Meclis Konuşması
İSO Ocak Ayı Olağan Meclis Toplantısı’na T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Katıldı
- 31.01.2024
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin ocak ayı olağan toplantısı, “Nitelikli, Sürdürülebilir, Rekabet Gücü Yüksek Yeni Nesil Bir Sanayi İçin Yatırım ve Üretimin İhtiyaç Duyduğu Finans Politikalarının Önemi” ana gündemi Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek konuk olarak katılarak, dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin geniş bir sunumda bulundu ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve aynı zamanda Ziraat Bankası Genel Müdürü de olan Alparslan Çakır, Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürü Deniz Yılmaz, İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Rıza Bilgiç ve Türkiye Halkbankası Genel Müdürü Osman Arslan’ın da katıldığı 2024 yılının ilk meclis toplantısına İSO Yönetim Kurulu Üyeleri ile İSO Meclis Üyeleri katıldı. İSO ocak ayı olağan Meclis toplantısını çok sayıda basın mensubu yakından takip etti.
T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yaptığı konuşmada, ““Tekerleği yeniden keşfetmeyeceğiz; daha önce açıkladığımız gibi bundan sonra uluslararası normlara uygun, kurala dayalı ve şeffaf olacağız. İzlediğimiz programın temelinde fiyat istikrarı yer alıyor. Fiyat istikrarının olmadığı yerde öngörülebilirlikten bahsedemezsiniz. Bunu sağlayamazsak arzuladığınız tarzda nitelikli sürdürülebilir bir sanayi asla olmaz; sadece illüzyon olur. Geçici, dönemsel kazanımlar olur. Sürdürülebilir, yüksek büyümenin bir ön koşulu var; o da fiyat istikrarı, enflasyonun kalıcı şekilde düşük tek haneye indirilmesi. Bu program, Cumhurbaşkanımız liderliğinde hazırlanmış, uygulamaya konmuş ve sonuç aldığımız bir programdır. Bu program geçici bir heves değildir” açıklamasını yaptı.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ana gündem maddesine ilişkin yapmış olduğu konuşmada, “2024 yılının ilk aylarında, asgari ücret zammı ve vergi ayarlamalarının etkisiyle aylık enflasyonun seyrinde yeniden bir bozulma göreceğiz ve muhtemelen yıllık enflasyon yıl ortalarına doğru yüzde 70’ler düzeyinde yeni bir zirve yapacak. Yani asıl sınavın yılın ikinci yarısında başlayacağı açık” dedi.
İSO ocak ayı Meclis Toplantısı’nın açılışı, İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz gündem maddesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Yenilenemeyen doğal kaynaklara aşırı bağımlılık, ekonomileri küresel pazar değişikliklerine karşı savunmasız hale getirebilme risklerini fazlasıyla artırıyor. Bu açıdan bakıldığında kaynakların düzensiz israf ile iklim değişikliği, tüketici tercihlerini kararsız hale getirmeye başladı. Küresel ticari sistem son yılların en şiddetli jeopolitik ve ekonomik parçalanma dönemini yaşarken, gelecek açısından giderek artan kutuplaşmayı artırdığı için siyasal ve ticari gerilimlerin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarından harmanlanarak alınan bilgiler ışığında, dünya devletleri devam eden yoğun jeoekonomik değişiklikleri anlamaya, bu bağlamda ulusal ve uluslararası politikalarını dizayn etmeye yönelik çalışmalar yapmaktadırlar.
Siyasal olmayan, gerçekçi bir not derecelendirme yaklaşımı sonrasında ülkelerin kredi notunu yükseltmek veya korumak, ekonomide borçlanma maliyetlerini düşürebileceği gibi yatırımcı güvenini de artırma olasılığını yükselteceği düşünüldüğünde; Ülkemiz ekonomisindeki riskler ve fırsatları daha objektif bir değerlendirme ile yapmamıza olanak sağlayan yeni politikaları oluşturmamıza yardımcı olacaktır. Bu nedenle, ekonomi politikalarının belirlenmesi, yönetimi ve uygulanması, makroekonomik istikrarın sağlanması açısından son derece önemlidir. Türkiye’nin son yıllarda ekonomi yönetimi ve uygulamalarında sanayileşme, ekonomik kalkınmanın ana unsurlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple sanayi sektörü, üretim, istihdam ve ihracat açısından ekonominin en önemli kaslarının bir parçasıdır ve çok güçlü olmak zorundadır.”
İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz, daha sonra gündeme ilişkin konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, İSO’yu ziyaret etmesinin ve sanayicilerle birlikte olmasının çok önemli ve anlamlı olduğunu kaydeden Erdal Bahçıvan, Bakan Şimşek’in sanayicilerle birlikte olmasının kendilerine güç ve moral verdiğine dikkat çekten Bahçıvan şunları söyledi:
“Küresel ekonomide zorlu rekabet koşulları sanayicileri zora sokuyor. Ülkemizde ise ekonomide yeni dengelenme çabaları, enflasyonla mücadele, dış pazarlarımızdaki daralma, kur-ihracat ilişkisi ve ihracatımızın kompozisyonuyla ilgili konular öne çıkıyor. İşte bu noktada önemle vurgulamak isterim ki, bizim için her zaman, her yerde savunduğumuz gibi en öncelikli husus finansal istikrardır. Finansal istikrar adeta bir binanın temeli gibi sağlamlığı ve güveni ifade ediyor. Finansal istikrar her şeyin başı olduğuna göre başta ekonomi yönetimi olmak üzere tüm paydaşların bu hususta azami özen, dikkat ve gayreti göstermesinin ülkemiz için çok önemli olduğunu değerlendiriyoruz.”
Türkiye ekonomisine bakıldığında düşük küresel büyüme, zayıf dış talep koşulları ve para politikasında yaşanan sıkılaşmaya bağlı olarak Türkiye’de ivme kaybının gözle görünür hale geldiğini dile getiren Bahçıvan, konuşmasına şu sözleriyle devam etti:
“2023’ün son ayı itibarıyla İSO Türkiye İmalat PMI 6 aydır kesintisiz daralma bölgesinde seyrediyor. Toplam yeni siparişler ve yeni ihracat siparişleri gibi alt kalemler talepte zayıflığa işaret ediyor ve önümüzdeki aylar için güçlü bir iyimserlik de sunmuyor. Her ne kadar iç talepteki yavaşlama henüz enflasyon hedefleri bakımından istenilen ölçülerde olmasa da bu yıl büyümenin yüzde 4’lük OVP hedefinin altında kalacağına dönük yaygın bir beklenti hakim. Diğer taraftan 2023’ü yüzde 65 ile zirve seviyedeki bir enflasyonla kapatmış durumdayız. 2024 yılının ilk aylarında, asgari ücret zammı ve vergi ayarlamalarının etkisiyle aylık enflasyonun seyrinde yeniden bir bozulma göreceğiz ve muhtemelen yıllık enflasyon yıl ortalarına doğru yüzde 70’ler düzeyinde yeni bir zirve yapacak. Yani asıl sınavın yılın ikinci yarısında başlayacağı açık.”
Dış finansman tarafında ekonomi politikalarındaki değişimin ilk meyvelerinin görülmeye başladığını söyleyen Erdal Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle bankalarımızın uluslararası piyasalarda yeniden borçlanmaya başlaması güven ortamında iyileşme sinyali vermesi açısından olumlu. Tahvil piyasamızda da yabancı yatırımcının ayak sesleri yeniden yükseliyor. Seçim belirsizliğinin ortadan kalkması, kırılganlıklarımızın azalması, CDS’lerde düşüşün sürmesi ve kredi notlarımıza yönelik olası artışlarla, ülkemizin uluslararası piyasalardan hak ettiği yatırımı çeker hale geleceğine inanıyorum. Her ne kadar 2023’ü OVP’de öngörülenden düşük bir bütçe açığı ile kapatmış olsak da Aralık bütçe rakamları önümüzdeki süreç için önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Deprem kaynaklı harcamalardan kısmak elbette ki söz konusu olamaz. Ancak diğer harcama kalemlerinden tasarruf yapmak, harcamaları etkin, verimli alanlara yönlendirmek bu süreçte önemli bir ihtiyaç olarak kendisini dayatıyor. Bu anlamda, Bakanımızın son dönemde yaptığı uyarıları ziyadesiyle değerli bulduğumuzu söylemeliyiz. Bu çerçevede bugün toplum vicdanını rahatlatacak bir kamu tasarruf politikası ve bütçe disiplinine ihtiyacımız olduğunu özellikle ifade etmek istiyorum. Öyle ki etkili ve sonuç odaklı bir yaklaşımla; tasarruf ve harcamaların niteliğini artırmak, hem kamu mali dengelerimizin sağlığını korumak hem de enflasyonla mücadele açısından kritik önem taşıyor.”
Ekonomiyi yeniden rasyonel bir çizgiye taşıma yönündeki çabaların sonuç vermesinin zaman alacağına vurgu yapan İSO Başkanı Bahçıvan, yeni ekonomi anlayışının başlamasından bu yana bu konudaki güven ve sabır vurgularını her platformda dile getirdiklerini ve bugün de sürdürdüklerini ifade etti. Bahçıvan özetle şunları söyledi:
“Hepimiz aslında bir anlamda sabır ve stres testinden geçiyoruz. Kimilerinin sadece rakamlara bakarak sanayinin büyüme performansı üzerinden yaptıkları yorumlar için burada şunu ifade etmek istiyorum: Evet samimi konuşmak gerekirse aslında sanayi, pandemi sonrasındaki süreci olumsuz geçirmedi. Birikmiş ve yüksek talep, özellikle ihracat pazarları kanalıyla sanayiye olumlu yansıdı. Büyüme rakamlarında sanayinin aldığı payda da bu görüldü. Ancak enflasyonun kalıcı olarak devam etmesinin üretim hayatına asla huzur getirmeyeceğini de hep birlikte gördük. Enflasyonist ortamlarda rakamların yarattığı illüzyon bir süre sonra ortadan kalkıyor ve olumsuzlukları görmeye başlıyorsunuz. Sanayiciler olarak illüzyonun sonuna geldiğimizi burada açıkça ifade etmek istiyorum. Uzun zamandır bir ihtiyaç olarak kendisini dayatan enflasyon muhasebesine geçişin ardından bu çok daha net bir şekilde görülecektir. Sözünü ettiğim illüzyonun bir tarafında artan cirolar varsa, diğer tarafında da sanayicinin ham maddeden iş gücüne kadar artan maliyetlerinin bulunduğunu unutmayalım. Bugün maliyetleri artıran bu faktörlerin, dünya pazarlarında birçok sektörümüzün rekabet gücünü, ihracat potansiyelini zayıflattığını görüyoruz. Nitekim öncü ihracatçı sektörlerimizden ana metal, tekstil ürünleri ve giyim eşyalarında belirgin düşüşler dikkat çekiyor.”
T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İSO ocak ayı olağan Meclis toplantısında yaptığı sunumda küresel ekonominin görünümüne ilişkin şunları söyledi:
“Dünyada özetle aslında göreceli olarak istikrarlı fakat düşük bir büyüme dönemindeyiz. Bunu yakın bir dönemde de değişme ihtimali zayıf. Dezenflasyon devam ediyor. Finansal koşullar oldukça sıkıydı gevşemeye başladı. Küresel ticarette korumacılık yeni normal. Ama tabii ki birtakım önemli trendlerle karşı karşıyayız. Dünya Bankası tahminlerine göre büyüme bu sene 2. 6 olacak, gelecek sene 2.4 olarak tahmin ediliyor. IMF tahminlerine göre göre de küresel büyüme %3.1, gelecek sene de bu civarda olması bekleniyor. 2008-2009 büyük krizin ve covid pandemisinin de içerinde olduğu son 20 yıllık dönemin büyüme ortalaması ise yüzde 3.6. Ağır kriz dönemlerini içeren bir döneme göre dahi küresel büyümenin yavaş seyrettiği bir dönemdeyiz.
Bizim açımızdan daha önemli bir bölge olan Avro bölgesine bakacak olursak büyümenin zayıf fakat 2024 yılında bir miktar yükselmesi tahmin ediliyor. 2023 yılında durgunluk düzeyinde yani yüzde 0.4’lük büyüme söz konusu iken bu sene yüzde 1’e yakın bir büyüme öngörülüyor. Bu toparlanma sanayimiz açısından cüzi de olsa destekleyici bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır ve bunu önemsemek gerekiyor. 2023 yılında küresel ticarette bir canlanma başlaması da öngörülüyor dolayısıyla bu alanda yaşanacak yüzde 2-3 arası büyüme de değerli olacaktır. Dünyada enflasyonda düşüş devam ediyor. Küresel ölçekte bakıldığında enflasyonun yüzde 8.1’e düşmesi yönünde tahmin ediliyor, bu rakam 2022 yılında yüzde 10 civarındaydı. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere baktığımız zaman farklar bulunuyor, bizim açımızdan önemli olan nokta gelişmiş ülkelerdeki enflasyon trendidir. Burada enflasyon 2.6’ya düşüşü öngörülüyor ki bu da finansman koşullarında önemli bir iyileşmeyi içermektedir.”
Konuşmasının devamında yürütülmekte olan ekonomi programına dair açıklamalarda bulunan Bakan Şimşek, programın temeline ilişkin şunları söyledi:
“Fiyat istikrarı, mali disiplin, sürdürülebilir cari açık, büyümede dengelenme ve yapısal reformlar hazırladığımız programın temel hedeflerini oluşturuyor. Ancak programımızın önceliği fiyat istikrarı. Çünkü fiyat istikrarı sağlayamazsak nitelikli, sürdürülebilir ve rekabetçi bir sanayi oluşturamayız. Öbür türlü geçici, dönemsel bir kazanım elde edilmiş oluruz. Kalıcı yüksek büyümenin tek ön koşulu bulunuyor, o da fiyat istikrarı. Türkiye’nin bunu başardığında sorunlarını büyük ölçüde çözmüş olacağına inanıyoruz.”
“FED, Avrupa Merkez Bankası, Meksika, Brezilya enflasyonu nasıl indiriyorsa biz de öyle yapıyoruz” diyen Mehmet Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Büyümeyle enflasyon arasındaki gerilimden bahsediliyor, bahsedildiği gibi bir gerilim yok. Bu gerilim kısa vadeli. Sürdürülebilir yüksek büyüme için enflasyonun düşük olması lazım. Esas istikrarsız büyüme enflasyonun yüksek olduğu dönemlerdedir. Dolayısıyla bir gerilim yoktur. Miktarsal sıkılaşmaya da gittik, önümüzdeki dönemde çok daha destekleyici maliye politikası devrede olacak. Türkiye’de enflasyonun yerçekimine karşı mücadele edeceğine inanmıyorum, düşecektir. Tek koşul bu programın uygulanmasıdır. Bu program, Cumhurbaşkanımız liderliğinde hazırlanmış, uygulamaya konmuş ve sonuç aldığımız bir programdır. Bu program geçici bir heves değildir.”
Bakan Mehmet Şimşek konuşmasında özetle şöyle devam etti:
“ABD’deki firmaların esas olarak finansmanı nereden bulduğuna baktığımız zaman sermaye piyasasından sağladıklarını görüyoruz. AB’ye baktığımız zaman ise bunun esas olarak bankacılık sektöründen sağlandığı görülmektedir. Türkiye’ye baktığımızda ise finansmana erişimin tamamen bankacılık sektöründen elde edildiği söz konusu. Bunu değiştirmenin önkoşulu olarak enflasyonu kalıcı olarak düşük tek haneye indirmekten geçmektedir. Finansman konusunda kalıcı sorunların kalıcı olarak çözülmesini istiyorsak bu fiyat istikrarından geçiyor. Bu nedenle programa destek her açıdan çok önemli.
Önümüzdeki dönemde dezenflasyonu desteklemek için bütçe açığını sınırlamaya devam edeceğiz. Aralık ayına bakıldığı zaman büyük bir harcama görülüyor. Ancak buraya detaylı baktığımız zaman ihalesi yapılmış, süreç devam eden depremle ilgili harcamalar olduğunu görmekteyiz. Deprem geçici bir şoktur ve bir süreliğine bununla ilgili harcamalar ilgili kuruluşlara aktarılmıştı ve yıl sonuna doğru bu kaynağı geri aldık. Biz geçen sene deprem dışındaki bütçedeki bozulmayı telafi edecek tedbirleri temmuz ayında kararlılık aldık. Ondan dolayıdır bütçe açığı öngörülerin oldukça altında. Yapısal dönüşüme kaynan ayırmamız lazım. Yani dijital dönüşüm demek yeşil dönüşüm demek kolay bunlara kaynak ayırmazsanız bunları başarmak zor. O nedenle mali disiplin çok önemlidir.”