Meclis Konuşması
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: "Bilişim Temelli Yeni Ekonomiye Kayıtsız Kalamayız"
- 23.01.2019
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Ocak ayı olağan Meclis toplantısı, 23 Ocak 2019 tarihinde “Sanayi ve Dijitalin Yarattığı Yeni Üretim Ekosistemi” ana gündemi ile Odakule’de yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın yönettiği Meclis toplantısına Gartner Türkiye Kıdemli Yönetici Ortağı Yunus Özdemir konuk olarak katıldı. Konuyla ilgili olarak ayrıca elektrik, elektronik, bilişim ve kablo sanayini kapsayan 48. Grup Meslek Komitesi adına İSO Meclis Üyesi Necat Saldanlı da ayrıntılı bir sunum yaparak sahada neler yaşandığını ve sektör temsilcileri olarak gelecek ile ilgili neler beklediklerini aktardı.
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Meclis gündemi ile ilgili olarak yaptığı konuşmada dijital devrim nedeniyle bütün endüstrilerde üretim şekillerinin değiştiğine dikkat çekerek “Bilişim temelli yeni bir ekonomi doğuyor. Paradan para kazanma dönemi miadını doldurdu. Hiçbir ülke, yeni üretim modelini ekonominin en önemli unsuru olarak görmeden küresel rekabette ayakta kalamaz. Dijitalleşme sayesinde üretimde yaşanacak yüzde 3’lük artışın, Türkiye ekonomisine 150-200 milyar dolar katkı sağlayacağı hesaplanıyor” dedi.
Bahçıvan bu alanda insan odaklı anlayış ve işbirliği anlayışı gerekliliğine dikkat çekerek “Dijital devrime dayanan yeni sanayileşme perspektifi, kalkınma stratejimizin merkezinde olmalı. Üretimde niteliği artırma zorunluluğuyla karşı karşıyayız. Başkalarının geliştirdiği teknolojiyle kalkınan bir ülke modeli yok. Yeni sanayi ve üretim ekosistemini, insan odaklı biçimlendirecek bir model için çok paydaşlı iş birliğine ihtiyaç var.”
İSO Ocak ayı olağan Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay, Meclis gündemi ile ilgili konuşmasında özetle şöyle konuştu:
“Biliyoruz ki Türkiye’nin temel açığı teknoloji açığıdır. Sanayi Bakanlığı’mızın raporuna göre sanayimizin dijital olgunluk seviyesi bugün Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında bir yerde.
İşin ilginç yanı, dijital devrimin getirdiklerinden haberi olanların önemli bir kısmı da, bu gelişmeleri kendi işletmesinin geleceği açısından hayati görmüyor. Bu nedenle Türkiye’de ne yazık ki başarılı dijital dönüşüm örnekleri göze çarpmıyor. Oysa bunun bir lüks değil, zorunluluk olduğunu içselleştirmek ve gereğini yapmak durumundayız. Çünkü dijital dönüşüm moda gibi gel geç bir proje değil, uzun bir yolculuk ve sadece büyük şirketler için değil, ülkedeki tüm firmalar için geçerli. Dijital dönüşümün başarısı için patronların ve liderlerin kararlılığı ve her seviyede herkesin kendini sürekli geliştirmesi hayati önemde. Bugün dünya dördüncü sanayi devrimi veya dijital dönüşüm sürecinden geçerken biz, bu endüstri devrimini de kaçırmamak için tabiri caizse 'kediye kanat takmak' zorundayız. Aynı şeyleri yapmaya devam edip farklı sonuçlar bekleyemeyiz. Radikal davranmak mecburiyetindeyiz. Milli Eğitim Bakanımızı konuk ettiğimiz Kasım ayı Meclisinde Yönetim Kurulu Başkanımız bir öneride bulundu ve ülkenin en başarılı öğrencilerinin öğretmen olmasının teşvikini istedi. Radikal bir öneriydi ve yerindeydi. İnsan kaynağından finansmana, teşviklerden bürokrasiye kadar her alanda dijital devrimin gerektirdiği radikal işleri yapmak mecburiyetindeyiz. Başka türlü olmaz, başaramayız.”
İSO Meclis Başkanı Okyay daha sonra Meclis gündemi ile ilgili konuşmasını yapmak üzere İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. Bahçıvan, dijitalleşme dolayısıyla bütün endüstrilerdeki üretim şekillerinin değiştiğini belirterek dijitalleşme sayesinde üretimde yaşanacak yüzde 3’lük artışın, Türkiye ekonomisine 150-200 milyar dolar katkı sağlayacağının hesaplandığını söyledi. Sanayideki dijitalleşmeyle birlikte üretim sistemlerinin yeniden oluştuğuna dikkat çeken Bahçıvan bugün dijitalleşmeyi sadece üretim hattının bir faaliyeti olmadığını aynı zamanda bir şirketin bütün çalışma ve süreçlerinin dijitalleşmesi olduğunu anlattı. Bahçıvan, bu yeni dönemin kendi kendini düzenleyebilen otonom üretim sistemleri vaat ettiğini ifade etti.
Bugünlerde “Dijital ekonominin yakıtı veridir” ve “Veri yeni petroldür” sözünü de sık sık duyduklarını hatırlatan Bahçıvan, verinin gerçekten de önemli ve çoğu zaman yararlanılmayan bir kaynak olduğunu ve çoğu durumda yararlı olması için işlenmesi gerektiğini dile getirdi. Bu süreçte “Büyük Veri” olarak adlandırılan yeni dijital kaynaklar ortaya çıkarken, yapay zekaya sahip akıllı makinelerin kendi kendini geliştirmeyi öğrendiğine değinen Bahçıvan, sanayinin artık makinelerin makinelerle iletişim kurduğu bir aşamaya geçtiğini belirtti. Bahçıvan, akıllı ve bağlantılı ürün ve üretimin süreçleri müşteriyi, satıcıyı, üreticiyi, tedarikçiyi birbirine daha da yakınlaştırdığını ifade etti.
Bilişim temelli yeni bir ekonominin doğmakta olduğunu vurgulayan Bahçıvan, yeni çağın yarattığı yeni üretim ekosisteminde artık üretmeden büyümenin ve kısa yoldan zengin olmanın eskisi kadar kolay olmadığının altını çizdi. Bahçıvan, “Paradan para kazanma dönemi miadını doldurdu. Hiçbir ülke, yeni üretim modelini ekonominin en önemli unsuru olarak görmeden küresel rekabet koşullarında ayakta kalamaz. Bütün bu gelişmeler; dijitalleşme ile üretim süreçlerinin ve ürünlerin daha ‘akıllı’ hale geldiğini gösteriyor” şeklinde konuştu.
Üretim sürecindeki değişime dikkat çeken Bahçıvan, fabrikaların da bu değişimin odağında olduğuna dikkat çekti ve tıpkı cep telefonlarının giderek akıllanması gibi fabrikaların da akıllandığını kaydetti. Bahçıvan, gelişmiş ülkelerde hızla yaygınlaşan “Akıllı Fabrika” teriminin bir kavram olarak literatürde yerini aldığını anlattı. Bahçıvan, diğer taraftan yapay zeka ve derin öğrenmenin geleceğin dünyasının en önemli rekabet alanlarından biri olmaya aday olduğunu kaydetti.
Bahçıvan şöyle devam etti: “Sanayi ve dijitalin yarattığı yeni üretim ekosistemi perspektifini hayata geçirmenin en önemli unsurlardan biri, hiç kuşku yok ki Türkiye’nin de şekillenmekte olan yeni nesil sanayi anlayışını benimsemesi ve bu doğrultuda bir dönüşüme kendini hazırlaması gerçeğidir. O halde sormamız gereken soru şudur: Yeni sanayi çağına hazır olmak için neler yapıyoruz, hangi adımları atıyoruz? Çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum: Dijital devrime dayanan yeni sanayileşme perspektifi, kalkınma stratejimizin merkezinde yer almalıdır. Teknolojide de tüketici değil, üretici konumda olmamız gerekiyor. Öyle ki tarih boyunca kendi özgün teknolojisini, kendi yerli teknik kapasitesini geliştirebilen ülkeler her alanda fark yarattılar. Başkalarının geliştirdiği teknolojiye bağımlı olarak kalkınan bir ülke modeli yok. Büyük hedeflere sahip, genç nüfusu olan bir Türkiye için çok şikâyetçi olduğumuz orta gelir tuzağını ve düşük büyümeyi artık kabul edilemez görüyoruz. O halde, Türkiye sanayide dijitalleşmeyi başarmış güçlü bir ülke olma yolunda üretimde niteliği artırma zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Yeni sanayi ve üretim ekosistemini, insanı güçlendirici ve insan odaklı şekilde biçimlendirmek için bir model oluşturulmalı. Çok paydaşlı; kamu, özel sektör, üniversiteler, bilim çevreleri, vb. iş birliklerine ihtiyaç var. Devlet ve kamu kurumları kadar biz sanayicilerin de kendi rollerini yerine getirmesi gerekiyor. Ülkemizi birlikte dönüştürmek için bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.”
İSO Başkanı Bahçıvan’ın ardından gündem ile ilgili olarak Meclis’in konuk konuşmacısı olan Gartner Türkiye Kıdemli Yönetici Ortağı Yunus Özdemir kürsüye gelerek dünyanın içinden geçtiği dönüşüm hakkında şu hatırlatmayı yaptı: “Değişim hızı hiçbir zaman bu kadar yavaş olmayacak” İlk çıktığından bu yana bilgisayarların işlemci gücünün her iki yılda bir iki katına çıktığını aktaran Özdemir, General Electric’in eski CEO’su Jack Welch’in “Eğer dışarıdaki değişim içerideki değişimden hızlıysa ufukta son görünüyor demektir” sözünü hatırlattı.
Özdemir, her şirketin bir raf ömrü olduğunu ve geçmişte ortalama 65 yıl olan şirketlerin ömrünün dijital değişime adapte olmazlarsa 15 yıla düşeceğini söyledi. Bir ülkenin toplam büyüme gücünün toplam zekası kadar olduğunu anlatan Özdemir, yapay zekanın bir ülkenin gelişmesinde ve rekabet gücündeki en önemli faktörlerden biri olacağını ifade etti. Yunus Özdemir “Yapay zeka bir ülkenin, bir şirketin büyümesinde, gelişmesinde en önemli faktör olmaya başladı. Yapay zekada liderliği ele geçiren, dünyayı da yönetebilir” şeklinde konuştu.
Otonom araçların önümüzdeki dönemde daha da etkin hale geleceğini ve sonraki kuşakların önceden insanların yağmurda araba kullanmasını tuhaf karşılayacağını aktaran Özdemir, sürücülerin işsiz kalırken bundan en çok etkilenecek sektörün de sigorta olacağını kaydetti. Tekillik kavramından bahseden Özdemir, robotların insanların yaptığı her şeyi en az insanlar kadar iyi yapabildiği durumu açıklayan tekilliğe en geç 2045’te geçilmiş olacağı yönünde tahminlerin olduğunu aktardı. Özdemir, 2018’de günlük işlerin 71 ‘i insanlar tarafından gerçekleştirilirken 2025’te yüzde 52’sinin robotlar tarafından yapılacağını söyledi.
Dijitalleşmenin geleneksel olarak bir endüstriyi diğerinden ayıran sınırları ortadan kaldırdığına dikkat çeken Özdemir, CEO’lara yönelik yaptıkları bir anket çalışmasında dijitalleşmedeki başarıyı nasıl ölçtüklerini sorduklarını ancak yarısının buna cevabının olmadığını belirtti. Özdemir ayrıca CEO’lara göre dijitalleşmenin gerçekleşebilmesi için birçok şirkette önemli kültürel değişimler gerektiğini aktardı.
Sonrasında 48. Grup Meslek Komitesi adına İSO Meclis Üyesi Necat Saldanlı tarafından dijitalleşme ile ilgili ayrıntılı bir sunum yapıldı. Ardından da İSO Meclis Üyeleri kürsüye gelerek ana gündem maddesi ile ilgili görüşlerini paylaştı.