Meclis Konuşması
İSO Meclisi, Ticaret Savaşları Döneminde Ekonomi ve Sanayimizin Geleceğini Konuştu
- 15.08.2018
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO), Ağustos ayı olağan Meclis toplantısı, 15 Ağustos 2018 tarihinde “Ticaret Savaşları Döneminde Küresel Ticaretin, Ekonomimizin ve Sanayimizin Geleceği” ana gündemi ile Odakule’de yapıldı. İSO Meclis Üyesi Erman Atasoy’un yönettiği Meclis toplantısının konuğu Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy oldu.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, ticaret savaşlarının yanı sıra dünya ve Türkiye’deki güncel ekonomik gelişmeler hakkında da konuştu. Özellikle son günlerde döviz kurlarında yaşanan gelişmeler hakkında düşüncelerini Meclis Üyeleri ile paylaşan Bahçıvan, “Kurdaki dalgalanmayı dindirmeye yönelik yoğun bir gayretin içinde olan hükümetimizin hafta başından beri aldığı önlemleri yakından takip ediyor, olumlu buluyoruz” dedi. Bu önlemlerin devamı geldikçe süreçten daha az hasarla çıkacağımıza inandığını vurgulayan Bahçıvan, özetle şunları söyledi:
“Bu süreçte ülkemizin son zamanlarda içine düşürüldüğü zor durumdan istifade etmek isteyenler, spekülatif ve manipülatif çaba içinde bulunan şuursuz fırsatçılar varsa, işte bu noktada ülkesini seven, milleti için aş ve iş üretme çabasında olan gerçek sanayiciler olarak bu tür çaba sergileyenleri kınadığımızı da belirtmek istiyorum. Ülkemizin aydınlık yarınlarına güveniyoruz. Diyalog, istişare ve akıl ön planda oldukça, hatalardan ders çıkartıldıkça, ekonominin gerçeklerine bağlı kalındıkça, yanlışa yanlış doğruya doğru denildikçe aşamayacağımız zorluğun olmayacağına inanıyoruz.”
İstanbul Sanayi Odası Ağustos ayı olağan Meclis toplantısı İSO Meclis Üyesi Erman Atasoy tarafından açıldı. Atasoy da yaşanmakta olan güncel ekonomik gelişmelere değinirken özellikle döviz kurunun yarattığı dalgalanmaların ekonomimiz tarafından atlatılacağını vurguladı ve “Türkiye ekonomik olarak zorlu bir süreçten geçiyor ama bizim tarihimizde Ağustos ayı zafer ayıdır. Bu süreçten de zaferle ayrılacağımıza inanıyorum” dedi.
Atasoy, ardından Meclis gündemine ilişkin konuşmasını yapması için İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. Bahçıvan, Türkiye’nin ekonomik açıdan kaotik bir ortama çekilmek istendiği bir dönemde adeta herkes milli bir şuur eşliğinde seferberlik ilan etmişken, bankaların da sorumlu ve duyarlı hareket etmesi gerektiğini söyledi. Bahçıvan, bazı bankaların bu zorlu süreçte fırsatçılık yaparak sağlıklı çalışan firmaların üzerine haksız bir şekilde giderek bu süreci kar amaçlı bir ranta çevirmek istediğini vurguladı. Bu yönde kendilerine yoğun şikayetler iletildiğini aktaran Bahçıvan, İSO olarak böyle bir tutum sergileyen bankalara karşı sessiz ve seyirci kalmayacaklarını ifade etti.
Bu zorlu koşullara ve artan maliyetlere rağmen sanayiciler olarak, üretim yapma, yeni yatırımlar gerçekleştirme ve istihdam yaratma arzularını koruduklarını dile getiren Bahçıvan, Türkiye’nin iyi günlerinde olduğu gibi zor günlerinde de ellerini taşın altına koymaktan gurur duyduklarının altını çizdi. Bunu da mümkün olduğunca yerli ve milli kaynaklarını kullanarak yapmaya gayret ettiklerine işaret eden Bahçıvan, hükümetin de yoğun bir gayret içinde olduğunu ekledi. Bahçıvan, kurdaki dalgalanmayı dindirmeye yönelik hükümetin hafta başından beri aldığı önlemleri yakında takip ettiklerini ve olumlu bulduklarını anlatarak bu önlemlerin devamı geldikçe süreçten daha az hasarla çıkacaklarını anlattı.
Bahçıvan şöyle devam etti:
“Bu süreçte ülkemizin son zamanlarda içine düşürüldüğü zor durumdan istifade etmek isteyenler, spekülatif ve manipülatif çaba içinde bulunan şuursuz fırsatçılar varsa, işte bu noktada ülkesini seven, milleti için aş ve iş üretme çabasında olan gerçek sanayiciler olarak bu tür çaba sergileyenleri kınadığımızı da belirtmek istiyorum. Ülkemizin aydınlık yarınlarına güveniyoruz. Diyalog, istişare ve akıl ön planda oldukça, hatalardan ders çıkartıldıkça, ekonominin gerçeklerine bağlı kalındıkça, yanlışa yanlış doğruya doğru denildikçe aşamayacağımız zorluğun olmayacağına inanıyoruz.”
Akil olan herkesin kabul ettiği gibi süreçten bütün ülkelerin olumsuz etkileneceğini belirten Bahçıvan hem sıcak para akışı hem de uzun vadeli doğrudan yabancı yatırımların bu dönemde gelişmiş ülkelere geri dönme eğiliminde olduğunu söyledi. Bahçıvan, gelişmekte olan ülkelere ise bu gerçekten hareketle yeni ve etkili stratejiler üretmek düştüğüne dikkat çekti. Bahçıvan, bu çetin küresel koşullarda ekonomiyi ve sanayiyi nasıl bir geleceğin beklediğini öngörmek ve gerekli stratejileri belirlemek için dikkatli durum analizleri yapılmasının büyük önem taşıdığını vurguladı.
Ticaret savaşları hakkında da konuşurken ticarette korumacılık yanlıları ile küreselleşme yanlıları arasında safların netleştiği bir çekişme yaşandığına işaret eden Bahçıvan, dünyanın birçok yerinde korumacılık yanlısı hareketlerde yükseliş dikkat çekerken ABD yönetiminin fikir ve tartışma aşamasından uygulama aşamasına geçtiğini aktardı. Söz konusu bu korumacı eğilim karşısında serbest küresel ticareti savunan ülkelerin mevcut sistemi korumanın mücadelesini vermeye başladığına değinen Bahçıvan, Çin’in “İpek Demir Yolu” olarak da anılan “Kuşak ve Yol” projesinin önümüzdeki dönemde küresel altyapı yatırımları için büyük bir potansiyel yarattığını dile getirdi. Bahçıvan, ABD’nin ticaret savaşlarına yönelik bazı kararlarının ardında, Çin’in bu projesinden ötürü küresel hegemon güç olma konumunu kaybetme endişesinin yattığını söyledi.
Bahçıvan, “Dünyada korumacılık rüzgarları eserken güçlü bir sanayiye ve üretimi merkeze alan bir ekonomi anlayışına sahip olmanın önemi hızla artıyor. Dışa bağımlılığımızı ve cari açığımızı azaltmanın yolu, ülke içinde yüksek nitelikli üretimi desteklemekten, sanayimizi canlı ve güçlü tutmaktan geçiyor. Bugün ülkemizde ve dünyada önde gelen pek çok büyük sanayi kuruluşunun temellerinin buna benzer zorlu dönemlerde atıldığını hiçbirimiz unutmamalıyız. Hep birlikte elbirliğiyle, etkili stratejilerle ve hızlı uygulamalarla ekonomimizin ve sanayimizin ticaret savaşları döneminden güçlenerek çıkacağına olan inancımız tamdır” şeklinde konuştu.
İSO Başkanı Bahçıvan’ın ardından konuk konuşmacı olarak Meclis’te bulunan Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy gündeme ilişkin düşüncelerini Meclis Üyeleri ile paylaştı. ABD’nin başlattığı ticaret savaşlarının Dünya Ticaret Örgütü kuralları kapsamına girmediğini ve Başkan Trump’ın düşüncesi çerçevesinde geliştiğini belirten Ulusoy buna karşın kalıcı izler bırakacağını söyledi. Savaşın ilanının tek taraflı olduğunu ancak savaşa girmeyen gönülsüz ülkelerin de bundan etkileneceğini kaydeden Ulusoy, artık dünyada global piyasaların birbirine yaklaştığını ve herkesin gelir sahibi olduğunu aktardı.
ABD eski Başkanı George Bush’un Japonya ziyaretinde Amerika’nın Japonya’ya daha fazla araba satılmasına yönelik tavrının ticaret savaşlarının başlangıç tarihi kabul edildiğine değinen Ulusoy, ticaret savaşlarının sadece ticareti ilgilendiren boyutuyla ele alınmaması gerektiğini ifade etti. 2008 küresel krizinin ardından ABD’nin özel sektör yatırımlarının oldukça düştüğünü anlatan Ulusoy, ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim kampanyasında yurt dışındaki ABD yatırımlarını ülkeye çekmeyi vadettiğini hatırlattı. Bu sayede Trump’ın düşük gelirli kesimlerin desteğini aldığını ve işsizliği yüzde 5’in altına çektiğini dile getiren Ulusoy, asgari ücretlerin de fiili olarak arttığını aktardı.
ABD’nin yaptırımlarının Başkan’a verilmiş yetki çerçevesinde gerçekleştiğini belirten Ulusoy, Çin’e getirilen tarifelerin olduğu ürün gruplarının patent yoğunluğu fazla ürünler olduğunu hatırlattı. Ulusoy, tedarik zincirinde bulunan Çinli firmaların gizli bilgileri yine Çinli firmalara aktardığı iddiası ile ticaret savaşlarının başladığına dikkat çekerek ticari espiyonaj neden gösterilerek Trump’ın Çin’e karşı önlem aldığını söyledi. Ulusoy, ağırlık sektörlerin kimyasal maddeler, makine, bilgisayar, elektronik aletler olduğunu ve tedbir getirilen bu sektörlerin sadece yüzde 13’ünün Çinli firmaların üretimi olduğunu geriye kalanın ise uluslararası sermayenin Çin’deki yatırımları olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin ticaret savaşının aktörü olmadığını ve gelişmiş ülkelerin koyduğu fiyat baskısına uymak zorunda olduğunu belirten Ulusoy, ABD’nin Türkiye’ye yönelik çelik ve alüminyum ithalatı vergi artışlarının, zaten Mart’ta konulmuş olan tarifelerin Türk lirasının düşmesi sonucu etkisini yitirmesi üzerine yapıldığının altını çizdi. Ulusoy, “Bu süreçte ABD’nin Türkiye’den ithal edilen çelik ve alüminyum ürünlerine yönelik aldığı gümrük vergilerini artırma kararları, ekonomik gerçeklerden kopuk, tümüyle bir politik türbülansa dayalı alınmış, akıl ve mantıktan yoksun kararlardır” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin 2008’den bu yana dünyadaki ucuz dövizden yararlandığını ve maalesef ancak kriz dönemlerinde geleceği planlamaya çalıştığını anlatan Ulusoy, Türkiye’nin elinde pek çok imkanı olduğunu ifade etti. Ulusoy, AB’nin, ABD’nin yaptırımlarına verdiği tepkinin önemli olduğuna değinerek Türkiye’nin Gümrük Birliği’ni yeniden ele alması gerektiğini sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından İSO Meclis Üyeleri kürsüye gelerek ana gündem maddesi hakkında görüşlerini paylaştı. İSO Meclis Üyelerinin ilgili soruları ise konuk Prof. Dr. Veysel Ulusoy tarafından yanıtlandı.