Meclis Konuşması
İSO'nun Mayıs Meclisinde, Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Konuşuldu
- 26.05.2021
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) mayıs ayı Meclis toplantısı, 26 Mayıs 2021 tarihinde video konferans yöntemiyle yapıldı. İSO Meclis Başkan Yardımcısı Serdar Urfalılar tarafından açılan ve sonrasında İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından yönetilen İSO Meclisi’nin ana gündem maddesi “Pandemi Sürecinde İSO 500 Büyük Araştırma Sonuçlarının Sanayimiz ve Ekonomimiz Açısından Değerlendirilmesi” oldu. Toplantıda Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz’un moderatörlüğünde Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel ve Besfin Finansal Danışmanlık CEO’su Ferda Besli’nin katılımıyla bir panel düzenlendi.
Mayıs ayı Meclis toplantısında İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, toplantıda gündeme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Pandemi şartlarında 2020’yi yüzde 1,8 büyümeyi başardık. G20 ülkeleri arasında Çin’den sonra büyüyen ikinci ülkeyiz. Sanayicilerimiz Türk lirasının değer kaybı, enflasyon, faiz ve finansman yükü gibi sorunlarla mücadele ediyor. Kredilerin sanayi dışı sektörlere yönelmesi bizim için bir sorun teşkil ediyor. Yüksek ham madde ve emtia fiyatları istediğimiz performansa ulaşmamızı engelliyor. AR-GE harcaması yapan kuruluş sayısı 2013’ten bu yana kademeli olarak artıyor. Büyüme ve istihdam artışının nasıl sağlanacağı konusunda henüz net bir şeyler duymadık. Toparlanma için aksiyon almakta geç kalmaktan korkuyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı, izlememiz gereken bir konu çünkü sanayi devrimi kadar yapısal köklü dönüşümü getirecek bir süreç. Salgın sonrası dünyada sadece fiyatları ile değil, hukuk sistemleri ve iş birliği tercihlerinin yapılacağı bir dönem başlıyor. Dijitalleşme konusunda ise tüketicilerin dijital dünyaya entegrasyonu yüksek ama sanayicilerimizin değil. Bunu önceliklendirmek elbette kolay değil ama göz ardı etmemiz de mümkün değil.”
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan meclis gündemine ilişkin konuşmasını yaparken sözlerine pandeminin geçen yıl 500 Büyük’ü açıklama takvimlerini de olumsuz etkilediğini söyleyerek başladı. Son yıllarda büyük emeklerle önce Haziran’a sonra Mayıs’a çektikleri 500 Büyük’ü açıklama takvimlerini, geçen yıl pandemi koşullarında maalesef Temmuz ortasına ötelemek zorunda kaldıklarını hatırlatan Bahçıvan, bu yıl da aynı koşullar sürmesine rağmen başta Ekonomik Araştırmalar ve Kurumsal Finans Şubesi olmak üzere danışmanların özverili ve titiz katkılarıyla açıklama tarihini yine öne çekmeyi başardıklarını anlattı.
26 Mayıs’ta İSO 500’ü açıklamış olmalarının araştırmayı şimdiye kadarki en erken tarihte açıklama gururunu kendilerine yaşattığını belirten Bahçıvan, bilgiye erken ulaşmanın son derece önemli olduğu çağımızda, bu değerli hazineyi paylaşmalarında emeği geçen herkese teşekkür etti. Bahçıvan, “İSO 500 Büyük’ün 50. yıldönümünden bu yana her yıl eski sayılarımızdan birini geçmişi yad etmek amacıyla paylaşıyoruz. Bu vesile ile o dönem Odamızın Yönetim Kurulu Başkanı olan Ertuğrul Soysal’ı Rahmetle anarken bu çalışmalara emek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.
2020 yılında yaşanan salgının dünyanın tüm ekonomileri üzerinde olumsuz bir etki yarattığını dile getiren Bahçıvan, 2020 yılında dünya ekonomisinin yüzde 3,3 ile son on yılların en sert küçülmesini yaşadığını ve daralmanın hemen hemen tüm bölge ve ülkelerde hissedildiğini kaydetti. Bahçıvan, dünyanın en büyük ekonomisi ABD’deki küçülme yüzde 3,5, Euro Bölgesi’ndeki küçülme ise tarihi bir seviyede, yüzde 6,6 olarak gerçekleşirken Japonya’dan Hindistan’a, Brezilya’dan Rusya’ya kadar hissedilen bu ekonomik küçülmeye karşın Türkiye’nin yüzde 1,8 ile dünyada pozitif büyüme performansı gösteren az sayıda ülkeden biri olduğuna dikkat çekti.
Bu noktada Türkiye’nin büyümesi içinde sanayimizin yeri ve önemine değinen Bahçıvan, 2020 yılında ekonomi yüzde 1,8 büyürken, sanayi sektörünün yüzde 2 ile daha güçlü bir performans ortaya koyduğunu ve bu zor koşullarda sanayinin yaptığı katkının her türlü takdire değer olduğuna işaret etti. Bahçıvan, Türkiye sanayisinin daha önce, farklı zamanlarda birçok sektörün sıkıntılar yaşadığı zorlu dönemlerde olduğu gibi; bu salgın döneminde de çok daha hassas ve sorumlu davranarak üretimini devam ettirdiğinin altını çizdi.
Pandeminin en zor günlerinde dahi, sağlıktan temel ihtiyaç maddelerine kadar hiçbir alanda Türkiye’de bir sıkıntı yaşanmamasına en büyük katkıyı sunduklarına değinen Bahçıvan, diğer yandan gerek ihracatta, gerek istihdamda ve gerekse vergi gelirlerinde Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturduğunu ortaya koyduğunu ekledi. Bahçıvan yıllardır söyledikleri gibi, geçen yıl da, salgının bütün olumsuz etkilerine karşın, gurur verici bir yılı geride bıraktıklarını anlattı.
İSO 500’de üretimden satışların 2020 yılında; 1 trilyon 22 milyar TL’den 1 trilyon 179 milyar TL’ye yükselerek, yüzde 15,3 oranında arttığını ifade eden Bahçıvan, 2018’deki yüzde 34,5 ve 2019’daki yüzde 16,4’lük artışlar ile karşılaştırdıklarında üretimden satışlarda büyüme performansının yavaşladığını aktardı. Bahçıvan, “2020 yılında tüketici enflasyonu ile arındırıldığında üretimden satışlar reel olarak sadece binde 6 artış göstermiştir. Bu oran son dört yılın en düşük reel artışıdır.
2020 yılında görülen bu yavaşlamada Covid-19'a karşı uygulanan kısıtlamalar ve küresel pazarların bir süre kapalı kalması tabii ki etkili olmuştur. Yılın ikinci yarısında talep toparlanmaya başlasa da, finansal dalgalanma, yükselen faizler ve salgında yükselen ikinci dalga iç satışları sınırlamıştır” şeklinde konuştu.
2020 yılında İSO 500’ün finansman giderlerinin yüzde 39,2 artışla 88,8 milyar TL’ye yükseldiğine işaret eden Bahçıvan, “Faaliyet karı yüzde 55’lik artışla 142,8 milyar TL’ye çıkmış ve bu sayede finansman giderlerinin faaliyet karına oranı yüzde 69,3'ten yüzde 62,2'ye gerilemiştir. Yaşanan bu göreli iyileşmeye rağmen, sanayi kuruluşlarımız ana faaliyetlerinden elde ettikleri karların halen oldukça önemli bir bölümünü finansman giderlerine ayırmaya devam etmiştir” dedi.
İSO 500’ün toplam mali borçlarının 2020 yılında yüzde 23 oranında artarak 406,3 milyar TL’den 499,6 milyara ulaştığını belirten Bahçıvan, borçların vadelerine göre gelişiminde ise kısa vadeli mali borçların yüzde 22,4’lük artışla 168,3 milyar TL’den 206 milyar TL’ye yükseldiğini söyledi. Bahçıvan, uzun vadeli mali borçların ise yüzde 23,3 oranında artarak 238 milyar TL’den 293,5 milyar TL’ye çıktığını aktardı. Bahçıvan, 2020 yılında Türkiye’de yüzde 35’lerde seyreden oldukça güçlü bir kredi büyümesi yaşanırken, İSO 500’ün mali borçlarındaki artışın yüzde 23’le sınırlı kalmasının kredilerin daha çok sanayi dışı sektörlere yöneldiğini gösterdiğini vurguladı.
Son dönemlerdeki en önemli göstergelerden birinin de toplam varlıklar içinde dönen ve duran varlıklar ilişkisini gösteren tablo olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, “İSO 500’de duran varlıkların toplam aktifler içindeki payı 2015 yılında yüzde 46,3’e kadar yükseldikten sonra ne yazık ki gerilemeye başlamış ve 2019 yılında yüzde 39,1 olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılında duran varlıkların payı 2,8 puan daha azalarak yüzde 36,3’e gerilemiştir. Olağan dışı koşullar firmaları likit varlıklara yöneltirken, duran varlık yatırımlarını sınırlamıştır. Her ne kadar bu tabloda duran varlıklar son yıllarda düşüş eğiliminde olsa da buna yol açan bir faktöre daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Biliyorsunuz en son enflasyon muhasebesi uygulaması 2004 yılında yapılmıştı. Sonrasında firmaların bilançolarında yeniden değerleme işlemi genellikle yapılamadı. Son 3 yılda yüksek enflasyonun hayatımıza yeniden girdiği göz önüne alındığında, sanayimizin duran varlığını yeniden değerleme ihtiyacı açıkça görülmektedir. Sanayicilerimizin son dönemlerde yeniden değerleme taleplerini giderek daha sık bir şekilde dile getirmeleri de bunu göstermektedir” şeklinde konuştu.
Bahçıvan şöyle devam etti: “Teknoloji yoğunluğuna göre yaratılan katma değer dağılımına bakıldığında, son 3 yıldır özellikle orta-yüksek ve yüksek teknoloji gruplarında küçük adımlarla da olsa umut veren bir ilerleme görülmektedir. 2018 yılında İSO 500’de yaratılan katma değer içerisinde orta yüksek ve yüksek teknoloji ile yaratılan katma değer toplamı yüzde 27,5 iken, bu oran 2019’da yüzde 30,4’e, 2020 yılında yüzde 31,2’ye çıkmıştır.”
Bahçıvan, İSO 500’ün ilk 10 şirketini şu şekilde paylaştı: 1.Tüpraş, 2. Ford, 3. Oyak, 4. Toyota, 5. İsmini Açıklamadı, 6. Star Rafineri, 7. Arçelik, 8. Tofaş, 9. Erdemir, 10. İsdemir.
İSO 500 Büyük’ün 2020 sonuçlarının ekonomimizin sanayi gibi güçlü bir sacayağının olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Bahçıvan, bunun sürdürülebilir kılınması adına dünün sonuçlarını güncel gelişmeler ve veriler ışığında da değerlendirmeleri gerektiğini belirtti. Bu anlamda İSO-Markit iş birliği kapsamında açıklanan İmalat Sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerine göre, özellikle son birkaç aydır Türkiye’nin dünya sanayi verilerinden negatif ayrıştığına dikkat çeken Bahçıvan, geçen yıl dünyanın sanayiden aldığı gücün ister istemez Türkiye’yi de olumlu yönde etkilediğini anlattı. Bahçıvan, “Bu yılın PMI değerlerine baktığımız zaman geçen seneki olumlu tablonun Türkiye açısından aynı istikamette gitmediğini görüyoruz. Açıklanan son Nisan 2021 PMI verilerine baktığımızda, 55,8 olarak ölçülen Küresel İmalat Sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) son 11 yılın en yüksek seviyesine ulaşmış görünüyor. En büyük ihracat pazarımız olan Euro bölgesi PMI endeksi de 62,9’luk seviyesi ile 24 yıllık veri geçmişinin rekoruna imza atıyor. Buna karşın Türkiye PMI endeksinin Nisan’da 50,4’lük seviyesiyle dünyadan negatif ayrışmasını her kesimin dikkate alması gerektiğini düşünüyorum. Dünya sanayisi, 2009 yılından bu yana en olumlu günlerini yaşarken, global kıyaslama yapabilme noktasında en değerli ve güvenilir marka olan ve imalat sektöründe 34 ekonomide ölçülen PMI verilerinde performansı en düşük dördüncü ülke olduğumuzu göz ardı etmememiz gerekiyor. Bunun temel sebeplerine mutlaka inmeliyiz. Bu konuda enflasyonda ve finansman piyasalarında tekrar başlayan olumsuzluklar en temel iki neden olarak sıralanabilir. Öte yandan yurt dışından gelen hammaddelerin fiyatlarında yaşanan yüksek boyutlu artışlar sanayicimiz üzerinde giderek daha fazla baskı yaratmaktadır. Bu artışlar, ilave bir işletme sermayesi ve buna bağlı bir finansman ihtiyacı oluşturması bakımından önümüzdeki günler için çok ciddi bir stres kaynağı olacaktır.”
Bu yıl sanayici açısından bir başka önemli stres kaynağının da enflasyon olduğunu dile getiren Bahçıvan, sanayiciler olarak asla ve asla yüksek enflasyonlu bir ortamda yaşamak istemediklerinin altını çizdi. Enflasyonun toplumlar için de ekonomiler için de sanayiler için de öngörülemezlik ve istikrarsızlık olduğunu belirten Bahçıvan, onun için ne yapıp edip enflasyon mücadelesini mutlaka kazanmaları gerektiğini ekledi. Bahçıvan, “Çünkü enflasyonun olduğu yerde öngörü olmaz, enflasyonun olduğu yerde uzun vadeli iş yapılmaz. Enflasyonun olduğu ortamda kolay kolay yatırım yapılmaz. Nitekim geçen yıl yatırım teşvik belgelerinde yaşanan yüksek oranlı artışa rağmen, yatırım iştahının fiiliyata dönmediğini son dönemlerde net bir şekilde gözlemliyoruz” dedi.
Bahçıvan sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk sanayicisi, ülkemize karşı olan sorumluluk anlayışı gereği, pandeminin daha ilk gününden itibaren elindeki tüm imkanları en optimum ve enerjik şekilde kullanarak ülkemizin pandemi ile mücadelesinin en ön saflarında başarıyla yerini almıştır. Tabii gönül arzu ediyor ki bu başarı, güçlü desteklerle beslenen yeni yatırımlarla dünyadaki her pazarda rekabet edebilir boyutta gelişebilsin. Sanayimiz, Türkiye’nin ihtiyacı olan kaliteli büyümeye, Türkiye’nin ihtiyacı olan ihracata daha yüksek ve daha kaliteli katkı sağlayabilsin. Özellikle de ileri teknoloji tarafı önemsenen, daha katma değerli bir sanayi altyapısına, sanayi gücüne ulaşabilsin. Böyle bir fırsat penceresinin oluşturulması halinde, umuyor ve inanıyorum ki; gelecek yılların İSO 500’leri bugünkünden daha olumlu, daha güçlü, daha sürdürülebilir tablolarla karşımıza çıkacaktır.”
Sonrasında Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz’un moderatörlüğünde Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel ve Besfin Finansal Danışmanlık CEO’su Ferda Besli’nin katılımıyla düzenlenen panelde İSO 500 2020 araştırmasından çıkan sonuçlar değerlendirildi.
İSO 500 geleneğinin gurur verici olduğunu belirten Şeref Oğuz, şirketlerin karlılığının artmasının çok önemli olduğunu söyledi. Oğuz, İSO 500 2020’den beş önemli dikkat edilmesi gereken sonuç çıktığını belirterek bunları toplam borçların artması, finansman giderinin artması, ihracat gerilemesi, KDV yükünün artması ve AR-GE yapan şirket sayısının 271 gibi kabul edilemez bir rakamda olması olarak sıraladı. Sanayisiz toplumun pek çok kabiliyetinden mahrum toplum olduğuna işaret eden Oğuz, enflasyon rakamlarındaki yükselmenin 90’lı yıllardan kötü çağrışımlar yaptığını anlattı.
Panelde konuşan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel özetle şöyle konuştu: “Sanayi firmalarımız giderek kendi faaliyetlerine yoğunlaşıyor ve bildikleri işi yapıyor. AR-GE ve inovasyonların katkılarını görüyoruz. İSO 500 şirketleri faaliyet karlarını artırarak 2020’de zorlu koşullarını yönetti. 2020 yılını dünya genelinde sanayinin geri dönüş yılı olarak görüyorum. Hep hizmetler, finans derken bütün ülkeler dört elle sanayisine sarıldı. Bu çok önemli. Neredeyse 1. Sanayi Devrimine geri döndük. Ülkeler ‘Tedarik güvenliği önemli, aman biz üretelim, sanayiyi koruyalım, sanayiyi Asya Pasifik’e bırakmıştık bunu geri alalım’ demeye başladı.
Bu kalıcı bir eğilim. Türk sanayii de bu noktada çok önemli konumda. Fırsatlar ve riskleri iyi okuyarak iyi uyum sağlamamız gerekiyor. Yakından tedarik ve bölgeselleşme artan trendler olacak. Ülkeler kendi aralarında hem teknoloji hem ticaret alanında iş birliğini artıracak. AB ile ilişkilerimizi artırmak zorunda olduğumuz bir döneme giriyoruz. Arkamıza itici güçler almamız gerekiyor. Bunun dışında enflasyon ve faizler konusunu 2021’de devam ettirebilecek miyiz? En üzücü tarafı ülkenin 2001 öncesi yüksek enflasyon kur faiz sarmalına düşük yoğunluklu olarak girmesi. Enflasyonu düşüremezseniz sanayiciden bir şey beklemeyin.”
Besfin Finansal Danışmanlık CEO’su Ferda Besli ise şöyle konuştu: “Sanayicimiz 2020 yılında kriz dönemini likidite yönetimini çok iyi yaparak geçirdi. Sanayicimiz borç yönetimini geçmişe göre daha iyi yapmış görünüyor. Döviz kredilerinin oranı 75’lerden 67’lere geldi. Teknoloji konusunda; katma değerli teknolojik ürün üretmekten bahsediyoruz ama söylemek kolay, yapmak zor. Ama yapmamız zorunlu. Kar marjımız yüzde 2 arttı. Finansal rasyolarımızda düzeltme gördük. Bu sene yabancı firma sayısı 117’den 110’a geriledi. Yabancı yatırımcıyı tekrar teşvik etmek için kampanya başlatmamız lazım. 2
0 yıl önceki otomotivde trend yakalamıştık; otomotiv sektöründeki gücümüz buradan geliyor. Stratejik iş birliklerimizi daha çok artırmamız lazım. Teknoloji yaratamadıktan sonra stratejik iş birlikleri ile teknolojik ürün üreterek kar marjını 25’lere getirmek gerekiyor. Halka arz konusunda sanayicilerimizin buraya odaklanması gerekiyor. Halka arzlarla beraber sermaye yapımız güçlendikçe AR-GE yatırımları da artacaktır. Finansmana girişim gittikçe zor, daha da zor olacak, yüksek borçlanma maliyetleri olacak. Bizim firmalarımızın sermaye yapısını kuvvetlendirmemiz gerekiyor.”
Panelin ardından İSO Meclis Üyeleri gündem ile ilgili görüşlerini paylaştı ve soruları panelistler tarafından yanıtlandı.