Meclis Konuşması
İSO Meclisi, Milli İradeye Saygı ve Demokrasiye Koşulsuz Sahip Çıkma Gündemi ile Toplandı
- 20.07.2016
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi aylık olağan toplantısı, 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin ardından “Milli İradeye Saygı ve Demokrasimize Koşulsuz, Tereddütsüz Sahip Çıkmanın Milletimiz, Ülkemiz, İş Dünyamız ve Sanayimiz İçin Önemi” ana gündemi ile 20 Temmuz 2016 tarihinde yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından yönetilen Meclisin Temmuz ayı toplantısının gündem maddesinin önemi dolayısıyla İSO Meslek Komiteleri (MESKOM) üyeleri de katıldı.
15 Temmuz'da yaşanan gayri meşru darbe girişiminde hayatını kaybedenler için saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan toplantıda konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’yi onlarca yıl geriye götürecek darbe girişiminde bulunanları milletin affetmeyeceğini söyleyerek “Darbe gibi, hukuk ve demokrasi dışı her türlü arayış bizleri ancak kaosa sürükleyecektir. Türkiye’nin kalkınması ve ekonominin gelişmesi için en iyi yol demokrasi yoludur” dedi.
“Kurt dumanlı havayı sever, provokasyonlara açık bir süreçteyiz. Atılacak her adım sağduyu ve akıl çerçevesinde olmalıdır” diyen Bahçıvan, 15 Temmuz gecesinin alacakaranlığından yarınlar için umut doğduğunu vurguladı. Bahçıvan, “Milletimizin göz bebeği TSK’ya duyulan güveni yıpratacak her türlü söz ve davranıştan sakınmalıyız. Hep birlikte el ele sergilediğimiz birlik, beraberlik ve dayanışma bugün olduğu gibi bundan sonra da mutlaka devam etmelidir” şeklinde konuştu. Bahçıvan ayrıca “Dünyaya demokrasi dersini veren Türkiye, bir üçüncü dünya ülkesi değildir. Demokrasisiyle, güçlü ekonomisiyle, köklü değerleriyle, istikrarlı kurumsal yapısıyla hem dünyada hem de bölgesinde önemli bir ülkedir” dedi.
İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay da Meclisi açarken yaptığı konuşmasında demokrasinin önemine değinerek şöyle konuştu:
“15 Temmuz akşamı bu ülke adeta bir kabustan bir demokrasi aydınlığına uyandı. Siyasetçilerin, medya organlarının, sivil toplumun ve halkımızın dik duruşu tüm ülkelere emsal olmuştur. Demokrasi bu ülkeye gökten zembille inmedi. Bu ülke bugünlere nice badireler atlatarak geldi. Atlattığımız her darbe bize demokrasinin değerini daha çok gösterdi. Devletimizin ve milletimizin milli iradeye sahip çıkması bu girişimi püskürttü. Demokrasilerde kişi başına milli gelirin yüzde 20 daha fazla olduğu görülmektedir. Ülkemiz en büyük kalkınma hızına demokrasi döneminde erişmiştir. Buna karşılık her darbe Türkiye’nin zenginliğinden, birikiminden her şeyinden götürmüştür. 15 Temmuz milletimizin talihini geri çevirdiği bir tarih olarak hatırlanacaktır. Bu müptezel kalkışmanın yurt dışında yatırım ortamını zedeleyecek menfi algıyı tersine çevirmeliyiz. Türkiye ekonomide büyük ve güçlü bir ülkedir.”
Daha sonra ana gündem maddesi ile ilgili konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, demokrasi tarihi içinde kara bir leke olarak yer alacak, paralel yapı olarak adlandırılan illegal örgüt tarafından planlanan ve gerçekleştirilen 15 Temmuz gayri meşru darbe teşebbüsünün herkesi derinden sarstığını söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni (TBMM) bombalayan uçaklarla, masum ve savunmasız sivillere kurşun yağdıran acımasız bir alçaklıkla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Bahçıvan, “Aziz milletimize ve hepimize büyük geçmiş olsun” şeklinde konuştu. Bahçıvan şöyle devam etti:
“Bu hain ve kanunsuz kalkışmaya karşı milli iradeyi savunmak için bedenlerini kahramanca siper eden demokrasi şehitlerimize Allah’tan rahmet; başta aileleri olmak üzere tüm milletimize baş sağlığı; yaralanan demokrasi gazilerimize de acil şifalar diliyoruz. 15 Temmuz gecesi, başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın cesur ve kararlı duruşu olmak üzere; Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın, Hükümetimizin; Tüm siyasi partilerimizin; Devletimizin kurumlarının; İşçi ve işveren örgütlerinin; Sivil toplum ve meslek kuruluşlarının; Medyanın; ‘Darbeye hayır!’ diyerek bugünümüz ve yarınımız için anlamlı bir karşı duruş göstermesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi içindeki hiyerarşik yapısını koruması, Emniyet Teşkilatımızın fedakarca gayretleri bu toplumun her ferdi için hayati bir öneme sahip olmuştur. Hep birlikte, el birliğiyle demokrasi tarihimizin en önemli zaferlerinden biri yazıldı.
İstanbul Sanayi Odası olarak, yasadışı darbenin ilk saatlerinden itibaren hiç tereddüt etmeden; demokrasinin, milli iradenin ve seçilmiş Hükümetimizin yanında kararlılıkla yer aldık. Yazılı ve görsel medyada darbe girişimini asla kabul edemeyeceğimizi beyan ettik. Ayrıca, birlik ve beraberliğimizin sembolü olan bayrağımızı Odakule binamıza gururla astık. Bunlar elbette yeterli değildi. Pazartesi günü de iş dünyasını temsil eden 12 sivil toplum kuruluşlarının başkanlarıyla birlikte ‘Karanlıktan Aydınlığa 15 Temmuz’ başlıklı bir basın toplantısı düzenleyerek darbe teşebbüsüne karşı ortak bir bildiri yayımladık. Dün de üst çatı kuruluşumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin hazırladığı bildiriyi Türkiye’de tüm odalarımızla birlikte saat 11’de kamuoyuyla paylaştık.
İşte, bugün de, milli iradeye gösterdiğimiz saygıyı, demokrasiye koşulsuz, tereddütsüz sahip çıkacağımızı bir kere daha ifade etmek için toplanmış bulunuyoruz. Siz meclis üyelerimizin de kürsüye gelerek, söz alarak değerli görüşleriyle yaşadığımız zorlu süreçten hep birlikte çıkmamıza katkıda bulunacağına yürekten inanıyorum.”
15 Temmuz gecesi, Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizin yakın zamanlarda şahit olduğu, hatırlamak bile istemeyecekleri, en uzun, en zor, en sancılı gecesi olduğunu vurgulayan Bahçıvan, o lanetli gecede kardeşin kardeşi vurduğunu ve korkunç görüntülere tanık olduklarını dile getirerek çocuk, genç, yaşlı demeden birçok masum insanın demokrasi şehidi olduğunu kaydetti. İSO Başkanı Bahçıvan konuşmasına şöyle devam etti:
“Duvarında ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ ilkesinin yazılı olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin az önce de ifade ettiğim gibi yine bu milletin uçakları tarafından bombalandığını gördük. Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştiren Gazi meclisimiz; bizler için bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı, millet iradesinin temsil edildiği güzide bir kurumdur. Türkiye Büyük Millet Meclisi bütün sorunların yegâne meşru çözüm yeridir.
İşte, bu anlayış eşliğinde milli iradeye karşı çıkanları, milletin bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı hedefleyenleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bomba atıp vatandaşlarımıza ateş açanları şiddet ve nefretle kınıyoruz.
O gece yok edilmek istenen milli irade ve demokrasimizdi. Bu affedilmez saldırı, milletimizin ulvi duruşu ve devlet kurumlarının takdire şayan dayanışması karşısında, ne mutlu bizlere ki, bertaraf edilerek hezimete uğratıldı.
Milletimiz bu aziz topraklardaki bin yıllık var olma mücadelesinden edindiği bilgi, deneyim ve ferasetle devletinin ve seçilmiş Hükümetinin yanında durmuştur. Halkımız demokrasimize sahip çıkmanın eşsiz bir örneğini sergileyerek 15 Temmuz gecesinin alacakaranlığından yarınlarımız için umut doğurmuştur. Bu hiç kolay değildi. İnsanlarımız canı pahasına eşsiz bir vatanseverlik örneği gösterdi.
Demokratik sistemi işler halde tutma konusunda halkımızın sergilediği takdire şayan çaba, bütün dünyanın örnek alacağı bir ders niteliğindedir. Yeter ki bu olayı dünyaya doğru anlatalım. Ekonomimiz ve ülke imajımız açısından çok iyi kullanabileceğimiz bir imkân ve fırsat olarak görmeliyiz.”
Konuşmasında bu süreçte Türkiye ekonomisinin önemine de değinen Bahçıvan, “Dünyaya bu demokrasi dersini veren Türkiye bir üçüncü dünya ülkesi değildir. Demokrasisiyle, güçlü ekonomisiyle, köklü değerleriyle, istikrarlı kurumsal yapısıyla hem dünyada hem de bölgesinde önemli bir ülkedir. Türkiye dünyanın 18’nci büyük ekonomisidir. Geçtiğimiz yıl dünya çapında en önemli kararların alındığı platformlardan biri olan G20’ye ev sahipliği yapmış bir ülkedir. Türkiye, yıllardan beri NATO’nun en önemli partnerlerinden biridir. Avrupa Konseyi ve OECD gibi uluslararası kurumların, kuruluş aşamasından itibaren üyesidir. Avrupa Birliği’ne adaylık yolunda çok önemli adımları geride bırakmış bir ülkedir. Birçok uluslararası şirketin merkezi ülkemizde bulunmaktadır. Kendi markalarını yaratmış, her alanda uluslararası başarılara imza atmış bir ülkeye sahibiz. En önemlisi, Türkiye yetişmiş insan gücüyle, müteşebbisiyle, özel sektörüyle örnek bir ülkedir” şeklinde konuştu. Bahçıvan sözlerine şöyle devam etti:
“Böylesine güçlü ve geleceğe umutla bakan bir ülkenin, çoktan geçmişte kalması gereken görüntülere mahkûm edilmesini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Bunu burada altını kalın çizgilerle çizerek özellikle belirtmek istiyorum. Bizi onlarca yıl geriye götürecek, yıllarca alın teriyle elde ettiğimiz kazanımlarımızı yitirmemize neden olacak, toplumumuzun refahını ve mutluluğunu zedeleyecek bu kanlı maceraya girişenleri bu millet asla ve asla affetmeyecektir.
Şimdi önemle vurgulanması gereken bir noktaya dikkat çekecek olursam: Sorunlara çözüm sadece hukuk ve demokrasi çerçevesinde aranmalıdır. Ancak ve ancak gücünü ve yetkisini milletin hür iradesinden alan bir yönetimin aldığı kararlar toplum nezdinde meşru ve geçerlidir. Darbe gibi, hukuk ve demokrasi dışı her türlü arayış bizleri ancak kaosa sürükleyecektir. Hiçbir darbe bugüne kadar ülkemize yarar getirmemiştir, getirmeyecektir.
Hep şuna inandık: Türkiye’nin kalkınması, ekonomimizin gelişmesi için en iyi yol demokrasi yoludur. Demokrasi, yeryüzündeki mevcut yönetim modelleri içerisinde en az kötü olanıdır. Demokrasinin sorunlarına yine demokrasinin sınırları içinde kalarak çare aramak herkese fayda, istikrar ve huzur sağlayacaktır.
Ülke olarak darbeleri acı deneyimlerle yakından tanıyan bir toplumuz. Demokrasimizi kesintiye uğratan her darbede ülkemizin toplumsal ve ekonomik açıdan yıllarca geriye gittiğini üzülerek gördük. İlk olarak 1960, ardından 1971, daha sonra 1980, 1997 ve 2007 yıllarında yaşanan demokrasi dışı müdahalelerin ve e-muhtıraların bedeli toplumun tüm kesimleri ve ekonomimiz için çok ağır oldu. Darbe dönemlerinde ekonomimizin sekteye uğradığı, yatırım ikliminin bozularak yatırımların durduğu, yoklukların baş gösterdiği zamanlar hâlâ hafızalarımızda yer alıyor.
Acı ama gerçek: Geçmişte bizden daha fakir olan ülkelerin bizi geride bırakmasında siyasi tarihimizdeki askeri darbeler de önemli bir rol oynamıştır. Bütün askeri yönetimlerin ardından her defasında milli irade tecelli etmiş ve sivil yönetime geçilmiştir. Ama ne yazık ki sivil yönetime geçilene kadar kaybedilen zamanı telafi etmek de yıllarımızı almıştır. Üst çatı kuruluşumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin hazırladığı basın bildirisinde ifade edildiği gibi; ‘Devletimiz ve ülkemiz var oldukça biz de varız. Demokrasi varsa hepimiz varız.’ ”
Çok zorlu ve sancılı bir dönemden geçildiğini hatırlatan Bahçıvan, “Kurt dumanlı havayı sever. Dolayısıyla provokasyonlara açık bir süreçteyiz. Böyle bir dönemde atılacak her adım sağduyu ve akıl çerçevesinde olmalıdır. Vatandaşlarımız, kendilerinin ve başkalarının can ve mal güvenliğine zarar verecek davranışlardan sakınarak; provokatif çağrılara ve tahriklere itibar etmemelidir. Öte yandan; devlet kurumlarına ve özellikle de milletimizin göz bebeği olarak kabul edilen Türk Silahlı Kuvvetlerimize duyulan güveni yıpratacak her türlü söz ve davranıştan sakınmalıyız” dedi.
Bahçıvan, ekonomi ve üretim hayatı için de aynı duyarlılığın gösterilmesi gerektiğini kaydederek ekonominin yersiz kaygı ve endişelerle sarsılmasına asla izin verilmemesi gerektiğine dikkat çekti.
Bahçıvan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kısa vadeli düşünerek dar kişisel çıkarlar içinde hareket etmek yerine orta ve uzun vadeli, geleceğe umutla bakan yeni perspektifleri ülkemizin ve iş dünyamızın önüne koymalıyız. Bu doğrultuda, Hükümetimiz tarafından vakit kaybetmeden alınan tedbirlerin piyasalarda bir panik havası oluşmasını engellediğini memnuniyetle gözlemliyoruz. Alınan tedbirler kısa vadede etkili olurken, orta ve uzun vadede de yaşanabilecek sıkıntılı sürecin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi önemlidir. Bu amaçla, hükümetimizin sürekli, dikkatli ve hassas bir ekonomi yönetimi sergileyeceğine içten inanıyorum. Bu inancımı ifade ederken; Türk sanayicileri, hür teşebbüs ve iş dünyası olarak bu konuda hükümetimizle birlikte hareket etmenin azim ve kararlılığına sahibiz. Özetle; her zaman bir olalım, diri olalım.”
Bahçıvan, yarınlara güvenle bakarak, hayatı kaldığı yerden daha güçlü bir şekilde devam ettirmeleri gerektiğini kaydetti. Bahçıvan, “Sanayiciler olarak umutsuzluğa kapılmadan üretmeye, ihracat yapmaya, yatırım yapmaya odaklanmalıyız. Her kriz kendi fırsatını beraberinde getirir. Bu süreç, yaşanan acı olaylardan gerekli dersleri çıkartarak kendimizi gözden geçirmemiz için bir imkân sunuyor. Bu süreçte oluşan güçlü toplumsal bütünlüğü yeni bir fırsat haline getirmeli, yeni bir örnek hikâye yazacağımız bir ivme olarak değerlendirmeliyiz. Çok acı bir olay yaşadık, ama bu olay karşısında vatanımıza duyduğumuz bağlılık kat be kat artarak, birbirimize kenetlenerek tek yürek olmayı bir kere daha başardık. Milletin iradesine ve demokrasiye kast edenlere karşı hangi görüşte olursak olalım, hep birlikte el ele sergilediğimiz birlik, beraberlik ve dayanışma bugün olduğu gibi bundan sonra da mutlaka devam etmelidir. Biz sanayiciler, dünkünden daha büyük bir şevkle, azimle üretmeye devam edeceğiz. Bu krizden Türkiye olarak, özel sektör olarak güçlenerek çıkabileceğimize gönülden inanıyorum. Her yönüyle nasıl bir tehlike atlattığımızı asla unutmayalım. Demokrasinin kıymetini her zamankinden daha fazla bilmeliyiz. Onu korumak konusunda da her zamankinden daha tavizsiz ve kararlı bir duruş sergilemeliyiz” şeklinde konuştu.
Bahçıvan sözlerini, “Yüce Allah’tan milletimize bir daha böyle lanetli, acılı ve zorlu zamanlar göstermemesini niyaz ediyorum. Ülkemizin aydınlık ve güzel yarınlarına yönelik umudumuz, inancımız hiç eksik olmasın. Bu dileklerle sözlerime burada son verirken sizleri bir kez daha sevgi ve saygıyla selamlıyorum” şeklinde tamamladı.
İSO Başkanı Bahçıvan’ın ardından kürsüye gelen Meclis Üyeleri de darbe girişimi karşısında demokrasinin önemine ilişkin duygu ve düşüncelerini paylaştı.