımlı üretim yapılarının, cari açığın da kalıcı bir şekilde düşürülmesini engellediğine işaret eden Bahçıvan, bu noktada, Türkiye Varlık Fonu’nun, yapacağı yatırımlar ve atacağı adımlar ile Türk sanayicilerinin nitelikli hedeflere yönelik gelişimine çok önemli katkıları olmasını beklediklerini ifade etti. Bahçıvan şöyle devam etti:
“Bilindiği üzere Türkiye Varlık Fonu büyük ve güçlü şirketlere yönelik yatırımlarla şirketlerimizi daha da büyütmeyi ve sektöründe bölgesel hatta küresel liderler çıkarmayı hedeflemektedir. Bu gerçekleştirilebilirse, uluslararası platformda Türk şirketlerinin bilinirlik ve güvenilirliği artacak, ticaret hacmi büyüyecektir. Türkiye Varlık Fonu’nun, cari açığa önemli katkısı olan sektörlere yönelik yatırımlarla ülkemizin dışa bağımlılığını azaltması hedeflenmektedir. Böylece sanayicilerimizin yurtiçinde üretilen kaliteli ve ucuz ürünlere ulaşması, maliyetlerini kısarak karlılığını artırması ve maliyet avantajı ile uluslararası pazarlarda rekabetçi hale gelmesi mümkün olacaktır. Türkiye’de sanayi sektörünün yüksek katma değerli ürün üretimine yönelik yatırımların desteklenmesi gereği bilinmektedir. Türkiye Varlık Fonu’nun, bu konuda sanayi sektörünün yanında yer almayı hedeflemesi umut vericidir. Varlık Fonumuzun, bu hedefleri doğrultusunda ortaklık yaptığı şirketlerin AR-GE kapasitesinde sağlayacağı artışlar, ülkemizde daha yüksek katma değerli ürünler üretme potansiyeli yaratacaktır. Varlık Fonumuzun sahip olduğu finansal güç ve imkanların, nitelikli üretime yönelik büyük projeler için doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığı takdirde, ülkemizin önemli yapısal sorunlarına cevap verebilecek potansiyeli barındırdığına inanıyoruz.”
Bahçıvan, tüm bu katkıların serbest piyasa kurallarının dışına çıkmadan, özel sektörün önünü açacak, ekonominin ve sanayinin uluslararası rekabet gücünü artıracak, nitelikli ve sürdürülebilir sanayinin gelişimi için sağlanması gerektiğini düşündüklerini belirtti. Bahçıvan şunları söyledi:
“Hep birlikte ülkemizin geleceğine güvenmeliyiz. Bu bağlamda Türkiye Varlık Fonu’nu ülkemiz ekonomisinin geleceğine dair çok güzel hayalleri olan, sanayicilerimizin yüksek teknolojiye dayalı, katma değeri yüksek ürünleri içeren yatırım hedeflerine destek olmaya ve birlikte daha da geliştirmeye davet ediyorum. Bu toplantımızın ilerleyen zamanda karşılıklı samimiyet ve diyalog eşliğinde sonuç odaklı bir iş birliğine evrilmesini diliyorum.”
Sonrasında Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez, İSO Meclis Üyelerine bir konuşma yaptı.
Türkiye Varlık Fonu’nun, Türkiye’nin stratejik yatırım kolu olduğunu belirten Sönmez, göreve geldiklerinde ilk iş olarak yetki belgelerini ve yol haritalarını belirlediklerini söyledi. Sönmez, öncelikli hedeflerinin, portföylerindeki şirketlerin değerini artırmak, yurtiçindeki stratejik yatırımlara sermaye sağlamak, Türkiye’nin yurtdışı stratejisini ve rekabetçi şirketlerini destekleyen yatırımlar yapmak ve finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşme sağlamak olduğunu açıkladı.
Günümüzde devletin tanımının yeniden yazıldığını ve artık devletin sadece düzenleyici değil, girişimci bir kimlik de üstlendiğini aktaran Sönmez, kendilerinin de devletin hem riski hem getiriyi üstlendiği bir yapı kurmak üzere adımlar attığını dile getirdi. Türkiye’nin öncelikli yapısal sorunları olan cari açık ve tasarrufa yönelik projeler yaptıklarına değinen Sönmez, her 10 üründen 9’unu ithal eder konumda oldukları petrokimya alanında toplam 10 milyar dolarlık yatırımla Türkiye’nin öncelikli ihtiyacı olan ürünlere yönelik tesisler kuracaklarını ifade etti. Sönmez, yerli kömürden enerji üreteceklerini ve bunu hem çevre hem de toplumsal duyarlılıkları gözeterek yapacaklarını aktardı ve Türkiye’nin maden kaynaklarını ekonomiye kazandırdıklarını ekledi.
Türkiye’deki tasarruf bazını artırmak ve sigorta sektöründeki yapısal dönüşüme katkı sağlamak üzere kamu sigorta şirketlerini Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik altında birleştirdiklerini hatırlatan Sönmez diğer yandan, yaklaşık 10 yıllık geçmişi olan üç konuyu yakın zamanda çözüme ulaştırdıklarını, bunların Milli Piyango, İstanbul Finans Merkezi ve Turkcell olduğunu belirtti. Sönmez, Türkiye Varlık Fonu’nun en yüksek kurumsal yönetişim standartlarında yönetilmesi için gereken altyapıyı oluşturduklarına dikkat çekti.
Sönmez, “Bugünün gerçeğinde ne sadece devlet ne de özel sektör yatırımlarıyla ekonomiyi ayakta tutabiliriz; iki tarafın da iş birliği yapması gerekiyor. Türkiye’nin stratejik konularında sermaye yatırımları yapmaya devam edeceğiz; bunu yaparken kapımız herkese açık” dedi.
Ardından İSO Meclis Üyeleri söz alarak gündem ile ilgili görüşlerini paylaştı.