İSO Şubat Ayı Meclis Toplantısında Büyük Deprem Felaketi Konuşuldu

  • Meclis Konuşması
meclis-2023subat-01

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) şubat ayı olağan Meclis toplantısı “Deprem Felaketinin Yaralarını Sarmak Amacıyla İSO’nun Yürüttüğü Faaliyetler, Depremin Üretim Hayatı ve Sanayimize Etkileri” ana gündemi ile İSO genel merkezi Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlığında, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasıyla başlayan Meclis toplantısında İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri ve çok sayıda basın mensubu katıldı.

Meclis toplantısında, İSO Genel Sekreteri Haktan Akın, İSO’nun Hatay’ın Antakya ilçesinde, depremden etkilenen vatandaşların geçici barınma ihtiyacını karşılamaya yönelik hayata geçirmeye hazırlandığı İSO Yaşam Kenti Projesi ile ilgili kısa bir sunum yaptı.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, meclis gündemine ilişkin yaptığı konuşmasında, “Depremin çok ağır yıkım yarattığı Hatay’ın merkezinde İSO Yaşam Kentini kuracağız. Mart ayı içinde hayatın başlamasını hedeflediğimiz 1.000 konteynerlik İSO Yaşam Kenti, kentimize bir ruh katacak. Depremzedelere daha sonra da dokunacak olan İSO Yaşam Kenti’nde eğitim, gıda ve sağlık destekleri de vereceğiz” dedi.


İSO Meclis Başkanı
Ender Yılmaz

İSO şubat ayı olağan Meclis toplantısı, yaşanan deprem felaketinde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımız için gerçekleştirilen bir dakikalık saygı duruşunun ardından, İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından açıldı. Yılmaz, şubat ayı olağan Meclis toplantısının ana gündem başlığına yönelik şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ülkemizde yaşanan deprem felaketinden dolayı hepimiz derin üzüntü halindeyiz. Hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Depremin ortaya koyduğu ağır bilanço ne yazık ki tam olarak belli değil. Bölgelerde birçok konut, kamu binası, işletme ve sanayi tesisleri ya yıkıldı ya da çok ağır durumda. Yaşanan felaket ülke ekonomisi açısından önümüzde zorlu bir süreç olduğunu gözler önüne seriyor.

Deprem ve diğer afetler insanlarımız üzerinde derin travmalar bırakarak, geleceğe dair ümit ve umutları tüketiyor. Cumhuriyetimizin 100. Yılında insanlarımızın geleceğe dair umutlarını kaybetmemeleri için bu zor günleri yardımlaşarak geride bırakacağımıza derinden inanıyorum. İş dünyası temsilcileri olarak bizler elimizdeki tüm imkanları seferber ederek, deprem bölgelerindeki yaraların sarılması için atılması gereken her adıma destekte bulunacağız. İSO olarak da felaketin yaşandığı ilk saatlerden itibaren kurmuş olduğumuz deprem koordinasyon merkezi ile üyelerimizden gelen tüm yardımları, depremden etkilenen tüm bölgelere ulaştırdık. Oluşturduğumuz uzun vadeli stratejik plan çerçevesinde Hatay’ın Antakya ilçesinde, depremden etkilenen vatandaşlarımızın geçici barınma ihtiyaçlarını karşılamak için, 1000 konteynerden oluşan İSO Yaşam Kenti projesini hayata geçirmeye hazırlanıyoruz. Bu değerli projede yardımlarını esirgemeyen tüm üyelerimize şükranlarımız sunuyorum.”


İSO Başkanı Erdal Bahçıvan

İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz gündeme dair konuşmasının ardından gündeme ilişkin açılış konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. İSO Başkanı Bahçıvan, sözlerinin başında Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler sebebiyle vefat eden vatandaşlarımız için Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine ve milletimize başsağlığı, yaralılara da acil şifa diledi. İSO olarak afetin yaşandığı ilk saatlerden itibaren hayati yardım malzemelerini bölgeye ulaştırmak için İSO Deprem Koordinasyon Merkezi’ni kurduklarını ve İstanbul Valiliği, AFAD ve çatı örgütü TOBB koordinasyonunda faaliyet yürüttüklerini belirten Bahçıvan şunları söyledi:

“İstanbul’un Anadolu ve Avrupa Yakasında ayrı ayrı kurduğumuz “Yardım Toplama Merkezi” ve Lojistik Merkezi aracılığıyla jeneratörden battaniyeye, ayakkabıdan giyim eşyasına, gıdadan suya, tüplü sobalardan hijyen ürünlerine kadar birçok ürünü 19 TIR ile deprem bölgesine ulaştırdık. Ayrıca TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Sivil Toplum Örgütü Başkanları ile 10-12 Şubat tarihlerinde bölgeye düzenlenen inceleme gezisine de katıldım. Görevli Bakanlarımız; Valilerimiz ve Oda Başkanlarımızla birlikte depremzedelerimizin acılarını paylaşırken, diğer yandan geleceğe dönük ihtiyaç ve zorlukları değerlendirdiğimiz yoğun bir program eşliğinde bölgede bulunduk. İnsanlık adına hiçbir topluma, hiçbir millete Allah’tan böyle bir felaket yaşatmamasını dileyeceğimiz bir tabloyla karşı karşıyayız. Gerçekten yürekleri yakan bir tablo. Arka arkaya gerçekleşen depremler, dünya afetler tarihinde, dünya deprem tarihinde örneğine çok rastlanmayan olaylar. Ama yine de tanıklık ettiğim bu felaket karşısında insan; “Biz neyi yapsaydık da bu tablo bu kadar ağır olmazdı” demeden de edemiyor. Bölgede önümüzdeki günlerde oluşacak zaruri ihtiyaçlar doğrultusunda, vatandaşlarımızın bu zor günleri en az sıkıntı ile atlatabilmesi için yardımlarımız sürecek.”

Bölgeye yönelik en önemli görevin ve en işlevsel hizmetin depremzede vatandaşlarımız için dayanıklı barınaklar inşa etmek olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, Antakya kent merkezinde İSO Yaşam Kenti Projesi’ni hayata geçirmeye hazırlandıklarını ifade etti. Projeye dair Bahçıvan şunları söyledi:

 “İSO olarak kolları sıvadık ve tüm üyelerimizin katkılarıyla 1.000 konteynerden oluşacak “İSO Yaşam Kenti”nin kurulması çalışmalarımız sonuçlanma aşamasına geldi. İlgili makamlarla en üst seviyede görüşmelerimizi en kısa sürede sonuçlandırdık. Depremin çok ağır bir şekilde yıkım yarattığı Hatay ilimizin Antakya şehir merkezinde bir arazi İSO’ya tahsis edildi. Antakya şehir merkezindeki tahsisli arazide altyapı çalışmalarının tamamlanmasını müteakiben, yaşam kentimizin kurulum çalışmalarını hızlı bir şekilde başlatacağız. Mart ayı içerisinde bu projemizde hayatın başlamış olmasını hedefliyoruz. Burada inşallah sadece konteyner kent kurmayacağız. Oraya bir ruh katmak, orada bir yaşam kurmak, bu insanlarımıza daha sonra da dokunacak proje olarak İSO Yaşam Kenti’ni inşa edeceğiz. Buraya yerleşecek olan insanlarımıza en azından eğitim, gıda ve sağlık destekleri de vereceğiz. Bu yaşam kentine sadece üyelerimiz değil, yurtiçi ve yurtdışındaki dostlarımız da katkıda bulunabilecek. Projemize gayet güçlü bir ilgi oldu.”

Deprem bölgesinin başta Gaziantep, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman olmak üzere Türkiye’nin çok önemli bir üretim üssü olduğunun altını çizen Bahçıvan, deprem yaralarının sarılmasının yanında hem tarım ve tarıma dayalı sanayi hem de farklı sektörlerdeki imalat sanayiinde üretim çarklarının yeniden dönmesi için çalışmalar yapılmasının önemini vurguladı. Bahçıvan konuşmasına şu sözlerle devam etti:

 “Doğalgaz, elektrik ve su altyapısı onarılıyor, üretimi duran fabrikalar da en kısa sürede üretimlerine başlayacaklar. Ancak afet bölgesi ilan edilen illerden başka şehirlere yoğun bir göç gerçekleşiyor. Deprem bölgesinde yaşam alanlarının yeniden hızlıca kurulması birçok açıdan olduğu gibi üretim hayatı açısından da çok önemli. Kalıcı konutlar inşa edilinceye kadar; geçici konutlarla o şehirlerin tekrar ekonomik ve sosyolojik yönden yaşamlarını döndürmeleri adına çok ciddi bir uğraş vermek zorundayız ki şehir ekonomileri tekrar canlansın, üretim gücü ve birikimleri yok olmasın. Bu nedenle yakın zamandaki birinci önceliğimiz şehir ekonomisinin, şehir hayatının ve şehir ruhunun tekrar canlanması olmalıdır.”

Konuşmasında bölgenin ülke ekonomisindeki yerine yönelik veriler paylaşan Bahçıvan şunları söyledi:

“Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerden etkilenen 11 ilimizin Türkiye ekonomisindeki ağırlığına bakacak olursak, bu illerimizin toplam nüfusumuzdaki payı yüzde 16,4 düzeyinde. Benzer bir oran istihdam için de geçerli. Bu illerimizin GSYH içindeki payı 2021 yılı itibarıyla yüzde 10’a yakın. Bölgenin Türkiye ekonomisindeki ağırlığında tarım ve hayvancılık öne çıkmakta. Son verilere göre 11 ilimizin tarımsal üretim değeri içindeki payı da yüzde 16’lar civarında. Bölgenin sanayimiz içinde de hafife alınamayacak bir ağırlığı bulunmakta. Bölgemizin imalat sanayi katma değeri içindeki payı 2021 yılı rakamlarıyla yüzde 11,5. Ve geçen yıl imalat sanayi ihracatımızın yüzde 8’inden fazlası bu bölgemizden yapılmış. Yıkımdan zarar gören 11 ilimizdeki toplam girişim sayısı, ülkemizin yüzde 12’sini oluşturuyor. Her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz Türkiye’nin 500 Büyük ve İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmalarımızın 2021 sonuçlarında deprem bölgemizden 153 değerli firmamız da yer aldı. Hiç şüphesiz depremlerin; tedarik zincirlerinde yarattığı aksamalar, neden olduğu altyapı, fiziki sermaye ve iş gücü kayıpları, üretim ve tüketim harcamalarına olumsuz etkisi ve daha birçok faktör göz önüne alındığında önemli bir ekonomik etkisinin olduğu son derece açık.”

Yaşanan deprem afetinin herkes için çok ağır bir ders ve çok ağır bir bedel olduğunun altını çizen Bahçıvan, konuşmasında beklenen İstanbul depreminin etkilerine de önemli bir yer ayırdı. Bahçıvan, şunları söyledi:

“Depremselliği yüksek bir coğrafyada yaşıyoruz. Depremleri önlemek imkansız ama bilinçli ve etkili yöntemler ile hasarları azaltabiliriz. Depremi afete dönüştüren insan faktörüdür. Bugün, yoğun nüfusu ve fay hatlarına yakın konumu sebebiyle deprem bakımından dünyadaki riskli kentler arasında yer alan İstanbul için 7,5 büyüklüğünde bir deprem öngörülüyor. Marmara Depremi olarak da ifade edebileceğimiz bu afet, tehdit altındaki çevre iller ile birlikte Türkiye’nin milli gelirinin yarısına etki edecek. Beklenen riski kabul edilebilir bir seviyeye indirmezsek, bedelini yine maalesef ülke olarak hepimiz ödeyeceğiz.

Zemin ile yapı bütünselliğini sağladığımız, doğru tasarım ile doğru uygulamalar gerçekleştirdiğimiz ve sağlıklı bir yapı denetim sistemi kurduğumuzda depremin etkilerini en aza indirmiş olacağız. Aynı depremselliğe sahip iki yapının yer hareketine farklı tepki vermesi, biri yıkılırken diğerinin ayakta kalması, sorunun ve çözümün nerede olduğunun da açık bir göstergesi. Bugün ne Türkiye’nin ne de İstanbul’un, bilim dünyasının beklediği “Büyük İstanbul Depremi”ne hazır olduğunu söylemek çok zor. İSO olarak daha önce de muhtelif defalar ifade ettiğimiz gibi, İstanbul’daki tüm sanayi firmalarının samimi ve sağlıklı bir check-up’ı yapılmalı ve uygun olmayan binaların da çok hızlı bir şekilde dönüşümleri sağlanmalı.

İstanbul Valiliğimiz ile geçtiğimiz dönem yürüttüğümüz yoğun çalışmalara göre, İstanbul’da Bağcılar, Güngören, Esenler, Ümraniye ve Zeytinburnu ilçelerinde sanayi tesislerinin yaklaşık yüzde 80’inin inşa yılı 2000 yılı öncesine ait. Türkiye ekonomisinin lideri konumundaki İstanbul, ekonomik ağırlığı yanında diğer illerdeki tedarik zincirlerinden finansa kadar tüm süreçlerin merkezinde. Hal böyleyken İstanbul’da gerçekleşecek depremin yaratacağı yıkıcı etkinin büyüklüğü ülkemizin geleceği için de kritik bir önem taşıyor. İstanbul depremi için kaybedecek zamanımız yok.

Bu coğrafyanın en büyük potansiyel problemi, en büyük potansiyel riski deprem. Hiçbir başka konu Türkiye’yi maddi anlamda, motivasyon anlamında, huzur anlamında ve de tabii cana getirdiği bedel anlamında bu kadar etkilemiyor. Bu soruna kaliteli ve nitelikli çözüm arayışlarıyla yaklaşmak zorundayız. Artık bu iş Deprem Bakanlığı ile mi olur, “Deprem Bilim Kurulu” ile mi olur, onu mutlaka gündeme getirmemiz şart.”

Açılış konuşmalarının ardından İSO şubat ayı olağan meclis toplantısı, İSO Meclis üyelerinin yaşanan büyük felakete ilişkin yaptıkları duygu dolu konuşmalarla devam etti. İSO Meclis Üyeleri deprem bölgesine yönelik yapılavak olan dayanışma faaliyetleeriyle birlikte özellikle gelecekte olması beklenen büyük İstanbul depremi öncesinde alınması gereken önlemler hakkında düşüncelerini ve önerilini paylaştı.


İSO Genel Sekreteri
Haktan Akın

İSO Genel Sekreteri Haktan Akın, İSO Yaşam Kenti Projesi’ne dair gerçekleştirdiği sunumda şunları söyledi:

“Hatay’ın Antakya ilçesinde 1000 konteynerden oluşan bir İSO Yaşam Kenti Projesi’ni hayata geçirmeye hazırlanıyoruz. Bu proje sayesinde deprem bölgesinde etkilenen vatandaşlarımızın geçici barınma ihtiyaçlarını karşılayacağımızı umuyoruz. İSO Üyelerimizin bağışları ile hayata geçirilecek konteyner kent içerisinde yer alacak her bir konteyner 21m2, 2 oda, banyo ve küçük mutfak ünitesi yer alacak. Projemizin AFAD tarafından altyapı çalışmalarının bitiminin hemen akabinde Mart ayında hizmet vermeye hazır hake gelmesini hedefliyoruz. Bugüne kadar 708 konteyner bağışı toplandı ve bağışlara çok yoğun bir ilgi var. Bağışta bulunan tüm Meclis ve Meslek Komitesi Üyelerimize teşekkürlerimi iletiyorum.”