Meclis Konuşması
İSO Kasım Ayı Meclis Toplantısı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın Katılımıyla Gerçekleştirildi
- 27.11.2024
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin kasım ayı olağan toplantısı, “Merkez Bankası Politikalarının Sanayimiz, Üretim Hayatımız ve Finansal İstikrar Açısından Önemi” ana gündemiyle Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan konuk olarak katıldı ve gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri ve çok sayıda basın mensubunun takip ettiği toplantıya Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası (Şırnak TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Geliş, Şırnak TSO Meclis Başkanı Zekeriya Ökten ve Şırnak TSO Meclis Üyeleri de katıldı. Meclis Toplantısı’nda İSO ve Şırnak TSO arasında ortak bir toplantı da gerçekleştirildi.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, meclis gündemine ilişkin yapmış olduğu konuşmasında, “Merkez Bankası çok net olarak enflasyonu düşürme hedefi koydu. Ancak enflasyon konusunda beklentilerin olumluya dönmesinde hala bir direnç var. Ana eğilimdeki iyileşme istenen düzeyde değil. Bugün ekonomide yaşanılan sıkıntıların, rasyonel bir yol haritasıyla aşılması noktasında çok ciddi ve değerli bir süreçten geçiyoruz. Herkes için her günün kıymeti var. Burada disiplini elden bırakmamalıyız. Eğer, toplumun tüm kesimleri olarak ağır bedeller ödediğimiz ve sabırla beklediğimiz bu tedaviyi, diyeti, somut verilere dayanmadan ve erken bozarsak, bütün bu fedakarlıklarımızın heba olma riski var” dedi.
İSO kasım ayı olağan Meclis Toplantısı, İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından açıldı. Yılmaz, gündem maddesine ilişkin yapmış olduğu konuşmada şunları söyledi:
“Merkez Bankası'nın almış olduğu kararlar, Türkiye'de genellikle geniş bir yelpazede toplumun her kesiminde menfi veya müsbet olarak tartışmalara yol açmaktadır. Sanayicilerimiz, ağırlıklı olarak kendilerini ilgilendiren Merkez Bankası politikalarının özellikle iki temel konuda daha hassasiyetle ele alınması gerektiğini ifade etmektedirler; ilki Enflasyonun etkisiyle oluşan yüksek faiz oranları ve krediye erişim, diğeri ise döviz kurlarında oluşan durağanlık. Merkez Bankası'nın politikası genel olarak uzun vadeli ekonomik iyileşmeye odaklanırken, orta ve kısa vadeli dengeyi sağlama konusunda politika faizini yüksek oranda tutması, eş zamanlı döviz kurlarını aşağı çekme eğiliminde bulunması suretiyle ekonomik büyümeyi azaltma çabası iş yaşamında dengesizliğe sebebiyet vererek çözülmesi imkansız sıkıntılara maruz kalma risklerini ortaya çıkarmaktadır.
Bu bağlamda, yüksek faiz oranları, işletmelerin yatırım yapma olanaklarını kısıtlamakta ve sanayicilerin faaliyetlerini sürdürmede önemli zorluk yaratmaktadır. Bu sebeple Sanayicilerimiz, faiz oranlarının bir an evvel düşük seviyelere çekilmesi gerektiğini, özellikle üretim yatırımları ile işletme sermayesi için uygun maliyetli finansmana erişimi kolaylaştıracak adımların atılmasını talep etmektedirler. Bununla birlikte Türk sanayisi, özellikle ihracat odaklı sektörlerde döviz kurlarındaki aşağı yönlü ivmelenme veya durağan kalmasından negatif olarak etkilenmektedir. Enflasyon ile döviz kurları arasındaki dengesiz kolerasyonda döviz kurunun yükselmemesine karşın enflasyonun yüksek seyretmesi sanayi üretiminde maliyetlerin artmasına, kâr marjlarının da daralmasına önemli ölçüde yol açmaktadır. Bu nedenle özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler ile ihracat ağırlıklı çalışan şirketlerin üzerindeki maliyet artışından kaynaklanan maliyet baskısı, her geçen gün giderek artıyor. Bu süreç negatif bir ayrışmaya sebebiyet vererek ihracat pazarlarının başka ülkelere kaymasına olanak tanırken, ülkemize ithal edilen ürünler ile de artık rekabet edilemez hale gelindiği, üretim yapan işletmelerin yakın bir gelecek içinde kapanma risklerinin arttığı, bu durumun sürülebilir olmaktan çıktığı ifade edilmektedir.”
İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz, gündeme dair konuşmasını yapmak üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. İSO Başkanı Bahçıvan konuşmasında, “en yumuşak karnımız” olarak nitelediği enflasyonda Merkez Bankası'nın çok net olarak enflasyonu düşürme hedefi koyduğunu ancak enflasyonun direnç gösterdiğini söyleyerek, “Enflasyonun ana eğilimindeki iyileşme halen istenen düzeyde değil. Benzer bir durum enflasyon beklentileri için de geçerli. Özellikle de hane halkı ile reel sektörün öngörüleri, sağlıklı fiyatlamayı son derece zorlaştıran seviyelerde” dedi.
Bahçıvan konuşmasını şu sözleriyle sürdürdü:
“Şu bir gerçek ki toplumun düşük enflasyona olan güvenini yeniden kazanmak oldukça zorlu bir mücadeleyi gerektiriyor. Bugün ekonomide yaşanılan sıkıntıların, rasyonel bir yol haritasıyla aşılması noktasında çok ciddi ve değerli bir süreçten geçiyoruz. Herkes için her günün kıymeti var. Burada disiplini elden bırakmamalıyız. Eğer, toplumun tüm kesimleri olarak ağır bedeller ödediğimiz ve sabırla beklediğimiz bu tedaviyi, diyeti, somut verilere dayanmadan ve erken bozarsak; bütün bu fedakarlıklarımızın heba olma riski var. Yani kredibilitemizi gün be gün, sabırla toplanmaya başlamışken bunun değerini bilmeliyiz. Son bir buçuk yıldır adım adım kaybolan kredinin toplanıyor olması hafife alınmamalı. Ve değeri bilinmeli. Yani veri bazlı olmayan heyecana dayalı hareketlere geçmemek lazım.”
Ülkemizin orta ve uzun vadeli hedeflerine ulaşmasının yolunun eğitimden altyapıya, vergi mevzuatından hukuk sistemine kadar tüm unsurlarıyla, nitelikli bir üretim hayatı için seferber olmasından geçtiğini söyleyen Bahçıvan, şu ifadeleri kullandı.
“Ülkemizin koşullar ne olursa olsun üretimden ve yatırımdan vazgeçme gibi bir lüksü yok. Sınırlı mali kaynaklarımızı en etkin şekilde kullanarak, üretime, teknolojiye, dijitalleşmeye ve yeşil dönüşüme odaklanmak zorundayız. Bütün sanayi sektörlerimizde bu sürece ilişkin önemli eksikler olduğu kadar, kısa sürede önemli kazanımlar sağlayabilecek fırsatlar var. Ekonomimizde devam eden dengelenme sürecini aksatmaksızın, yüksek katma değerli bir üretim ekosistemini önceliklendiren, teknolojik dönüşümü ve yenilikçiliği ödüllendiren, nitelikli finansman kanallarını genişletmemiz gerektiğinin de altını çizmek istiyorum.”
2024 yılı itibarıyla küresel ekonomideki büyüme temposunun, son yıllarda yaşadığımız olumsuz olaylar nedeniyle oldukça düşük seviyelere indiğini belirten Bahçıvan, pandemi, savaşlar, tedarik zinciri krizleri, enflasyon ve parasal sıkılaşma gibi küresel ölçekteki olumsuz etkenlerin etkisiyle, bu yıl büyüme oranlarının pandemi öncesi dönemin gerisinde kaldığını vurguladı. Bahçıvan, "Ancak tüm bu zorluklara rağmen, büyüme hızının korunabilmesi büyük bir başarı olarak değerlendirilmeli" dedi.
İmalat sanayisindeki zayıflamanın, küresel büyümedeki yavaşlamanın en büyük nedenlerinden biri olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, "Sıkı finansman koşulları, jeopolitik gerilimler ve ticaret korumacılığı gibi faktörler, özellikle imalat sanayisini olumsuz etkiliyor. Ancak hizmet sektörü daha dirençli bir performans gösteriyor" şeklinde konuştu. Küresel PMI verilerine göre, hizmet sektörünün son 21 aydır iyileşme gösterdiğini, buna karşın imalat sanayisinin daralma bölgesine girdiğini belirtti.
Amerika Birleşik Devletleri’nin, imalat sanayiindeki zayıflamaya rağmen güçlü iş gücü piyasası ve yüksek tüketimle hizmet sektörünü destekleyerek pozitif ayrıştığını belirten Bahçıvan, ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı alarak parasal sıkılaşmayı hafiflettiğini ifade etti. Çin’in, iç ekonomik sorunları ve küresel talep düşüşüyle kırılgan bir görünüm sergilediğine dikkat çeken Bahçıvan, Çin hükümetinin devreye aldığı teşvik ve destek paketlerinin etkilerini izleyeceklerini söyledi.
Avrupa’nın, özellikle Almanya’nın büyüme konusunda zayıf performans gösterdiğini ve otomotiv sektöründeki krizlerin ihracatçılarımız için yeni zorluklar doğurabileceğini belirten Bahçıvan, Almanya’daki siyasi belirsizliklerin de Avrupa ekonomisini etkileyebileceğini vurguladı. Bahçıvan, küresel ekonomik zorlukların yanı sıra, ABD seçimlerinin ardından oluşan yeni siyasi tablonun da dünya ekonomisindeki belirsizlikleri artırabileceğini belirterek, bu ortamda Türkiye’nin sanayi üretiminde büyümeyi sürdürebilmesi için yapısal reformların ve dijital dönüşümün önemine değindi.
İSO Meclisi’nde gündeme dair konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen TCMB Başkanı Fatih Karahan, dezenflasyon sürecinin devam ettiğini ve 2025 yılı sonunda enflasyonun yüzde 21'e indirilmesinin hedeflendiğini belirtti. Karahan, para politikasındaki sıkı duruşun dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde sürdürüleceğini vurguladı.
Karahan, "Öte yandan, çekirdek dışında kalan gruplara baktığımızda, üçüncü çeyrekte enerji fiyat artışının güçlendiğini gördük. Bu gelişmede, yönetilen enerji kalemlerindeki fiyat gelişmelerinin yanı sıra maktu vergi güncellemelerinin etkileri öne çıktı" dedi.
Gıda fiyatları konusunda da açıklamalarda bulunan Karahan, "Üçüncü çeyrekteki iyileşmenin ardından, geçici arz koşullarına bağlı olarak işlenmemiş gıda grubunda ekim ayında yüksek fiyat artışları gördük. Bu görünüm kasım ayında da devam ediyor. Diğer taraftan, taze meyve ve sebze dışındaki gıda enflasyonu daha düşük seyrediyor" şeklinde konuştu.
Karahan, Kasım ayına ilişkin perakende ödeme sisteminden elde edilen öncü göstergelerin, son çeyrekte aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret ettiğini belirtti. Para politikasındaki kararlı duruşlarının yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edeceğini söyleyen Karahan, maliye politikasının artan eşgüdümünün de dezenflasyon sürecine önemli katkı sağlayacağını vurguladı.
Karahan, "Bu noktada altını çizmek isterim ki; sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme sürecek. Önümüzdeki dönemde negatif düzeylerde gerçekleşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacak" ifadelerini kullandı. Ayrıca, sıkı para politikası duruşu ve manşet enflasyondaki düşüşün etkisiyle enflasyon beklentilerinin iyileşmeye devam edeceğini belirten Karahan, "Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz" dedi.
Türk lirası ve yabancı para ticari kredi büyümesinde son dönemde KOBİ kredilerinin öne çıktığını da ifade eden Karahan, "Son yıllarda önemli uygulama değişiklikleri ile reeskont kredilerinin etkinliğini artırarak daha fazla sayıda firmaya reeskont kredisi kullandırdık" şeklinde konuştu.
Karahan, 2018 yılı sonunda 2.100 olan reeskont kullanan firma sayısının 2024 yılı Kasım ayında 8.000'e yaklaştığını söyledi.
Karahan, Türk lirası varlıklara olan ilginin ve güvenin arttığını, "2023 Ağustos ayında 140 milyar doların üzerine çıkan KKM hesapları, Kasım ayı ortasında 38 milyar dolar seviyesine geriledi. Vadesi dolan KKM hesaplarından TL'ye geçiş oranları yıl başında yüzde 10'lu seviyelerdeyken son dönemde yüzde 25'ler civarında. Bu dönemde KKM hesaplarının toplam içindeki payı yüzde 26'dan yüzde 7'nin altına geriledi" şeklinde belirtti. Karahan, Türk lirası mevduatın payının aynı tarihlerde yüzde 32'den yüzde 58'e yükseldiğini de ekledi. KKM bakiyesinin azalmasının, Türk lirası mevduat payını artırarak parasal aktarım mekanizmasını güçlendirdiğini ve merkez bankası bilançosu üzerindeki riskleri azalttığını söyledi.
Sıkı para politikası duruşunun, Türkiye'nin rezervlerini güçlendirerek risk algısını iyileştirdiğini belirten Karahan, dezenflasyon sürecinde enflasyonu, belirledikleri ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmeye devam edeceklerini ifade etti. Karahan, "Bir kez daha altını çizmek isterim ki; fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşuldur. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi.
Yapılan açılış konuşmalarının ardından İSO kasım ayı Meclis Toplantısı, İSO Meclis Üyeleri’nin söz alarak gündem maddesine ilişkin görüş ve önerilerini iletmesiyle devam etti. TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın gelen soruları yanıtladığı soru-cevap bölümünün ardından toplantı sona erdi.