Meclis Konuşması
İSO Mart Ayı Meclis Toplantısında İhracatın Önündeki Risk ve Fırsatlar Konuşuldu
- 29.03.2023
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) mart ayı olağan Meclis toplantısı “Küresel ve Bölgesel Gelişmelerin Işığında İhracatımızın Önündeki Risk ve Fırsatlar” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlığında, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıya İhracatı Geliştirme A.Ş. Genel Müdürü Kasım Akdeniz konuk olarak katılarak ihracat gündemine ilişkin değerlendirmede bulundu. İSO mart ayı olağan meclis toplantısına İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri ve basın mensupları katıldı.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, meclis gündemine ilişkin yaptığı konuşmada dünya çapında bir süredir ABD ve Avrupa odaklı finansal stres yaşadığına dikkat çekerek “Temel sorun, uzun yıllar düşük faize alışık ABD ve Avrupa bankacılık sisteminin, faizler kısa sürede yüzde 4,5-5 bandına gelince zorlanıyor olmasıdır. Faizlerin düşük olduğu dönemde elinde düşük faizli tahviller bulunduran bankalar, faizlerin yükselmesiyle kayıplar yaşıyor. Türkiye’de de benzer bir durumun yaşanmaması için dikkatli olmalıyız. Küresel ticari ilişkilerin de çok daha karmaşık hale geldiği bir süreçte Türkiye için riskler fırsatlara göre biraz daha ağır basıyor” dedi.
İSO mart ayı olağan Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından açıldı. Yılmaz, mart ayı meclis gündemine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yaşadığımız depremin etkileri nedeniyle normalleşme sürecinde yaşanılan ciddi sıkıntıların üstesinden ancak büyük bir yardımlaşma ve dayanışma ruhuyla ve tabii daha fazla çalışarak gelebiliriz.
Bununla birlikte ülkemiz içerisinde ekonomi de yaşanan finansal daralma etkisini hayli yüksek düzeyde hissetmeye başladığımız dönemde iş hayatında önemli finansal sıkıntıların ortaya çıkmakta olduğunu görmekteyiz. İlk olarak EYT kapsamına giren personele ait işletmelerin ödemek zorunda kaldığı tazminat yükleri ile yetişmiş insan kaynağının kaybedilme riski ve beraberinde işçi-işveren arasında uyuşmazlıkların iş barışını tehdit edeceği endişeleri, sonrasında Yatırım indirimi, AR-GE teşviği ve Nakit Sermaye artışı teşviklerden alınan ilave ek deprem vergisi, Yeniden yapılandırma noktasında oluşacak ek finansman talebi.
Ayrıca döviz kuru ile enflasyon arasındaki açılan makas nedeniyle özellikle ihracat noktasında maliyetlerin artması, müşterilerin yeni tedarikçi arayışlarına fırsat vermekte olduğu, durumun büyük emeklerle sahip olunan pazar kayıplarına sebebiyeti dolayısıyla, iş dünyasının ticari ve finansal depremi olarak değerlendiriliyor.”
Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın konuşmasının ardından Meclis Başkanı Meclis toplantısında İSO Genel Sekreteri Haktan Akın, 2022-2026 dönemi Meclis Çalışma grupları ve İSO’nun hayata geçirmeye hazırlandığı Afet Yönetim Şubesi hakkında kısa sunum yaptı.
İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz, daha sonra gündeme ilişkin konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. İSO Başkanı Bahçıvan, dünya çapında bir süredir ABD ve Avrupa odaklı finansal stres yaşadığına dikkat çekerek “ABD ve Avrupa’da toplam 4 bankanın yaşadığı likidite krizleri ve buna karşı kamu otoritelerinin devreye girerek aldığı önlemler dünyada yankı uyandırdı. Banka iflasları, 2008 krizinden sonra artan finansal regülasyonlara rağmen, risk yönetimi konusunda devam eden zaaflara işaret etti. Yaşanan şok karşısında kamu otoriteleri adeta “panik butonu”na basarak mevduatlara güvence verdi. Bir yandan da yüksek seyreden enflasyona karşı Avrupa ve İngiltere merkez bankaları 50’şer baz puan, Fed ise 25 baz puan ile faiz artışlarını sürdürdü. Bankacılık sistemindeki çalkantının takip edileceği ve gerekli önlemlerin alınacağı mesajı verilse dahi ABD ve Avrupa’da fiyat istikrarı önceliğinin şimdilik korunduğunu görüyoruz. Burada temel sorun, uzun yıllar düşük faize alışık ABD ve Avrupa bankacılık sisteminin, faizler kısa sürede yüzde 4,5-5 bandına gelince zorlanıyor olmasıdır. Faizlerin düşük olduğu dönemde ellerinde düşük faizli tahviller bulunduran bankalar, bu dönemde faizlerin yükselmesiyle kayıplar yaşıyor. Yeri gelmişken ülkemizde de ileride benzer bir durumun yaşanmaması için dikkatli olmamız gerekiyor” dedi.
Gelinen noktada kayda değer bir diğer önemli hususun enflasyona karşı mücadele ile faiz artışlarına bağlı finansal istikrar riskleri arasında bir ikilemin yaşanması olduğunu vurgulayan Bahçıvan “Bu ikilem eşliğinde dünya ekonomisinin giderek daha borçlu ve kırılgan bir hale geldiğini görüyoruz. Dahası, bugün parasal sıkılaşmanın yeni finansal çalkantılara yol açabileceğine yönelik endişeler, kısa vadede pek ortadan kalkmayacakmış gibi gözüküyor. Nitekim, Dünya Bankası, küresel ekonomik büyümenin 2030'a kadar yılda yüzde 2,2 ile son 30 yılın en düşük seviyesine düşeceği uyarısında bulunarak, bu durumun dünya ekonomisi için "kayıp bir 10 yıl"ı başlatacağını belirtti.
Dünya genelinde “iktisadi milliyetçiliğin” yükseldiği bir sürece tanıklık edildiğini belirten Bahçıvan şu değerlendirmede bulundu:
“Küresel pazarın daha parçalı ve ticari ilişkilerin de çok daha karmaşık hale geldiği bir süreçte, Türkiye nasıl bir yol haritası izleyecek? Son dönemde ülkemiz açısından riskler fırsatlara göre biraz daha ağır basıyor. Küresel büyüme, yavaşlama eğilimine girdi. Ukrayna savaşıyla artan belirsizlikler, gıda ve enerjideki fiyat şokları Avrupa’da üretim maliyetlerini artırdı, tüketicilerin alım gücüne ve ekonomik güvene zarar verdi. Çekirdek enflasyonda katılık sinyalleri dikkat çekiyor. 2023’te büyümenin geçen yıla göre yavaş olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Son aylarda Çin’deki yeniden açılma ve tedarik sorunlarındaki hafiflemenin de etkisiyle küresel nakliye fiyatları geri çekildi ve bu Türkiye’nin yakın pazarlardaki göreli navlun avantajını zayıflattı. Yine dolar/TL kurunun yatay seyrine rağmen enflasyonun yüksek kalması ve bunun Türk lirasında yol açtığı reel değerlenme, dış rekabette önemli bir zorluk haline geldi. Özellikle enerji ve emek-yoğun sektörlerde artan maliyetlere rağmen uluslararası rekabetin fiyatlara çektiği doğal üst sınır, sanayicilerimizi kârdan fedakarlık yapmaya zorluyor. Bu zorluk, KOBİ’ler için çok daha ciddi boyutlarda. Tüm bunların yanı sıra, iç talebin güçlü seyri ve TL’deki reel değerlenme son aylarda ithalatı körüklüyor. Bu da cari açığın artmasına katkıda bulunuyor.”
İhracatçı sanayiciler için acil bir diğer gündemin AB’nin Sınırda Karbon Vergisi düzenlemesi olduğunu söyleyen Bahçıvan, şöyle konuştu:
“Zaman giderek daralıyor. Türkiye’nin son yıllarda ihracatta yakaladığı en önemli avantajlardan biri de hem ürün hem de ülke sayısı yönünden ulaşılan çeşitlilik. Bu avantaj son yıllarda küresel yavaşlama dönemlerinin ekonomik hasarını minimuma indirmek bakımından adeta bir sigorta işlevi görüyor. Yeni pazarlara erişimde sağladığımız başarıyı, bu pazarlarda payımızı artırarak ve daha kalıcı hale gelerek pekiştirmeliyiz. Bu doğrultuda Ticaret Bakanlığımızın geçtiğimiz yıl açıkladığı ve toplam 18 ülkeye olan ihracatımızı artırmaya yönelik “Uzak Ülkeler Stratejisi” önemli.”
İstanbul Sanayi Odası tarafından Hatay’ın Antakya ilçe merkezinde kurulmakta olan İSO Yaşam Kenti’ndeki çalışmaların son durumu hakkında da bilgi veren İSO Başkanı Bahçıvan bir yandan altyapı çalışmaları devam ederken, bölgeye konteyner üretim ve sevkiyatının hız kesmeden sürdüğünü bildirdi ve şu bilgiyi paylaştı:
“İstanbul Sanayi Odası olarak deprem bölgesine destek olma yönündeki çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Hatay’ın Antakya merkez ilçesinde kurulmakta olan İSO Yaşam Kentimizde, siz değerli Meclis ve Meslek Komitesi Üyelerimizin, İSOV Mütevellimizin, üye sanayi kuruluşlarımızın, yerel ve uluslararası bağışçıların yoğun ilgisi ile çok kısa sürede 1.000 adet konteyner bağışına ulaştığımızı memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Bu konuda örnek ve duyarlı davranışı yerine getiren tüm bağışçılarımıza çok teşekkür ediyorum.
Az önceki filmimizde de görüldüğü gibi, İSO Yaşam Kenti’nin altyapı çalışmaları, bölgeye konteyner üretim ve sevkiyatı hız kesmeden sürüyor. Projemizde bugün itibarıyla 300’ün üzerinde konteynerin bölgeye ulaştığını ve yerleştirildiğini, böylece projemizin üçte birini tamamlamış olduğumuzu memnuniyetle paylaşmak istiyorum.
Alt yapı inşaatı ile konteyner üretim ve sevkiyatını eş zamanlı olarak gerçekleştirdiğimiz bu süreçte oldukça verimli bir proje yönetimi yaptığımızı da vurgulamak istiyorum. Bu süreçte Oda çalışanlarımızdan oluşan ekibimiz gerek altyapı çalışmalarını gerekse konteynerlerin bölgeye sevkini koordine etmek üzere sürekli deprem bölgesinde bulunmaktadır.
Biz de Meclis Başkanımız Sayın Ender Yılmaz ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Sayın İrfan Özhamaratlı ile birlikte geçtiğimiz cumartesi günü bölgede ve yaşam kentimizde incelemelerde bulunduk. Altyapı çalışmalarını, konteyner üretim ve sevkiyatını planladığımız gibi sürdürerek İSO Yaşam Kentini mayıs ayının başında depremden zarar gören vatandaşlarımızın hizmete sunmayı hedefliyoruz. “
Bu konuşmanın ardından kürsüye Meclis konuğu İhracatı Geliştirme A.Ş. Genel Müdürü Kasım Akdeniz geldi. İSO mart ayı olağan meclis toplantısında ilgiyle dinlenen konuşmasında İSO Meclis toplantısında sanayicilere hitap etmekten dolayı çok memnun olduğunu söyledi. Dünyadaki tüm ekonomi modellerinin temel amacının ülke refahını artırmak, daha fazla üreterek büyümeyi artırmak ve sürdürülebilir kalkınma sağlamak olduğunun altını çizen Akdeniz, bu formülün işleyebilmesi için yeni yatırımlara ihtiyaç olduğunu belirtti.
Türkiye özelinde geleneksel olarak finansman sorununa sahip olunduğuna vurgu yapan Akdeniz, İSO 500 listesinde yer alan şirketlerinin kaynak dağılımına bakıldığında sadece yüzde 30’unun özkaynak, kalan yüzde 70’in ise yabancı kaynak olduğunun altını çizdi. Kaynak çeşitliliğinin azlığına dikkat çeken Akdeniz, geleneksel olarak firmalarımızın ana kaynağının banka kredileri olduğuna söyledi. Bankaların kredi modellemesinin de teminat üzerine kurulu olduğuna değinen Akdeniz, firmaların teminat verebildiği ölçüde krediye erişebilmesinin bir problem olduğunu vurguladı.
Ülke kalkınmasında en önemli iki unsurun ihracat ve KOBİ’ler olduğunun altını çizen Akdeniz, sürdürülebilir kalkınma için üretilen malın yurtiçinden çok yurtdışına ihraç edilmesinin gerektiğinin ve bu ihracatın içerisinde KOBİ’lerin payının artırılmasının en önemli unsur olduğunu söyledi. İhracatta finansmana erişim konusunun sürdürülebilir büyüme açısından çok kritik olduğunu belirten Akdeniz, İGE’nin kuruluş amacının ihracatçının ihtiyacı olduğu krediye erişebilmesi olduğunu aktardı. Akdeniz, İGE’nin motivasyonunun bankacılık sektörü içeresinde kullanılan toplam kredi miktarı içerisinde ihracatın payını artırmak ve ihracatın içerisinde de KOBİ’lerin payını artırmak olduğun altını çizdi. İGE’nin ihracatçı lehine kredi olanağı sağlayarak bankaların üzerindeki riski azaltarak banka fonlarının ihracat finansmanına plase edilmesine yardımcı olduğunu söyledi. Aralık 2022 tarihinde itibaren ihracatçı firmalar finansman sağladıklarını belirten Akdeniz, 4 milyar TL’nin üzerinde sermaye ile çalışmalarını sürdürdüklerini ve TİM ile Eximbank’ın kurucu ortaklar olduğunu söyledi.
İGE kredi sisteminin kefalet modeli ile çalıştığını anlatan Akdeniz, 2 ana kaynaklarının öz kaynak kefaletler ve hazine kefaletleri olduğunu belirtti. Oluşturdukları kredi paketlerinde KOBİ’ler için üst limitin 15 milyon TL, KOBİ üstü için ise 30 milyon TL limit belirlediklerini aktaran Akdeniz, yakın zamanda hayata geçirmeye hazırlandıkları İGE Kefalet Protalı sayesinde firmalar ile en yuğun kredi teklifi veren bankaları bir araya getirerek finansmana erişim konusunun hızlandırmayı amaçladıklarını söyledi.
Açılış konuşmalarının ardından İSO mart ayı olağan meclis toplantısı, İSO Meclis üyelerinin söz alarak ana gündem konusuna ilişkin değerlendirmeleri ve bu bağlamda sanayinin bugün içinde bulunduğu süreç hakkındaki düşüncelerini aktarmalarıyla devam etti.