Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası, Eylül Meclisi’nde Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’i Ağırladı
- 22.09.2021
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) eylül ayı Meclis toplantısı, 22 Eylül 2021 tarihinde Hilton İstanbul Bomonti Hotel’de yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın başkanlığında yapılan İSO Meclisi’nin ana gündem maddesi “Eğitimde Yeni Eğilimler, Mesleki ve Teknik Eğitimde Paradigma Değişiminin Sanayimiz Açısından Önemi" oldu. Meclis toplantısına Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer konuk oldu. Toplantıya Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede de katıldı.
Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer, İSO Meclisi’nde yaptığı konuşmada “Türkiye’nin iddiası beşeri sermayenin niteliğinden geçiyor. Okulları kapalı tutarsak bu iddiamızı kaybederiz. Okulların açık tutulması bir mili güvenlik meselesidir. Öğrencilerimizi sadece öğrenme değil psikolojik ve sosyal gelişimleriyle, kültür sanat eğitimleriyle her alanda yetişmiş insanlar olarak Türkiye’nin geleceğinin inşasında sorumluluk alacak şekilde yetiştirmek zorundayız. Okullar kapalı olursa bundan en çok etkilenen dezavantajlı gruplar oluyor. Bu çocuklar için okullar sadece öğrenme ortamı değil, evinden çıkıp kültürle sanatla sporla tanışıp sosyalleştiği ortamlar. Eğitimde fırsat eşitliği diyorsak okulları açık tutmak zorundayız. İSO’ya da bu süreçte okulların açık tutulmasına ve aşı kampanyasına destek verdiği için teşekkür etmek istiyorum” dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, İSO Meclisi’ndeki konuşmasında “Biz halen sanayi bakımından küçük bir ülkeyiz, önümüzde çok büyük bir yol var. Önümüzdeki 10 yılda şu andaki sanayi alanlarımız kadar sanayimizi büyütme kararı aldık. 300 bin hektarlık mevcut sanayimizi en azından İtalya’nın elinde bulunan 550 bin hektara ulaştırmamız gerekiyor. Sanayimizi her yıl yüzde 10 genişletmemiz gerekiyor. Bunun için de insan kaynağına ihtiyacımız var. Makro planlarımızda gelmemiz gereken yeri ortaklaşa planlamalıyız. Pek çok ülke Çin’de üretmek yerine Türkiye’de üretmeyi hedefliyor. Türkiye olarak buna hazırlıklı olmamız gerekiyor. Yer ve enerji hazırlığı yaptığımız gibi insan kaynağı hazırlığı yapmamız lazım. Pek çok firma yatırım yapmak için Türkiye’ye geliyor. İlk sordukları şey arazi ise sonrasında insan kaynağı oluyor.”
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO Meclisi’nde yaptığı konuşmada Milli Eğitim ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlıkları ile imzaladıkları Mesleki Eğitim İşbirliği Protokolü’nün artık bir markaya dönüştüğüne dikkat çekerek, iki yeni proje daha açıkladı: “Türkiye’de bir ilk olacak ‘Mesleki ve Teknik Eğitim Geliştirme Merkezi’ ile mesleki ve teknik eğitimin sosyal statüsünü güçlendirmeyi, niteliğini artırmayı, eğitim-sektör ilişkisini güçlendirerek bölgenin beşeri ve kurumsal kapasitesini geliştirmeyi amaçlıyoruz. MEB tarafından belirlenen beş okulumuz da kaynakçılık alanında aranan elemanlar yetiştirecek birer Kaynakçılık Mükemmeliyet Merkezleri’ne dönüştü.”
Eylül ayı Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay toplantıda gündeme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bizi bugüne getiren alışkanlıklarımız değişiyor. Sanayi sektörü olarak sürdürülebilir büyüme için nitelikli insan kaynağına ihtiyacımız var. Verimlilik ve istihdam ile hayat kalitesi meydan okumaları neticesinde teknolojik dönüşüm hızlanıyor. Bugün artık veri eksponansiyel olarak büyüyor. Veri analizi çeşitleniyor. Öğrenme hızı önemli bir rekabet unsuru haline geldi. Yapay zeka teknolojilerinin benimsenmesinin dünya ekonomisinin yarısını etkileyeceği hesaplanıyor. Geleceğin uluslararası rekabetinde inovasyon, bilgi, beceri kavramları belirleyici olacak. Hareketsizliğin bedeli her ülke için çok ağır olabilir. Geleceğe dair en temel sorulardan biri herkese yetecek kadar iş olacak mı? 2020 yılında yapılan çalışmaya göre Türkiye’de 2030 yılında 7,6 milyon iş kaybolacak ancak 8,9 milyon yeni iş olacak. İşi gelir kapısına indirgeyen argüman yerine insanı temel alan bakış açısı lazım.”
Okyay, konuşmasından sonra İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı Meclis konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet etti. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, 21’inci yüzyılın birçok alanda olduğu gibi, bilgi ve iletişim teknolojilerinde de devrim niteliğinde ilerlemelerin yaşandığı bir süreç olduğunun altını çizerek “Hızla süren, toplumsal ve bireysel yaşamımızı kökten değiştiren yenilikler, herkesi daha rekabetçi bir eğitim sistemini aramaya da zorluyor. Farklı ülkeleri kapsayan çalışmalarda, önümüzdeki yıllarda iş dünyasının büyümesine katkı sağlayacak faktörler arasında; yapay zekâ, büyük veri analitiği ve bulut teknolojisi dikkat çekmekte. Buna istinaden, firmaların orta vadede yapacakları yatırımlarda teknolojiyi önceleyecekleri net bir şekilde anlaşılırken, nesnelerin interneti, sanal ve artırılmış gerçeklik, makine öğrenmesi, dijital pazarlama gibi maddeler de kurumsal ajandaları dolduruyor. Teknolojinin eğitimde yoğun bir şekilde kullanılmasının gerekli olduğu da açıkça görülüyor. Biz sanayiciler açısından baktığımızda; sanayinin, eğitim sisteminin yetiştirdiği insan gücüyle çalıştığını görüyoruz. Ayrıca eğitim süreci, toplumun sanayi ve üretim kültürüne hazırlanmasını sağlama görevini de üstlenmiş durumda. Yeniliklerden, rekabetten, bilim ve teknolojiden haberi olmayan bir eğitim sisteminin, sanayiye yardım etmesi imkansızdır. Yeni çağın; yeni mesleklerini etkili bir şekilde icra edebilecek nitelikli insan kaynağını yetiştirmeye odaklanmalıyız. Bu noktada şu sorunun sorulması gerekiyor: ‘Çok yakın bir gelecekte daha da hayati öneme sahip olacak nitelikli insan ihtiyacı karşısında ne yapabiliriz?’ Yapmamız gereken ilk şey, nitelikli eğitime bugünden başlayarak gereken önemi vermektir” dedi.
MEB ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile imzaladıkları ve 25 Ocak 2019 tarihinden bu yana yürüttükleri “Mesleki Eğitim İş Birliği Protokolü”nü mesleki eğitim ile üretim hayatı arasında sağlam bir köprü olarak gördüklerini belirten Bahçıvan, bu uygulamanın mesleki eğitimin niteliğini artırırken, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağının yetişmesini de sağladığını vurguladı. Bahçıvan “Amacımız; meslek lisesi eğitimi gibi kıymetli bir eğitimden geçmiş ve bu dönem boyunca da iş tecrübesi kazanmış gençlerimizi, meslekleri ile gurur duyacakları bir şekilde eğitim aldıkları alanda iş sahibi yapabilmek. Toplumumuz ve tek tek bireyler için bundan daha büyük bir hizmet olamaz diye düşünüyorum. Bu kapsamda; yaklaşık üç yıldır meslek lisesi öğrencilerine işletmelerde, gerçek üretim ortamlarında beceri eğitimi ve staj imkanları sağlıyoruz. Öğretmenlerimize hizmet içi ve işbaşı eğitimleri verilmesi, çerçeve öğretim programlarının güncellenmesi, okullarımızın proje odaklı üretim yapmaları ve başarılı projelerin desteklenmesi gibi konularda da çalışmalar yapıyoruz. İstanbul’da 35 okulla başladığımız Mesleki Eğitim İş Birliği Projemizde, daha sonra eklenen güzel sanatlar liseleri, kaynakçılık mükemmeliyet merkezleri ve özel eğitim meslek okulları ile bugün 66 okulluk büyük bir operasyonel ölçeğe ulaşmış durumdayız. Öte yandan; bu okullarımızı çeşitli sektörlerdeki 130’u aşkın meclis ve meslek komitesi üyemizle birlikte geliştiriyoruz” diye konuştu.
Proje kapsamında öğrencilerin ilgisini çeken dijital dönüşüm ve yeni teknoloji trendleri gibi konularda eğitim atölyeleri düzenlediklerini belirten Bahçıvan, bunların yanı sıra, okulların döner sermayelerini güçlendirecek ve onları birer Ar-Ge ve üretim merkezi gibi konumlayacak iş birlikleri oluşturduklarını ve oluşturmaya da devam edeceklerini aktardı.
Proje ile gelinen noktaya ilişkin bilgiler de veren Bahçıvan, “Ulaştığı seviye itibariyle İSO Mesleki Eğitim İş Birliği Projemiz artık bir marka oldu. Bünyesinde oluşan yeni projelerle şemsiye bir kavram haline dönüştü. Ne mutlu bizlere! Üç yıl önce başladığımız mesleki eğitim yolculuğumuz, hayallerimizi hep yüksek tutarak ve adım adım gerçekleştirerek dev bir kartopuna dönüştü ve büyümeye devam ediyor. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğinin mesleki eğitimi güçlendirmekten geçtiğini çok iyi biliyoruz ve bunun için çalışmaya, hayal etmeye hep birlikte devam edeceğiz. Şimdi, bu şemsiye altında oluşan yeni projelerimizi kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Projelerden ilki; Türkiye’de bir ilk olacak olan Mesleki ve Teknik Eğitim Geliştirme Merkezi’dir. İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle fizibilite çalışmasını tamamladığımız proje ile, mesleki ve teknik eğitimin sosyal statüsünü güçlendirmeyi, niteliğini artırmayı, eğitim-sektör ilişkisini güçlendirerek bölgenin beşeri ve kurumsal kapasitesini geliştirmeyi amaçlıyoruz. İSO MEİP kapsamındaki bir diğer proje de Kaynakçılık Mükemmeliyet Merkezleri’dir. MEB tarafından belirlenen beş okulumuz, kaynakçılık alanında aranan elemanlar yetiştirecek birer mükemmeliyet merkezine dönüştü” dedi.
Mesleki eğitimin hak ettiği yere tam olarak ulaşabilmesi için, çalışmaları bir ileri seviyeye taşımak ve ilave katkılarla desteklemek gerektiğini belirten Bahçıvan, şunları söyledi: “Bu amaçla; toplumu, aileleri ve öğrencileri mesleki eğitime daha da yakınlaştırmak, mesleki eğitime olan talebi artırmak için hem ailelerin hem de öğrencilerin maddi olarak teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda; çocuklarını mesleki eğitime gönderen ailelerin eğitim süresince sosyal yardım yaklaşımıyla maddi olarak desteklenmesi, meslek lisesindeki öğrencinin ilk yılından itibaren sosyal güvencesinin başlatılması ve devlet tarafından ödenmesi, okuduğu süre boyunca burs sağlanması, mezun olduktan sonra kendi alanında çalışmak şartıyla belli bir süre ücretine vergi muafiyeti tanınması ve erkek öğrenciler için askerlik avantajı getirilmesi mesleki eğitime talebi daha da artırmak için önemli teşvikler olacaktır.”
Ardından Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer, İSO Meclis Üyelerine seslendi. Kendisini yabancı bir ortamda değil, aile içinde gibi hissettiğini belirten Özer, mesleki eğitim ile ilgili tüm süreçleri İSO birlikte planladıklarını söyledi. Gelinen noktada, kararlı bir şekilde odaklanarak mesleki eğitimle ilgili yola çıkıldığı zaman, farklı noktalara da açılım yapılabildiğini gördüklerini anlatan Özer, 33 okulla başladıkları projede güzel sanatlar ile ilgili açıl��m yapıldığını ve ardından özel eğitim meslek okullarının da projeye dahil edildiğini dile getirdi. Kaynakçılıkla ilgili yıllardan beri şikayetler geldiğini aktaran Özer, bu sorunları çözmek için kaynakçılık mükemmeliyet merkezleri oluşturduklarını ifade etti. Özer, üç yıllık süreçte mesleki eğitimde Bakanlığın yaptığı tüm hamlelerin ya İSO’ya yansıdığını ya da İSO’da pişirilerek diğer illerdeki çalışmalara yansıdığını ekledi.
Mart 2020’den beri dünyanın hiç deneyimlemediği ve hazırlık yapmadığı bir süreçle yüz yüze kaldıklarını hatırlatan Özer, bu süreçten en çok etkilenen sektörlerden birinin eğitim olduğunu anlattı. Yüz yüze eğitim sürecinde öğrencilerin mağdur olmaması için verilen ara nedeniyle öğrenme kayıplarını indirmek için inanılmaz çaba sarf ettiklerine işaret eden Özer, aşının artık vatandaşların kolay erişimine ulaştığını ve okulların ilk açılan ve son kapatılan yerler olmak zorunda olduğunu vurguladı. Milli eğitim sisteminin kapasitesinin inanılmaz yüksek olduğuna dikkat çeken Özer, 18 milyon öğrenci, üniversiteler de dahil edildiğinde 26 milyon öğrenci, 1,2 milyon öğretmen, 100 binin üzerinde idari personel, 150 bin servis şoförü ile dev bir yapı olduğuna dikkat çekti.
Özer, “Hayatı normalleştireceksek eğitim normalleşmeli. Eğitim sistemi Türkiye’nin örneklemi değil Türkiye’nin bir evreni. İl, ilçe bazlı değil sınıf bazlı vaka yaklaşımını geliştirdik. Alınması gereken önlemler rehberini hazırladık. Bizim eğitim sistemimizde 57.108 devlet okulu 71.320 okul. 850 bin dersliğimiz var. Sadece vakanın temas olduğu sınıflara 14 gün ara verdik. Bu 14 gün arada eğitimin devam etmesi için okullara her türlü desteği veriyoruz. Bunu kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Okulları açık tutmada en büyük avantajımız öğretmenlerin aşılanma oranı. Öğretmenlerin aşılanma oranları Türkiye ortalamasının çok üzerinde birinci doz yüzde 92, ikinci doz bağışıklığı olanlar da dahil yüzde 85’lerde. Öğretmenlerde vaka sayıları çok düşük” dedi.
Özer şöyle devam etti:
“Türkiye’nin iddiası beşeri sermayenin niteliğinden geçiyor. Okulları kapalı tutarsak bu iddiamızı kaybederiz. Okulların açık tutulması bir mili güvenlik meselesidir. Öğrencilerimizi sadece öğrenme açısından değil, psikolojik ve sosyal gelişimleriyle, kültür sanat eğitimleriyle her alanda yetişmiş insanlar olarak Türkiye’nin geleceğinin inşasında sorumluluk alacak şekilde yetiştirmek zorundayız. Okullar kapalı olursa bundan en çok etkilenen dezavantajlı gruplar oluyor. Bu çocuklar için okullar sadece öğrenme ortamı değil, evinden çıkıp kültürle sanatla sporla tanışıp sosyalleştiği ortamlar. Eğitimde fırsat eşitliği diyorsak okulları açık tutmak zorundayız. İSO’ya da bu süreçte okulların açık tutulmasına ve aşı kampanyasına destek verdiği için teşekkür etmek istiyorum.”
Mesleki eğitimin yerinde olmasının sadece nitelikli işgücü demek değil, orta öğretim sisteminin de yerli yerine oturması demek olduğunun altını çizen Özer, 1999’daki katsayı uygulamaları sonrasında akademik olarak başarılı öğrencilerin mesleki eğitimi tercih etmediğini belirtti. Öğrencilerden başarı beklentisi düştükçe öğretmenlerin de eğitimden kopmaya başladığını söyleyen Özer, iş gücü piyasasının aradığı elemanı bulamamaya, bulsa bile yeterli niteliğinin yeterli gelmemesine başladığını ekledi. Özer, yeni iş birliği modelinde ise işverenin aktif bir şekilde işin içine girdiğini belirtti.
Covid-19 sürecinde mesleki eğitimin performansından bahseden Özer, üretim kapasitesini devreye soktuklarını, maskeden dezenfektana ve tek kullanımlık önlüğe kadar ihtiyaçları vatandaşların hizmetine sunduklarını dile getirdi. Özer, meslek liselerinin sadece iş gücü piyasasına nitelikli eleman yetiştirmediğini aynı zamanda olağanüstü koşullarda devletin ve milletin harekete geçirebileceği bir kapasitesinin olduğunu vurguladı. Türkiye’de akademik olarak başarılı öğrencilerin meslek liselerini tercih etmeye başladığını belirten Özer, mesleki eğitimi en başarılı şekilde uyguladıkları ortağın İSO olduğunu sözlerine ekledi.
Sonrasında İSO Meclis Üyeleri kürsüye gelerek söz aldı ve görüşlerini paylaştı. İSO Meclis Üyelerinden gelen sorular Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer tarafından yanıtlandı.