İSO Ocak Meclisi’nde “Yeni Bir Üniversite Sanayi İş Birliği Modeli” Konuşuldu

  • Meclis Konuşması
meclis-ocak2018-01

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO), Ocak ayı olağan Meclis toplantısı 24 Ocak 2018 tarihinde “Küresel Rekabet ve Bilgi Çağında Teknoloji Odaklı Eğitim ile Yeni Bir Üniversite-Sanayi İş Birliği Modelinin Sanayimiz ve Ekonomimiz Açısından Önemi” ana gündemi ile Odakule’de yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından yönetilen Meclis toplantısının konuğu İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca oldu.

İSO Ocak Meclisi’nde “Yeni Bir Üniversite Sanayi İş Birliği Modeli” Konuşuldu 01

Meclis toplantısında gündem ile ilgili konuşan İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adnan Dalgakıran, Türkiye’nin son zamanların en önemli ve en kritik kararını geçtiğimiz hafta sonu verdiğini ve TSK’nın Suriye sınırının güvenliğini sağlamak amacıyla Afrin’e yönelik olarak başlattığı “Zeytin Dalı Harekatı”nın devam ettiğini söyledi. Harekatın başarıyla sonuçlanmasını temenni ederken bölgenin çok ihtiyaç duyduğu barış, huzur ve refahın bir an önce bu topraklara gelmesini dilediklerini belirten Dalgakıran, şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere de acil şifalar diledi.

Dalgakıran gündeme ilişkin de şunları söyledi: “Bilgi çağında fark yaratan, küresel rekabet gücünün kaldıraçları; teknik bilgi ve nitelikli insan faktörüdür. Bilgi Çağına uyum sağlamak Türkiye için bir lüks değil, hayati bir zorunluluktur. Türkiye, AR-GE’de sanayi-üniversite işbirliğinin gelişkinliği bakımından 137 ülke içinde 66. sırada yer alıyor, hak ettiğimiz yerde değiliz. Yaratıcı fikirlerle daha iyi bir sanayi-üniversite işbirliğini tanımlamalı, üniversitelerimizi örgün eğitim yerine ihtisaslaştırma şekilde ayırmalı, organizasyon, işbirliği ve stratejiye her zamankinden daha fazla değer vermeliyiz.”

İSO Ocak Meclisi’nde “Yeni Bir Üniversite Sanayi İş Birliği Modeli” Konuşuldu 02

İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca ise İTÜ’nin kendine özgü bir geleneği ve İstanbul’un bir çekim merkezi olduğunu belirterek, “Eğer sanayicilerimizin yerellikten kurtularak, küresel oyuncu olmalarını istiyorsak, mutlaka odağına kendi beşeri sermayemizi koyduğumuz, kendi ekosistemimizi oluşturmamız gerekiyor” dedi.

İstanbul Sanayi Odası Ocak ayı Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Meclis oturumunu açarken gündemle ilgili görüşlerini aktaran Okyay şunları söyledi:

“Bugün, bu salonda huzur ve güven içinde toplanabiliyorsak bunu sınırda ve sınır ötesinde yıllardır kahramanca görev yapan Mehmetçiklerimize borçlu olduğumuzu asla ve kat’a unutmamalıyız. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye-Afrin'de terör örgütü PKK-PYD-YPG ve DAEŞ'e yönelik hedefleri vurmak ve sınırı terör örgütlerinden temizlemek için başlattığı ve 'Zeytin Dalı' adı verilen operasyonda yer alan Mehmetçiklerimize, başarılar diliyorum.

İSO Meclis Başkanı
Zeynep Bodur Okyay
İSO Meclis Başkanı
Zeynep Bodur Okyay

Üniversite-Sanayi işbirliğinde, sinerjisinin ne kadar önemli olduğunu bu salondakilerden daha iyi bilen kimse yoktur. İTÜ, Sayın Rektörümüzün değerli katkılarıyla nitelikli işgücünün yetiştirilerek ülkemizde bilgi, teknoloji ve inovasyon yaratılmasına katkı sağlamaya bugün de devam ediyor. Samimi olarak söylüyorum ki İTÜ olmasaydı sanayimiz bugünkü düzeyinde olamazdı. Bir toplumun vasfı, devletin ve milletin gücü, vasıflı, yetenekli, üretken ve her bakımdan bilgili topluma sahip olmasından gelir. Bunun da temeli, eleştirel düşünmeyi öğreten, araştırmaya teşvik eden, yenilikçiliği özendiren bir eğitim sistemidir. Yaşadığımız coğrafyada, bizim en büyük zenginliğimiz genç nüfusumuz ve adaptasyon gücü yüksek insan kaynağımız. Vasıflı, yetenekli ve üretken insan kaynağının yetiştirilip sanayiye ve ülke ekonomisine kazandırılması sanayi kültürüne sahip olmak için bizim üniversitelerden beklentimizin başında geliyor. Bununla beraber, sadece düşünen değil, sanayi başta olmak üzere her alanda tasarlayan, icat eden ve sürdürülebilir kılan insan kaynağı beklentimiz var.“

İSO Başkan Yardımcısı
Adnan Dalgakıran
İSO Başkan Yardımcısı
Adnan Dalgakıran

Sonrasında kürsüye Meclis konuşması için İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adnan Dalgakıran geldi. Bu çağa Bilgi Çağı denmesinin nedeninin sadece teknolojik ilerlemelerdeki artış olmadığını dile getiren Dalgakıran, asıl nedenin bu gelişmelerin neden olduğu dönüşüm ve bu dönüşümle birlikte gelen belirsizlik ve zorluklar olduğunu kaydetti. İnsanlığın tarım toplumundan sanayi toplumuna geçerken de benzer şekilde büyük toplumsal dönüşümler, belirsizlikler ve zorluklar yaşandığını hatırlatan Dalgakıran, sonuç olarak çağın ruhuna ayak uydurabilenlerin güçlenerek yoluna devam ettiğini, gelişmeleri kendi köşesinden izlemek isteyenlerin ise varlığını sürdüremediğini ifade etti.

Küreselleşmenin olumlu ve olumsuz etkileri tartışılırken küresel rekabetin son derece çetin, acımasız ve her geçen gün daha zorlaştığını herkesin kabul ettiğine işaret eden Dalgakıran, yeni ve farklı üretim yöntemlerinin geliştiğini söyledi. “Yıkıcı yenilik” olarak adlandırılan yeniliklerin kimi zaman bir kişinin kazandığı ve çok kişinin kaybettiği bir rekabete yol açtığını vurgulayan Dalgakıran, küreselleşmiş dünyada sanayi altyapısının artık bütün bölgelere yayıldığı için bu yıkıcı rakiplerin dünyanın her köşesinden çıkabildiğinin altını çizdi.

Dalgakıran şöyle devam etti:

“Sadece birkaç yıl öncesine kadar daha karmaşık, daha sofistike, yani daha çok bilgi ve teknoloji gerektiren ürünler sadece eski nesil sanayi ülkelerinden çıkardı. Dünyanın geri kalanınınsa emek yoğun ürünler üretmesine alışmıştık. Artık küresel rekabetin koşulları herhangi bir ülkeden, üstelik piyasaya yeni giren şirketlerin sofistike ürünlerle hızla yükselmesine imkân tanıyor. Bu teknolojik sofistike ürünlerin bazılarını; Üç Boyutlu Yazıcılar; İleri Malzemeler ve Nano-materyaller; Yapay Zekâ ve Robotik; Biyoteknolojiler; Enerji Elde Etme, Depolama ve Aktarma Teknolojileri; Jeo-mühendislik; Bağlantılı Sensörler; Nöro-teknolojiler; Yeni Bilgi işlem Teknolojileri ve Uzay Teknolojileri olarak sayabiliriz. Buna karşın bizim de dinamik bir altyapıyla en az bu kadar sofistike ürünlerle küresel rekabete katılmamız gerekiyor. İşte bu noktada bilgi çok büyük bir önem kazanıyor. Geçmişte rekabetin anahtarı olan ucuz işgücü, ucuz ham madde gibi üretim faktörleri artık önemini yitirdi. Fark yaratan, belirleyici olan asli unsur artık bilgi, özellikle de bilimsel bir arka plana dayanan teknik bilgi. Bir de tabii ki bu bilgiye sahip olan, onu özümseyebilen, onu işleyebilen, bilgisini üretime yansıtabilen nitelikli insan faktörü. Bunlar, bilgi çağında küresel rekabet gücünün temel taşlarıdır. Kısacası bir ülkenin sanayisini, ekonomisini, toplumu daha iyi bir noktaya taşıyabilecek kaldıraçlar teknik bilgi ve nitelikli insan faktörüdür.”

İSO Ocak Meclisi’nde “Yeni Bir Üniversite Sanayi İş Birliği Modeli” Konuşuldu 03

Gelişmiş ülkelerin günümüzde ulaşmış oldukları ileri gelişmişlik düzeyini, gelişmelerinin başlangıcında insan sermayesi yatırımlarına vermiş oldukları önem sayesinde elde ettiklerini belirten Dalgakıran, “Bilgi Çağına damgasını vuracak olan; yaratıcı ve eleştirel düşünebilen, hayal kurabilen, merak eden, şüphe eden, çelişkiyi önemseyen, analitik düşünebilen, özgüveni yüksek, yeni fikirlere açık, optimali yakalayabilen, ekonomik ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayan, sürekli kendisini yenileyen, bilgi ve tecrübesini gerçek hayat problemlerine uygulayabilen, yaratıcı sınıfa, nitelikli insanlara ve girişimcilere sahip ülkeler olacak” dedi. 

Sanayi-üniversite işbirliğinin önemli olduğunu fakat bu alanda çok iyi bir noktada olmadıklarını belirten Dalgakıran, Dünya Ekonomik Forumu’nun son yayımlanan Küresel Rekabet Gücü raporunda Türkiye’nin AR-GE’de sanayi-üniversite işbirliğinin gelişkinliği bakımından 137 ülke içinde 66’ncı sırada yer aldığını kaydetti. Dalgakıran, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün hazırladığı Dünya İnovasyon Endeksi’nde ise 127 ülke içinde 43’üncü sırada yer aldıklarını ekledi.

İSO Ocak Meclisi’nde “Yeni Bir Üniversite Sanayi İş Birliği Modeli” Konuşuldu 04

AR-GE ve inovasyonun merkezi olan teknoparkların son yıllarda hızla geliştiğini ve sayılarının arttığını dile getiren Dalgakıran, yine de henüz yeterince yaygın olmadıklarını belirtti. Dalgakıran, TÜBİTAK’ın hazırladığı Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi’ne göre Türkiye’deki üniversitelerin sadece yüzde 20’sinde işler durumda bir teknopark bulunduğu bilgisini verdi. AR-GE ve inovasyon alanında belirli bir temelleri olduğunu ama henüz hak ettikleri ve içlerine sinecek bir yerde olmadıklarını aktaran Dalgakıran, temel bilimlerde güçlü olmadan AR-GE yapılamayacağını vurguladı.

İstanbul Sanayi Odası olarak bu noktada kendi sorumluluklarının bilincinde olduklarına değinen Dalgakıran, sanayi ile üniversitenin “bilginin değere dönüşmesi” noktasında birbirine muhtaç olduğunu ve ortak çalışmalara imza atması gerektiğini söyledi. Dalgakıran, bu kapsamda gerek İSO’nun gerekse üniversite-sanayi işbirliğinin tüm paydaşlarının dile getirdiği, ortak çalışma kültürünün önündeki en büyük engel olan “iletişimsizlik” sorununu ortadan kaldırmak amacıyla, üniversiteler ile gerçekleştirdikleri işbirliği protokolleri ve teknoloji transfer ofisleri ile yakın çalışmaları neticesinde “sanayi platformu” adını verdikleri işbirliği platformunu hayata geçirdiklerini anlattı.

İstanbul Sanayi Odası olarak, her ortamda “katma değeri yüksek ve üretim odaklı” bir girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi gerektiğini vurguladıklarını kaydeden Dalgakıran, dünyada nüfusa göre en çok girişimci çıkartan ülkelerin başında geldiklerini ancak nitelikli ve profesyonel girişimci çıkarma noktasında olumlu bir tablo olmadığını ifade etti. Dalgakıran, Türkiye’nin vasatlıktan kurtularak gelişmiş ülkeler sıralamasında yer alabilmesi amacıyla sanayi-üniversite işbirliğinin daha geniş anlamda düşünülmesinin fayda getireceğini dile getirdi.

Daha sonra kürsüye İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca gelerek İSO Meclis Üyelerine seslendi.

İTÜ Rektörü
Prof. Dr. Mehmet Karaca
İTÜ Rektörü
Prof. Dr. Mehmet Karaca

Karaca, Türkiye’nin bilgi üretmede sorunları olduğunu ve önümüzdeki dönemde küresel farkındalık ve rekabetin şart olduğunu söyledi. Karaca dünyanın çok hızlı geliştiğini ve artık bilgiyi üretenler, bilgiyi analiz edenler ve bilgiyi pazarlayanların dönemini yaşadıklarını belirtti. Üniversitelerin yaklaşımının giderek dönüştüğünü anlatan Karaca, 19. yüzyılda birinci nesil üniversitelerin eğitim-öğretim odaklı olduğunu, 20. yüzyıldaki ikinci nesil üniversitelerin AR-GE ve makale üretimine yoğunlaştıklarını, 21. yüzyılda üçüncü nesil üniversitelerin ise inovasyon ve girişimciliğe dayalı hale geldiğini açıkladı. Karaca, “21. yüzyılın üniversitesinin eğitim ve araştırmanın yanında mutlaka bir beceriyi ortaya koyması gerekiyor. Mottosu inovasyon ve girişimcilik olmayan, eğitimin yanında faydalı model, patent ve girişimci üretemeyenlerin işi zor” şeklinde konuştu.

Girişimcilik ekosistemi modelinin unsurları olarak strateji, finans, kültür, destek, insan ve pazarı sayan Karaca, 1992 yılında KOSGEB destekli TEKMER ile İTÜ’de girişimcilik ekosisteminin başladığını ifade etti. Bugün İTÜ Arı Teknokent’in 1.2 milyar dolar ihracat ile Türkiye’nin en çok ihracat yapan teknokenti olduğu bilgisini veren Karaca, İTÜ Arı Teknokent’te 270 AR-GE firmasının faaliyet gösterdiğini dile getirdi. Karaca, yeni girişimcilerin önünü açmak için küçük girişimcileri teşvik ettiklerinin altını çizdi.

İSO Ocak Meclisi’nde “Yeni Bir Üniversite Sanayi İş Birliği Modeli” Konuşuldu 06

İTÜ Çekirdek Girişimcilik ekosisteminde son üç yıldır İSO’nun desteğini arkalarına aldıklarını anlatan Karaca, İSO’ya desteği için teşekkür etti. Projeye beş yıl önce 100 civarında proje başvurusu aldıklarını aktaran Karaca geçtiğimiz yıl ise 11.096 proje başvurusu aldıklarını kaydetti. Bu konudaki çalışmalarının temelinde bir girişimcilik ekosistemi oluşturmak olduğunu belirten Karaca, İTÜ Çekirdek’in Avrupa’nın sekizinci, dünyanın ise on sekizinci büyük kuluçka merkezi olduğunu ifade etti.

İTÜ’nün kendine ait bir geleneğinin girişimcilik ekosistemi oluşturmak konusunda avantaj olduğunu dile getiren Karaca, İstanbul’un da bir marka şehir olarak nitelikli insanlar için bir çekim merkezi olduğunu söyledi. Karaca, “Eğer sanayicilerimizin yerellikten kurtularak, küresel oyuncu olmalarını istiyorsak, mutlaka odağına kendi beşeri sermayemizi koyduğumuz, kendi ekosistemimizi oluşturmamız gerekiyor” dedi.

Milli eğitim konusunda ciddi sorunları olduğunun altını çizen Karaca, çocuklara değer yüklemeden bilgi yüklenildiğini ve bu durumun öğrenci kalitesini giderek düşürdüğünü vurguladı. Karaca, üniversite içinde kulüp kurma konusunda bile isteksizlik olduğunu belirterek bu konuda öğrencileri teşvik ettiklerini anlattı. Karaca, Charles Darwin’in “Hayatta kalan türler en güçlü ya da en zeki olanlar değil, değişime en çok adapte olabilenlerdir” sözünü hatırlatarak Türkiye’nin küresel dönüşüme adapte olması gerektiğini belirterek sözlerini noktaladı.

Konuşmaların ardından İSO Meclis Üyeleri kürsüye gelerek gündem hakkında görüşlerini belirtti.

İSO Ocak Meclisi’nde “Yeni Bir Üniversite Sanayi İş Birliği Modeli” Konuşuldu 05