Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası’nın Kasım Meclisi’nde Gaziantep Sanayi Odası Üyeleri Ağırlandı
- 26.11.2021
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) kasım ayı Meclis toplantısı, Gaziantep Sanat Odası ile Ortak Meclis Toplantısı şeklinde 26 Kasım 2021 tarihinde Hilton İstanbul Bomonti Hotel’de yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın başkanlığında yapılan Ortak Meclis Toplantısı’nın ana gündem maddesi “Üretim Hayatımızın ve Sanayimizin Sorunlarına Çözüm Ararken Odalar Arasında İşbirliği ve Sinerjiler Yaratmanın Önemi” oldu. Toplantıda Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu ve GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi ile birlikte GSO Meclis Üyeleri gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan gündeme ilişkin yaptığı konuşmada dövizdeki dalgalanmaların sanayi üretimini olumsuz etkilemeye başladığını, girdilerin büyük ölçüde döviz kurları ile fiyatlandığı ülkemizde bu sorunun artık fiyat yokluğuna doğru gittiğini söyleyerek: “Sanayicinin ihtiyaç duyduğu hammaddeden lojistik ve finansmana kadar, üretim süreci için gerekli olan tedarik zincirlerindeki belirsizlikler ve hammadde maliyetlerindeki yükselişler, üretimin üzerindeki baskıları artırıyor. Sanayici maliyet hesabı yapamıyor ve geleceği öngöremiyor. Bu durum, yakın dönemde bazı ürünlerin üretiminde ciddi sıkıntılara yol açabilecek gibi gözüküyor” dedi.
Kasım ayı Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay toplantıda gündeme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
Gaziantep ham madde ve yarı mamul üretiminde yoğunlaşan tekstil sektörü, iş yeri sayısı ve sağladığı istihdam açısından önemli bir büyüklüğe ulaşmış imalat sanayisi ile geniş bir istihdam ve ihracat kapasitesine sahiptir. Ülkemiz ekonomisine üretim ve ihracat hacmiyle yön veren önemli bir şehrimizdir. Mesela sadece Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi beş alt bölge ile yaklaşık 140 bin kişiye istihdam sağlamasıyla kritik bir öneme sahiptir. Giderek artan bir ivme ile Gaziantepli Sanayiciler, bu yıl İSO500 listemizde 29 şirketle yer aldı. Bu veriler Gaziantep iş dünyasının ekonomimizdeki yerini ortaya koyuyor. Bu noktada bugünkü toplantının ve temaslarımızın bence en önemli çıktısı Gaziantep’i kapsayan TRC1 Bölgesi’nde, günümüz şartlarında rekabet edebilirliğin temel şartlarından ARGE ve inovasyon altyapısının arttırılması olmalıdır. Bölgede sürdürülebilirliğinin sağlanması ve rekabet şartlarının gün geçtikçe ağırlaştığı küresel piyasada yerini sağlamlaştırabilmesi adına üretim ve teknoloji altyapısının güçlendirilmesi ve yenilikçilik potansiyelinin harekete geçirilmesi gerekmektedir.
Bu dönemde hem rekabet gücümüzü artırmak hemde tedarik zincirinde yer almak istediğimiz bölgelerle değerlere dayanan iş birlikleri kurmaya yönelmeliyiz. Açıkçası daha fazla dirsek temasında bulunmalı, hatta daha fazla omuz omuza çalışmalıyız. Artık günümüzün tartışmasız gerçeği olan dijital ve yeşil dönüşümünTürkiye ekonomisi ve sanayisinin kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümesi için ve iki şehrin sanayicilerinin önünde çok değerli iş birliği fırsatları oluşturduğunu düşünüyorum.
Biz sanayicilerin aslında 4 tane ana gündemi var. Bunlar, beşeri kaynak, sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve enflasyon & makro finansallar. Bu bağlamda, sanayiciler olarak ülke gündemini de hep beraber izliyoruz. Yaşanan türbülanslardan da nasibimizi aldığımızı görüyorum.”
Toplantıda konuşan GSO Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu ise misafirperverliğinden dolayı İSO’ya teşekkür etti. Odalar arası iş birliği ve ortak proje geliştirmenin önemine değinen Konukoğlu, bu tür ziyaretlerin bu iş birliklerine olumlu zemin hazırladığını söyledi ve devamını diledi. Konukoğlu şunları söyledi: “Zor bir pandemi sürecinden geçtiğimiz bu dönemde, aşılamanın yaygınlaşmasıyla İstanbul Sanayi Odası meclisiyle ortak toplantı yapabilmekteyiz. Aşılama, maske, mesafe, temizlik kuralıyla pandeminin en kısa zamanda ülkemizde sıfırlanmasını ümit ediyorum. Sanayi Odaları arasında ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem veriyoruz. Meclislerimizin bir araya gelmesi Sanayimizin sorunlarına ortak çözümler bulunmasını sağlayacaktır.”
İki Meclis Başkanının yaptığı kısa konuşmaların ardından kürsüye İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan gündeme ilişkin konuşmasını yapmak üzere gelerek, Türkiye’nin 2021 yılını oldukça hareketli ve endişeli bir ekonomik atmosferde kapatmaya hazırlandığına, kur ve enflasyonda yaşanan ürkütücü sıcak gelişmelerin ekonomi gündeminin diğer tüm başlıklarını gölgede bıraktığına dikkat çekti.
Sanayicinin ihtiyaç duyduğu hammaddeden lojistik ve finansmana kadar, üretim süreci için gerekli olan tedarik zincirlerindeki aksamalar ve hammadde maliyetlerindeki yükselişlerin üretimin üzerindeki baskıları artırdığına dikkat çeken Bahçıvan “Kurlardaki ucu açık yüksek tansiyon, nereye kadar gideceğini bilemediğimiz bir belirsizlik ortamı oluştururken, bu ortamın yarattığı finansal riskler adeta bir kısır döngü haline gelmiş bulunuyor. Girdilerin büyük ölçüde döviz kurları ile fiyatlandığı ülkemizde sanayici maliyet hesabı yapamıyor ve geleceği öngöremiyor. Bu durum, yakın dönemde bazı ürünlerin üretiminde ciddi sıkıntılara yol açabilecek gibi gözüküyor” diye konuştu.
Pandemi sonrası Türkiye’ye lehine ilave bir tedarik talebinin geldiği, ihracatın hızla arttığı ve sanayicilerin yeni kapasite yatırımlarına hazırlanıp hız verdiği bir ortamda öngörülebilirlik konusunda bu denli sıkıntı yaşamanın sanayicileri üzdüğünü vurgulayan Bahçıvan “Zira reel sektörümüzün yüksek yatırım iştahının korunabilmesi için her şeyden önce öngörülebilir bir fiyatlama ortamının sağlanması, risk priminin makul seviyelere indirilmesi gerekiyor. Ayrıca son günlerde Türk Eximbank’ın, Merkez Bankası kaynaklı fon akışlarında oluşan ani kısıtlamalar da ihracatçı sanayicilerimizin kredi kalitesini olumsuz etkiliyor. Sanayicilerin beklenti oluşturmakta bir hayli zorlandığı bu ortamda iş yapabilme ve risk yönetebilme yetkinliği de azalıyor. Özellikle geçmişin yüksek enflasyon dönemlerini yaşamayan, son 20 yılda göreli finansal istikrar ortamında iş yapmaya alışık olan yönetici ve çalışanların değişen koşullara uyumunun artırılması ve belirsizlik altında iş yapma becerilerinin güçlendirilmesi gerektiğini hissediyoruz. Tüm iş sahiplerinin ve sanayicilerin bu konuda çok daha dikkatli olmalarını öneriyoruz” diye konuştu.
Sanayiciler için ihracatın her zaman önemli olduğuna da değinen Bahçıvan, son dönemde hükümet yetkililerinin de ihracata dayalı büyüme fırsatlarına daha fazla vurgu yaptığını gördüklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye bugün 200’den fazla ülkeye, tekstilden otomotive, demir çelikten kimyasallara kadar pek çok üründe ihracat yapabilme kapasitesine sahip. Ancak bu başarıya rağmen ihracat/GSYH oranlarımızın diğer ülkelere göre çok da yüksek olmadığını görüyoruz. Dünya Bankası verilerine göre ülkemizde mal ve hizmet ihracatının GSYH’ya oranı yüzde 28,6 iken, bu oran Almanya’da yüzde 43,4, Güney Kore’de yüzde 36,9, Macaristan’da yüzde 79,7, Polonya’da yüzde 55,6, Tayland’da yüzde 51,4 ile çok daha yüksek bir orana sahip. Yine ihracat performansı açısından dikkat edilmesi gereken bir diğer gösterge de yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içindeki payıdır. Örneğin, dünyada ortalama yüzde 21 olan bu pay ülkemizde ise yüzde 3 ile oldukça sınırlı bir paya sahip. Bu veriler de açıkça gösteriyor ki mevcut potansiyelimize bel bağlamanın ötesine geçerek yüksek katma değer, yüksek teknoloji ağırlıklı bir üretim yapısını gerçek bir başarı için hedeflemek zorundayız. Zira bugün hala büyük ölçüde geçmişin rekabet unsurlarına dayanan üretim yapımızla ancak kısa vadeli başarı elde edebiliriz. Uzun vadeli başarılar için ise yeşil dönüşüm, dijitalleşme, beşeri sermaye, verimlilik gibi pek çok boyutu olan alanlarda ilerleme ve gelişmek sağlamak durumundayız.”
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, günümüz acımasız küresel rekabet koşullarının güçlü birliktelikler ve sinerjiler yaratmayı zorunlu kıldığına da işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu ihtiyaçtan hareketle; İSO ve GSO’nun geçmişten gelen köklü bilgi ve tecrübeleriyle ortak adımlar attığına tanıklık ediyoruz. Ekim 2019 döneminde Gaziantep’i ziyaretimiz sırasında odalarımız arasında iş birliklerini geliştirmek amacıyla bir protokol imzalamış, gönül kardeşliğini kağıda ve kayda da dökmüştük. Araya pandeminin girmesiyle bir miktar gecikmiş olsak da bugün bu iş birliğimizin ilk somut çıktısını elde etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Profesyonel ekiplerimizin ortak çalışması sonucunda, iki odanın üyelerinin kapasite raporlarındaki üretim ve hammadde bilgilerini esas alan, çeşitli kriterlere göre arama yapılıp firma bilgilerine ulaşılabilen web tabanlı bir yazılım platformunu hayata geçiriyoruz. “Sanayiden Sanayiye” adını verdiğimiz ve bugüne dek iki oda arasında yapılmış tek uygulama olan bu platform, üyelerimizin birbirlerini tanımalarına ticaret ve iş birliği imkanlarının artmasına önemli katkıda bulunacaktır. Toplantıda imzalayarak fiilen başlatacağımız bu platformun odalarımız ve iş dünyamız için hayırlı olmasını dilerim.”
Daha sonra kürsüye GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi geldi. Ünverdi konuşmasına dünyanın büyük bir darboğazdan geçtiğini söyleyerek başladı. Pandemiyle birlikte ülke ekonomilerinin adeta bir kara kış yaşadığını ve etkilerinin devam ettiğini belirten Ünverdi, tedarik zincirinin bozulduğunu ve bunun en az iki yıl daha süreceğinin öngörüldüğünü anlattı. Yeni normalleşmeyle birlikte piyasada talebin arttığını ancak ham madde, navlun, konteyner ve enerji maliyetlerinin dünya ticaretini sekteye uğrattığını dile getirdi. Bazı sektörlerde ham madde bulunamadığı için firmaların üretimlerine ara vermek durumunda kaldığını ifade eden Ünverdi, ülke olarak faiz, kur ve enflasyon üçgeninde bir sıkışma yaşadıklarını ve bunu aşmak durumunda olduklarını aktardı.
Özellikle iç piyasaya üretim yapan ve ham maddeyi dışarıdan alan firmaların kur baskısı karşısında büyük güçlük yaşadığına dikkat çeken Ünverdi, kur artışlarının zarara neden olurken, üreticinin fiyatlandırma yapamadığını belirtti. Ünverdi, bu noktada üretim ve ihracata dayalı üretim ile cari dengenin sağlanması konusunda tüm risklere rağmen büyük bir mücadele verildiğini ama kurdaki yükseliş ve dalgalanmaların enflasyonu tetiklediğini anlattı.
Ünverdi şöyle devam etti:
“Sayın Erdal Başkanım da daha önce önemle belirttiler; ihracatı artıralım derken enflasyonist bir döngünün içerisine girmekten de uzak durmamız gerekiyor. Altını çizmek isterim ki sanayimizin sürdürülebilirliği için kur, faiz ve enflasyon dengesiyle birlikte; öngörülebilirlik, istikrar ve güven ortamını ivedilikle tesis etmek zorundayız. 1998’de, 2001’de, 2008’de çok büyük krizlerin üstesinden geldik. Şimdi ise hem krizi atlatmak hem yeniliklere entegre olup kendimizi geleceğe hazırlamak zorundayız.”
Ünverdi krizde sadece yarayı iyileştirmenin yetmeyeceğini yeni dünya düzenine de hazır olmak zorunda olduklarını kaydederek “Üretimde teknolojinin çok daha ön plana çıktığı, dijitalleşmenin tüm süreçlerde yer aldığı ve doğaya duyarlı üretimlerin kabul gördüğü bir ekosistem bizi bekliyor” dedi.
“Gaziantep pandemi sürecinde ihracat odaklı üretimleriyle kriz döneminde ihracat rekorları kırmış bir şehirdir. Pandeminin en derinden yaşandığı 2020 yılında kent genelinde istihdamımızı yüzde 7,3 artırdık. Şehrimiz toplamında, 2021 yılı ocak-ağustos döneminde çalışan sayısı ortalaması geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17,9 oranında artışla 390 bine yükselmiştir. 2020 yılı ihracatımız 8 milyar dolardır. Bu yılın ilk 10 ayında 8 milyar 200 milyon dolar ihracat yaptık ve geçen yıl ki toplam ihracatımızı ilk 10 ayda geçtik. Yıl sonu hedefimiz 10 milyar dolar ihracata ulaşmak. Elimizdeki imkanları kullanabilirsek bazı dezavantajları da avantaja çevirebileceğimizin de farkındayız.”
Salgınla birlikte Avrupa’nın tek tedarik merkezli çalışmanın sonuçlarını gördüğünü ve Çin’e karşı bir uzaklaşma olduğunu söyleyen Ünverdi, navlun konusunda yaşanan sorunlar nedeniyle, Türkiye’nin Avrupa birliği ülkeleri tarafından tedarik konusunda çok daha fazla tercih edilir hale geldiğini vurguladı. Çin ve Asya’da şu an büyük bir enerji krizi yaşandığını anlatan Ünverdi özellikle Çin’de enerji maliyetlerinin yükselmesi ile Türkiye’deki üretimlerin daha da öne çıkacağını ekledi. Türkiye’de jeotermal enerji, rüzgar, güneş gibi çok sayıda yenilenebilir enerji kaynakları olduğunu anlatan Ünverdi bu alanlara kamu tarafından destekler artarsa hızla enerji maliyetlerini düşürebilir, daha makul fiyatlara üretim yaparak rekabet güçlerini artırabileceklerini belirtti.
GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi konuşmasında Türkiye ekonomisinde faiz, kur ve enflasyon üçgeninde bir sıkışma yaşandığına ve bunun aşılması gerektiğine dikkat çekerek “Özellikle iç piyasaya üretim yapan ve ham maddeyi dışarıdan alan firmalarımız kur baskısı karşısında büyük güçlük yaşıyor. Kur artışları zarara neden olurken, üretici fiyatlandırma yapamıyor. Bu noktada, üretim ve ihracata dayalı üretim ile cari dengenin sağlanması konusunda tüm risklere rağmen büyük bir mücadele veriliyor ama kurdaki yükseliş ve dalgalanmalar enflasyonu tetikliyor. İhracatı artıralım derken enflasyonist bir döngünün içerisine girmekten de uzak durmamız gerekiyor. Altını çizmek isterim ki, sanayimizin sürdürülebilirliği için kur, faiz ve enflasyon dengesiyle birlikte; öngörülebilirlik, istikrar ve güven ortamını ivedilikle tesis etmek zorundayız” diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından iki odanın Meclis Üyeleri de söz alarak gündeme ilişkin düşüncelerini paylaştı. Toplantının sonunda iki odanın üyelerinin kapasite raporlarındaki üretim ve ham madde bilgilerini esas alan, çeşitli kriterlere göre arama yapılıp firma bilgilerine ulaşılabilen web tabanlı bir yazılım platformu olan “Sanayiden Sanayiye” ile ilgili İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi arasında protokol imzalandı ve karşılıklı plaket takdimi yapıldı.