Meclis Konuşması
İSO Meclisi Uluslararası Doğrudan Yatırımlar ve Kalkınma Gündemiyle Toplandı
- 27.05.2015
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin Mayıs ayı olağan toplantısı “Uluslararası Doğrudan Yatırımlar, Markalaşma, Lojistik ve Endüstriyel Stratejilerin Sürdürülebilir Kalkınma Açısından Ekonomimiz ve Sanayimiz İçin Rolü ve Önemi” ana gündemi ile İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay başkanlığında gerçekleştirildi.
Dünya Yatırım Ajansları Birliği ve THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın konuk olarak ağırlandığı meclis toplantısında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan artık dünyada sırf büyüme rakamlarından ziyade büyümenin kalitesine odaklanıldığını söyledi. Bahçıvan “Uluslararası doğrudan yatırımlar, gelişmekte olan ülkelerin kaliteli büyüme süreci açısından çok büyük önem taşıyor” dedi.
İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın açılış konuşmasıyla başlayan Meclis toplantısında Okyay, bir yıl önce Soma’da yaşanan elim bir maden kazasında hayatını kaybeden 301 madenciyi andı. Bursa, Eskişehir ve Kocaeli’ndeki metal ve otomobil fabrikalarında yapılan grevin sonlandırılıp çalışma barışının öne çıkmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ardından 7 Haziran’da gerçekleştirilecek genel seçimlerin huzur içinde geçmesini dileyen Bodur Okyay, “8 Haziran tarihinden sonra seçim meselesinden geçip, geçim meselesine dönmemiz gerekecek” dedi.
Dünya ekonomisinin yavaşlamasından söz eden Zeynep Bodur Okyay, “Türkiye’de AR-GE’nin milli gelir içindeki payı yüzde 1 civarında. Türkiye’nin doğrudan yatırım menşei çeşitlenmeli. Bu nedenle Türkiye’nin kat edecek çok yolu var. İnşallah bundan sonra yeni bir atılımı yeni bir dönüşümü gerçekleştireceğiz. Bu noktada Türkiye’nin küresel teknoloji transferlerini takip etmesi ve teknoloji üretmesi çok önemli” dedi.
Daha sonra gündemle ilgili söz alarak konuşmasını yapan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Bilgi ve teknoloji-yoğun bir üretim anlayışı bu yüzyılın bir gerçeği olduğunu belirterek bilgi ve teknoloji-yoğun bir üretim için Türkiye’nin yerli sermaye stoku yetersiz olduğunu söyledi. Bahçıvan, “Bu yetersizliğin ve engelin üstesinden gelebilmenin en etkili yolu, uluslararası doğrudan yatırımlardan geçiyor. Türkiye’de yabancı sermaye yatırımlarının artırılması; büyük ölçüde sermaye açığının ortadan kalkmasına, üretimde eski teknoloji yerine yeni teknolojinin kullanılmasına, yeni teknolojiyle birlikte üretimde verimliliğin artmasına ve yeni dış pazarlara daha fazla açılmasına olanak sağlayacaktır. Küresel rekabetin giderek arttığı bir dünyada, gelişmekte olan bir ülke olarak bu konuda eskiye oranla daha fazla çaba sergilememiz gerektiğini burada özellikle ifade etmek istiyorum” dedi.
Doğrudan yabancı yatırımların gelişmekte olan ülke ekonomilerinin kalkınmaları açısından önemli olduğuna dikkat çeken İSO Başkanı Bahçıvan, bu yatırımların teknoloji transferinin en önemli kanallarından biri olduğunu ve ülke içerisinde teknoloji ve katma değer odaklı rekabetçiliğin gelişmesinde de önemli rol oynadığını ifade etti.
Doğrudan yabancı yatırımların bir ülkede yatırım ikliminin ne durumda olduğunu doğrudan gösterdiğini belirten Bahçıvan, ekonomik düzenlemeler, şeffaflık, hukukun üstünlüğü, bürokrasi gibi faktörlerin güçlü olduğu ülkelerde yabancı yatırımcıların risk iştahının daha yüksek olacağını ve daha uzun vadeli yatırımlara girişeceklerini aktardı.
Bahçıvan, kısa vadeli portföy yatırımları veya kredi-mevduat akımları gibi döviz kaynaklarının finans piyasalarındaki oynaklıklara karşı son derece kırılgan olduğunu ve geri çekilmesinin oldukça kolay olan yatırım türleri olduğunu hatırlattı. İSO Başkanı Bahçıvan, “Oysa doğrudan yatırımlar genellikle reel sektör alanındaki fiziksel varlıklara yönelik oldukları için, geriye taşınması kolay değildir ve daha uzun vadeli niteliğe sahiptir. Bu nedenle cari açık veren bir ülkede dış ekonomik dengelerin ne kadar sağlıklı durumda olduğu, yalnızca cari açığın büyüklüğüyle değil; aynı zamanda cari açık finansmanında doğrudan yatırımların ne kadar pay sahibi olduğuyla da ölçülmektedir” dedi.
Türkiye’ye net doğrudan yatırım girişlerinin 2013’te 8,8 milyar dolardan 2014’te 5,5 milyar dolara düştüğünü kaydeden Erdal Bahçıvan, 2002-2014 yılları arasında Türkiye’ye yönelik doğrudan yatırımlarında en büyük payın yüzde 36,9 ile finans ve sigorta alanına yöneldiğini, imalat sanayinin ise yüzde 22,3 ile ikinci sırada yer aldığını söyledi.
Türkiye’nin orta gelir tuzağını aşması için uluslararası doğrudan yatırımlar kadar, ülke olarak markalaşmanın da çok önemli olduğunu belirten Bahçıvan, doğru bir stratejinin izlenerek etrafımızda bulunan coğrafyalarda da bölgesel bir marka olmanın mücadelesinin verilmesi gerektiğini vurguladı. Bahçıvan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir ülkenin markalaşmasının önemine değinirken, bu süreç şehirler ve firmalar bazında markalaşmayla da desteklenmelidir. İstanbul bir marka şehir olma yolunda son yıllarda gerçekten önemli mesafeler kat ediyor. Bu şehirdeki firmalarımızın da kendi markalarını geliştirerek ülke ve şehirlerin markalaşma mücadelesinde yerlerini almaları gerekiyor.
Bu bağlamda önemli gördüğüm bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Güçlü, sürdürülebilir, global markalar; ihracat geliri, ekonominin dinamizmi ve gücünde büyük artışlar sağlar. Bu büyük ekonomik artışı sağlamaya imkân verecek güçlü bir markayı yaratmak hiç de kolay değil. Markalaşmanın planlı, uzun vadeli ve sabra dayalı bir inşa süreci olduğunu asla unutmamalıyız. Hiçbir marka bir gecede efsane haline gelmemiştir. Dünyaca bilinen birçok markaya baktığımızda bunların bir asırdan fazla bir ömre sahip olduklarını görüyoruz.”
İSO Mayıs Meclis toplantısında konuk olan İlker Aycı, bu devirde yatırımcı ve sanayici olmanın kolay olmadığını söyleyerek sanayiciliğin kalesi olarak tanımladığı İSO’da konuşmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Üç yıl önce Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı olarak İSO Meclisi’nde konuştuğunu kaydeden Aycı, şimdi ise THY Başkanı olarak konuşmanın gururunu yaşadığını belirtti.
THY’nin kaliteli ortaklıklarla büyüdüğünü anlatan Aycı, THY’nin Avrupa’nın üç büyük havayolu şirketinden biri ve dünyanın 17. büyük havayolu şirketi olduğunu söyledi. Yılda 56 milyon taşıyan THY’nin 2023 yılında bunu iki katına çıkarmayı hedeflediğini belirten THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, “İstanbul’da yapılacak 3. havalimanı ile Türkiye’nin bölgesel merkez olma vizyonu hız kazanacak. Hem THY hem diğer havayolu şirketleri Atatürk Havalimanı’na büyüyelim baskısı yapıyor. Son 12 yılda dünya havacılık sektörü yüzde 5 büyürken THY yüzde 15 büyüdü. THY 267 nokta ile en çok noktaya uçan havayolu şirketi, bugün 110 ülkeye uçuyoruz” şeklinde konuştu.
Uluslararası doğrudan yatırımlar konusuna da değinen İlker Aycı, 2011’de Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığına geldikten sonra yatırımlarda sektörel çeşitlendirmeye özen gösterdiklerini belirtti. Türkiye’nin rekabet avantajı bulunan çevre ülkelere ihracat, proje ve yatırımı artırmak için çalıştıklarına dikkat çeken Aycı, Türkiye’nin özellikle cari açığı olduğu sektörlerde çalışmalara ağırlık verdiklerini kaydetti. Bu sayede Türkiye’ye yapılan uluslararası doğrudan yatırımın 2010’da yüzde 29’u imalat ve enerji sektörleri iken bu rakamın 2014’te yüzde 50’ye çıktığı bilgisini veren THY Yönetim Kurulu Başkanı Aycı, özellikle Afrika’ya yaptıkları açılımla çok önemli mesafeler kaydettiklerini söyledi.
İlker Aycı, son 18 aydır Türkiye’nin seçim maratonu ile meşgul olduğunu belirterek seçim sonrası yatırım hareketlerinin artacağını söyledi. Aycı, farklı finansal araçların ve fonların önemine de değinerek geçmişte bu yönde çalışmalar yaptıklarını ve bununla finans maliyetini düşürmeyi hedeflediklerini anlattı.
Lojistik konusundaki görüşlerini de açıklayan İlker Aycı, “Türkiye’de nakliye kültüründen lojistik kültürüne yeni yeni geçiş yapılıyor. Eğer bir Türk üretici 100 liraya ürettiği malı 115 liraya bir pazara taşırken Polonyalı 100 ürettiği malı 110’a o pazara taşıyorsa o pazarı kaybetmişiz demektir. Ham madde, üretim ve pazar arasındaki lojistik entegrasyonu sağlamalıyız. Bu konuda bütüncül bir lojistik anlayışı geliştirmeliyiz” dedi.
İSO Meclis Üyelerinden gelen soruları da yanıtlayan İlker Aycı, THY’nin şu an 276 uçağı olduğunu ve hedeflerinin 2020’de 433 uçağa sahip olmak olduğunu söyledi. Büyüme için yeni havalimanını beklediklerini kaydeden Aycı, Uzak Doğu, Amerika ve Afrika pazarlarına da açılmak istediklerini ifade etti. Atatürk Havalimanı’nın transit yolcu taşımacılığına uygun yapılmadığını belirten Aycı, bugün Atatürk havalimanına inen yolcuların yüzde 44’ünün transit yolcu olduğu bilgisini verdi. Aycı İstanbul’un hava taşımacılığında geçiş noktası olmasının hem İstanbul hem de Türkiye ekonomisine büyük katkı sağlayacağını söyledi.
Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı görevini İlker Aycı’dan devralan yeni başkan Arda Ermut da yaptığı konuşmada İlker Aycı ile 4 yıl beraber çalıştıklarını ve Aycı’nın kuruma büyük katkıları olduğunu söyledi. Ermut, uluslararası doğrudan yatırımlara İSO’daki farkındalığın sevindirici olduğunu zira bazı kamu kurumlarında bile bu farkındalığı göremediklerini kaydetti. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın sadece yabancı yatırımcının değil Türk yatırımcının da hizmetinde olduğunu hatırlatan Ermut, yatırımcı ile devlet arasındaki ilişkiyi sağladıklarını ve yatırımcı diliyle konuştuklarını belirtti.