İSO Haziran Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda 2023 Yılı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın Sonuçları Değerlendirildi

  • Meclis Konuşması
haziran2024-meclis-01_02

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin haziran ayı olağan toplantısı, “İSO 500 Büyük 2023 Verileri Işığında Sanayimizin ve Ekonomimizin Risk ve Fırsatlarıyla Birlikte Bugününü, Geleceğini Değerlendirmek” ana gündemiyle Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkan Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan’ın Başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıda Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 2023 sonuçlarının değerlendirildiği bir panel düzenlendi. 

CNBC-e TV’den Güzem Yılmaz Ertem’in moderatörlüğünü üstlendiği panelde Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp konuşmacı olarak yer aldı. Haziran ayı İSO Meclis Toplantısı’nı İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri ve basın mensupları ilgiyle takip etti. 


İSO Başkanı Erdal Bahçıvan

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, yaptığı açılış konuşmasında “İSO 500’ün 2023 sonuçlarını bir anlamda ‘finansal istikrardan uzaklaşmanın ilk etkisinin yüksek enflasyon olacağı, enflasyonist bir büyüme yapısının da nitelikli ve sürdürülebilir olamayacağı’ gerçeğini gösteren mikro bir laboratuvar olarak görmeliyiz. Artık hepimiz biliyoruz ki yüksek enflasyon şirket bilançolarında geçici bir illüzyon yaratıyor. Zaman geçtikçe gerçeklerle yüzleşiyoruz. İSO 500’ün bu yılki sonuçları iç ve dış ekonomik konjonktüre bağlı olarak biraz karamsar olabilir. Ama Türk sanayisinin en zor şartlarda dahi kendi ana faaliyetinde erişmiş olduğu birikim ve dayanıklılık gücüyle üretimini başarıyla sürdürdüğünü göstermesi açısından da çok değerlidir” dedi. 


İSO Meclis Başkan Yardımcısı
Sadık Ayhan Saruhan

İSO haziran ayı olağan Meclis Toplantısı İSO Meclis Başkan Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan tarafından açıldı. Saruhan, haziran ayı meclis gündemine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: 

“Ülke olarak dünyanın en gelişmiş ilk 10 ekonomisi içine girmek gibi bir idealimiz ve bu ideale erişmek için hedeflerimiz var. Bu ideal ve hedeflere ulaşabilmek, bugünden yarına elde edilebilecek bir sonuç değildir. Aksine böyle bir amacın elde edilmesi ancak doğru bir stratejik planlamanın izlenmesi ve uzun vadeli sistematik bir çalışmanın sonucu olacaktır. Bu bağlamda İSO 500 çalışması, sadece şirketlerin performansının ölçülmesi ve sektörel analizleri sağlayan bir veri seti değil aynı zamanda politika ve strateji geliştirilmesine destek olacak bir araç olarak değerlendirilmelidir. 

İlk 10 ekonomi içine girme hedefimiz için ülkemizde mikro ve makro düzeyde ekonomik bir dönüşüme ihtiyaç duyduğumuz artık inkâr edilemez bir gerçektir. Tabi ki işletme bazında ekonomik dönüşümün başlanacağı en iyi nokta üretim ve ihracat gücü ile ülkemizin lokomotifi olan İSO 500 Şirketleri olacaktır. Bu şirketlerin sorunlarının anlaşılması ve çözüm üretilmesi, istenen ekonomik dönüşüme çok önemli katkılar sağlayacaktır. Bu çerçevede, müsaadenizle, İSO 500 Şirketlerinin performansını etkileyebilecek önemli görünen ve sizlerin de malumu olan bazı hassas konuların altını çizmek istiyorum; İlk olarak İSO 500 Şirketlerinin marka bilinirliklerinin arttırılması oldukça önemli konular arasındadır. Nitekim uluslararası boyutta her bir sektörde ilk 10 marka içine ulusal markalarımızın girmesi sağlanmadıkça, ilk 10 ekonomi içine girebilmek belki de mümkün olmayacaktır.” 

İSO Meclis Başkan Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan, daha sonra gündeme ilişkin konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. İSO 500-2023 araştırmasının sonuçlarını değerlendirirken risk ve fırsatların birlikte görülmesi gerektiğini söyleyen Bahçıvan, “Öyle ki bugün teknoloji odaklı, sürdürülebilir yeşil ekonominin, yaratıcılığın ve katma değerli ürünlerin öne çıktığı yeni üretim tarzı sürecinde biz sanayicileri yeni fırsatlar kadar riskler de bekliyor. Yeni çağın üretim sürecine yönelik hazırlıklarımızı ve değişimlerimizi böyle bir anlayışla yönetmemiz çok faydalı olacaktır” şeklinde konuştu. 

İSO 500’de üretimden satışların 2023 yılında yüzde 42,1 artarak 4 trilyon 485 milyar liradan 6 trilyon 375 milyar liraya çıktığını ifade eden Bahçıvan, şunları söyledi: 

“Bir önceki yıl yüzde 119 olan artış oranının, 2023’te yüzde 42,1’e gerilemesinin nedenlerine baktığımızda, yavaşlayan küresel talep, 6 Şubat depremleri ve seçimler sonrasında ekonomi politikalarında yaşanan değişimin belirleyici olduğunu söyleyebiliriz. Üretimden satışlardaki asıl çarpıcı tablo reel değişimlerde oldu. Satış performansının bu zayıf seyrinde ihracat faktörü etkili gözüküyor. İSO 500’ün satışların yanı sıra karlılık anlamında da güçlü bir yıl geçirmediğini görüyoruz. İSO 500’ün 2023’te faaliyet karı yüzde 39,7 oranında artarak 671 milyar liradan 937 milyar liraya çıktı. Buna karşılık faaliyet karlılığı oranı 0,3 puan düşüşle yüzde 12,8’den yüzde 12,5’e geriledi. 2023’te faiz, amortisman ve vergi öncesi kar büyüklüğü de yüzde 45,5 artışla 808 milyar liradan 1 trilyon 175 milyar liraya yükseldi. Böylece FAVÖK büyüklüğünün net satışlardan daha yüksek bir artış göstermesi sonucu FAVÖK karlılığı 0,3 puan artarak yüzde 15,4’ten yüzde 15,7’ye çıktı. Son olarak, İSO 500’ün vergi öncesi kar ve zarar toplamının yüzde 32,9 artarak 485 milyar liradan 645 milyar liraya yükseldiğini görüyoruz. Ancak satış karlılığı oranının önceki yıla göre 0,7 puan düşüşle yüzde 9,3’ten yüzde 8,6’ya inmesi dikkat çekiyor. Görüldüğü üzere 2023’te tüm kar büyüklüklerindeki artışlar enflasyonun altında kaldı ve bu da reel olarak gerilemeye işaret ediyor.” 

İSO 500’ün finansman giderlerinin 2023’te yüzde 92,5 artışla 277 milyar liradan 533 milyar liraya yükseldiğini kaydeden İSO Başkanı Bahçıvan, “Böylece finansman giderlerinin faaliyet karına oranı 2022’ye göre 15,6 puanlık artışla yüzde 41,3’ten yüzde 56,9’e yükseldi. Son 12 yıllık ortalaması yüzde 57 olan bu oran, yıllardan beri sanayicinin elde ettiği karın yarıdan fazlasını finansman giderlerine ayırmak zorunda kaldığı gerçeğini ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı. Mali borçların 2022’ye göre yüzde 54 artışla 1,3 trilyon liradan 2 trilyon liraya çıktığını belirten Bahçıvan, diğer borçların da yüzde 66’ya yakın bir artışla 1,2 trilyon liradan 2 trilyon liraya yükseldiğini kaydetti. 2022’ye benzer şekilde 2023’te de diğer borçların mali borçların üzerinde bir büyüme sergilediğini söyleyen Bahçıvan, “Borçların vadelerine göre gelişimine baktığımızda, bir yıl öncesine göre kısa vadeli mali borçlarda yüzde 53, uzun vadeli mali borçlarda ise yüzde 56 oranında artış söz konusu. Böylece mali borçlarda kısa vade ağırlığının çok hafif bir azalmaya rağmen yüzde 51,7 ile sürdüğünü görüyoruz” şeklinde konuştu. 

İSO 500’ün teknoloji yoğunluğuna göre katma değer performansını ortaya koyan göstergelerini her yıl büyük bir hassasiyetle takip ettiklerine dikkat çeken Bahçıvan, özetle şunları söyledi: 

“2023 yılında bizleri en çok sevindiren gelişmelerden biri de bu alanda yaşandı. Yaratılan katma değer içerisinde en yüksek payı yüzde 33,9 ile halen orta-düşük teknoloji yoğunluklu sektörler alsa da bu payın önceki yıla göre 3,8 puanlık belirgin bir düşüş kaydettiğini görüyoruz. Benzer şekilde düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı da 0,2 puanlık azalışla yüzde 28,7’ye gerilemiş. Buna karşılık orta-yüksek teknolojili sanayiler grubunun payı 3,1 puan artışla yüzde 30,3’e yükselirken, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı ise 0,9 puan artışla yüzde 7,1 çıkarak belirli bir ivmelenmeye işaret etti. Sonuç olarak orta-yüksek ve yüksek teknolojili sanayilerin brüt katma değerdeki toplam payının 2022’ye göre 4 puanlık artışla yüzde 37,4’e çıkarak şimdiye kadarki en yüksek düzeyine ulaşması, sanayi sektörümüz için uzun süredir arzu ettiğimiz teknolojik dönüşüm konusunda bizlere umut ışığı oldu. Nitekim İSO 500’deki AR-GE harcaması yapan kuruluşların sayısına bu çerçeveden baktığımızda 2018’e kadar kademeli bir şekilde yaşanan artışın daha sonra durağanlaştığını görüyoruz. 2023’te söz konusu sayı geçen yıla göre 5 adet artarak 265’e yükselmiş olmasına rağmen, bu durum sanayimizin teknoloji ve yenilik üretebilen bir yapıya kavuşabilmesi için AR-GE’yi daha çok odağına alması gerektiği gerçeğini değiştirmiyor.” 

Geçen yıl İSO 500 araştırmasını, yaşanılan büyük deprem felaketinin yol açtığı ‘mücbir sebep hali’ nedeniyle eylül ayında açıkladıklarını hatırlatan Bahçıvan, konuşmasında şu hususlara dikkat çekti: 

“Dolayısıyla 2023 yılının büyük kısmının geride kaldığı, yılın ekonomik resminin de yavaş yavaş netleşmeye başladığı bir döneme denk gelmişti toplantımız. O gün bazı parametrelerde görece iyi çıkan 2022 sonuçlarını, 2023 yılından beklememek gerektiğini ifade etmiştim. İSO 500’ün tüm finansal göstergeleri; bir öngörüden çıkıp sanayinin 2023 yılındaki gerçekliğine dönüştüğünün resmi olarak görülmeli. 2022 yılında ekonomide rasyonaliteden kopuş ve ekonomik uygulamalardaki ‘gel-git’lerin ekonomimizde yarattığı tahribatı çok konuştuk. Bu konuya fazla değinmek istemiyorum. Fakat İSO 500’ün 2023 sonuçlarını bir anlamda ‘finansal istikrardan uzaklaşmanın ilk etkisinin yüksek enflasyon olacağı, enflasyonist bir büyüme yapısının da nitelikli ve sürdürülebilir olamayacağı’ gerçeğini gösteren mikro bir laboratuvar olarak görmeliyiz. Artık hepimiz biliyoruz ki yüksek enflasyon şirket bilançolarında geçici bir illüzyon yaratıyor. Zaman geçtikçe gerçeklerle yüzleşiyoruz. İSO 500’ün temel göstergelerinin bize söylediği de bu. Bizim reel sektör olarak yaşadıklarımız bir yana; yüksek enflasyonun kamu maliyesi, mali dünya ve hepsinden de önemlisi toplumda yaratmış olduğu hasar büyük. Çünkü enflasyon sadece ekonomik bir hasar değil, sosyolojik, psikolojik ve en önemlisi ahlaki, etik bir etki de yaratıyor. İSO 500’ün bu yılki sonuçları iç ve dış ekonomik konjonktüre bağlı olarak biraz karamsar olabilir. Ama Türk sanayisinin en zor şartlarda dahi kendi ana faaliyetinde erişmiş olduğu birikim ve dayanıklılık gücüyle üretimini başarıyla sürdürdüğünü göstermesi açısından da çok değerlidir. Finansal istikrarın yeniden kazanılarak, yüksek enflasyonun yenilmesi halinde sanayimizin ülke ekonomisine katkılarının artarak devam edeceğinden hiçbir kuşku duymuyorum. Paylaştığımız tablo, her fırsatta dile getirdiğimiz sürdürülebilir, istikrarlı ve kaliteli büyüme için finansal istikrarın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi olarak görülmelidir.” 


CNBC-e TV’den
Güzem Yılmaz Ertem

Açılış konuşmalarının ardından İSO haziran ayı Meclis toplantısı, CNBC-e TV’den Güzem Yılmaz Ertem’in moderatörlüğündeki panel ile devam etti. Panelin açılışında Yılmaz, “Türkiye pek normal olmayan bir süreçten çıktı. En azından şu an bilim ışığında kıymetli hocalarımız ile birlikte sağlıklı bir iktisadi tartışması yapabileceğiz. Elbette enflasyon zorlayıcı, elbette sıkı para politikası hepimiz için zorlayıcı ama sanayiciler nasıl daha verimli iş yapar, bunu tartışabileceğimiz iktisadi panel gerçekleştireceğiz.” 

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, panelde yaptığı konuşmada şunları söyledi: 


Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Selva Demiralp

“Türkiye’nin 2023 yılı GSYH büyüme rakamlarına bakıldığında, yüzde 4,5 oranında bir büyüme kaydedildiği, ancak sanayinin payının yüzde 0,8 gibi düşük bir seviyede kaldığı görülüyor. Bu da diğer sektörlerin sanayiye kıyasla daha hızlı büyüdüğünü ve GSYH içerisindeki paylarını artırdığını gösteriyor. Özellikle hizmetler sektörünün öne çıktığını görüyoruz. 2022 ve 2023 yıllarında hizmetler sektörünün hızlı büyümesinin sebeplerinden biri, yüksek enflasyon dönemlerinde hizmetler sektörünün imalat sektörüne göre daha esnek fiyatlama yapabilmesi. Sanayinin GSYH büyümesinin gerisinde kalmasının diğer bir nedeni de yatırımların ve ihracatın bu dönemdeki rolü. Yüksek enflasyon yatırımcıların önünü görememesine neden olarak yatırım harcamalarının azalmasına yol açıyor.” 

Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara da paneldeki konuşmasında şunlara dikkat çekti: 


Bilkent Üniversitesi Ekonomi
Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Hakan Kara

“İç piyasa ve dış piyasa, istihdam ve yatırım açısından 2024 yılına baktığımızda iç piyasanın yavaşlayacağını, dış piyasanın ise toparlanmaya başladığını ancak hala güçlü olmadığını görüyoruz. Yatırım harcamalarında sert olmasa da bir yavaşlama gözlemleniyor. Sanayi sektörü ise iyi direniyor. İyi haber ise enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar bu hedefe ulaşamamış olsak da, firmaların satış beklentilerine baktığımızda bir gevşeme görüyoruz. Dolayısıyla enflasyona dair iyi haberlerin geleceğini bekliyorum. Öte yandan öncü göstergelere baktığımızda, yavaşlama giderek belirginleşiyor. Büyümedeki ivme kaybı 2024'ün ikinci yarısından itibaren daha da belirginleşecek.” 

Panel konuşmacılarından Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da özetle şunları söyledi: 


Topkapı Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu

“Türkiye ekonomisi, üretimden satışlarda yüzde 13 reel kayıpla 2009'dan bu yana en sert düşüşü yaşadı. 2009'da ekonominin yüzde 4,5 daraldığı göz önüne alındığında, mevcut tablo oldukça çarpıcı. Bu kayıp, özellikle sanayi sektöründe belirgin bir etki yaratırken, diğer sektörler de ekonomik değişimlerin izlerini taşıyor. Önümüzdeki süreçte bu durum çeşitli sorunlar doğurabilir. Faiz oranlarındaki artış, finansman giderlerini de artırdı ve Türkiye’nin yüksek enflasyon ve borçlanma maliyetleri, ekonominin temel sorunları olarak öne çıktı. Merkez Bankası, yıl sonu için enflasyon oranını yüzde 38 olarak tahmin ederken, piyasa beklentileri yüzde 45'e daha yakın. Gelecek yıl için ise Merkez Bankası enflasyonun yüzde 14'e ineceğini öngörüyor, bu da bir buçuk yılda 60 puanlık bir düşüş anlamına geliyor ki bu oldukça iddialı bir hedef.” 

Konuşmacıların değerlendirmelerinin ardından panel, İSO Meclis Üyeleri de ana gündem maddesine ilişkin değerlendirmeleri ve sorularıyla interaktif bir şekilde devam etti. Panelistlerin gelen soruları yanıtlamasının ardından İSO haziran ayı Meclis toplantısı sona erdi.