Meclis Konuşması
Şubat Meclis Toplantısı’nda Konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: “Korumacılığın ve Ticaret Savaşlarının Öne Çıktığı Bir Dünyaya İlerliyoruz”
- 26.02.2025
- Meclis Konuşması

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin şubat ayı olağan toplantısı “Küresel Gelişmeler Işığında 2025 yılında Türkiye Ekonomisine Bakış: Riskler ve Fırsatlar” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi.
İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıda, Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen moderatörlüğünde gazeteci Afşin Yurdakul, Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Altay Atlı ve İstanbul Ekonomi Danışmanlık Kurucu Ortağı Sinan Ülgen’in katıldığı panel düzenlendi. İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri ve basın mensuplarının takip ettiği toplantıda gündeme yönelik değerlendirmeler paylaşıldı.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Meclis konuşmasında yaptığı konuşmada “Küreselleşmenin ana itici güç olduğu bir dünyadan korumacılık ve ticaret savaşlarının öne çıktığı bir dünyaya doğru ilerliyoruz. Gelişmiş ülkeler, ‘içeride üretim’ fikrini giderek daha fazla benimsiyor. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının daha da tırmanması ve Çin’in elinde oluşacak kapasite fazlasını dünya pazarlarına fiyat kırarak yaymaya yönelmesinin yaratacağı sonuçları, iş insanları olarak sanırım hayal edebiliyoruz. Bu da ilerlediğimiz dönemde üzerinde hassasiyetle durmamız gereken bir risk başlığı” dedi.

İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz
İSO şubat ayı olağan Meclis toplantısı, İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından açıldı. Yılmaz, ana gündem maddesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Güç mücadelesi sadece askeri alanda olmayıp, ticaret, teknoloji, enerji, sermaye hareketleri gibi birçok alana yayılarak şiddetlendi ve beraberinde ülkelerdeki milliyetçi, korumacı ve popülist politikaların giderek daha fazla destek bulmaya başladığını görüyoruz. Küresel ekonomi alanında ise enflasyonla mücadele kapsamında gösterilen başarılı performans, ekonomik büyümede ve gelir dağılımında gösterilemediğini hatta ABD, Çin, Almanya ve diğer büyük ekonomilerindeki farklı yapısal sorunlar ciddi bir yavaşlamaya neden olurken, dünyada en fazla çatışmanın yaşandığı enerji kullanımında önemli bir dönüşüm yaşanmaya başladı.
Yenilenebilir enerji üretimi, özellikle güneş ve rüzgâr santrallerinin ekonomik olarak daha cazip hale gelmesiyle birlikte bu alanda ciddi şekilde yatırımların arttığını görüyoruz. Özellikle elektrikli araçların üretiminde Çin’deki üreticilerin teknolojik atakları nedeniyle, dünyadaki isim yapmış önemli otomobil üreticileri sıkıntılı ve zor günler yaşamaktadır. Bu değişim, küresel güç dengelerini de ciddi şekilde etkileyeceği gibi Türkiye’de gerekli yatırımlar ve önlemleri almamız halinde net enerji ithalatçısı olan ülkemizin cari açığına pozitif katkı yapacak gibi görünüyor.”
Ana gündem maddesine ilişkin görüşlerini paylaşmasının ardından İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz, gündeme dair konuşmasının ardından açılış konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, dünya sisteminde hiç kimsenin beklemediği ve tahmin edemeyeceği bir hızda; insanları çok şaşırtan önemli gelişmeler yaşandığını söyledi.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı
Erdal Bahçıvan
Bahçıvan, “İyimserler müzakere ve diyalog yoluyla yeni bir küresel dengenin oluşacağına inanırken; karamsarlar üçüncü dünya savaşı riskinin giderek arttığına vurgu yapıyor. Son 30 yılın dengeleri değil, İkinci Dünya Savaşı sonrası 1945 yılında kurulan dengeler yıkılıyor, başta NATO olmak üzere uluslararası kurumlar sarsılıyor, Avrupa’nın geleceği ve güvenliği tartışılıyor. Bir süredir tartıştığımız küreselcilikten uzaklaşma ve yeni korumacılık da ABD’de yapılan başkanlık seçimlerinden sonra ülkelerin gündemine damga vurmaya başladı. Bu önemli gelişmeler ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Gidişat çok hızlı ve sarsıcı. Ezber bilgi, kalıplaşmış bakış açıklarıyla kavranamayacak boyutlarda bir tablo var karşımızda” ifadelerini kullandı.
“Küreselleşmenin ana itici güç olduğu bir dünyadan korumacılık ve ticaret savaşlarının öne çıktığı bir dünyaya doğru ilerliyoruz” diyen Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gelişmiş ülkeler, ‘içeride üretim’ fikrini giderek daha fazla benimsiyor. Bunun doğrudan bir sonucu olarak da gelişmiş ekonomilerin politika tasarımlarında sanayi politikalarının yeniden önemli bir yere oturduğunu görüyoruz. Yeni sanayi politikalarının merkezinde dijitalleşme ve yeşil enerji dönüşümü yer alıyor. Sektörel olarak ise yapay zekâ teknolojileri ile yarı iletkenlerin, elektrikli araçların ve elektrikli araç bataryalarının imalatı öne çıkıyor.”
ABD ekonomisinin bu yıl 30 trilyon doların biraz üzerinde bir büyüklüğe ulaşmasının beklendiğini de hatırlatan Bahçıvan, özetle şunları söyledi:
“ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının daha da tırmanması ve Çin’in böyle devasa bir pazarda çok yüksek gümrük duvarlarına maruz kalması durumunda, elinde oluşacak kapasite fazlasını dünya pazarlarına fiyat kırarak yaymaya yönelmesinin yaratacağı sonuçları, iş insanları olarak sanırım hayal edebiliyoruz. Bu da ilerlediğimiz dönemde üzerinde hassasiyetle durmamız gereken bir risk başlığı. Rekabetin giderek yoğunlaştığı yarı iletkenler, elektrikli araçlar ve yeni nesil ürünlerin üretiminde kullanılan nadir elementler de yakın gelecekte ülkeler arasındaki gerginliği artıracak unsurlar arasında.”
ABD’nin gümrük tarifelerinde sıranın AB’ye geleceği yönünde endişelerin yoğunlaştığını, AB’nin ise halihazırda yapısal bir açmaz yaşadığını da belirten Bahçıvan, şöyle konuştu:
“AB ekonomisindeki sistematik tıkanma, artan gelir eşitsizliği ve ciddi boyutlara ulaşan göç sorunu bölgede aşırı milliyetçilik yanlısı siyasi akımların yükselişini, siyasi istikrarsızlık risklerini de beraberinde getiriyor. ABD’den bir gümrük tarifesi adımının gelmesi de en önemli dış pazarımız olan AB’deki durumu daha da içinden çıkılmaz bir noktaya taşıyabilir. Önümüzdeki dönemde bu kritik ticaret partnerimizdeki gelişmeleri hem genel olarak olduğu gibi hem de ülke bazında da çok yakından takip etmek ve gerekli önlemleri geç kalmadan almak durumundayız.”
Bahçıvan, 2025 yılı itibarıyla belirli bir istikrar içinde büyümeye devam eden küresel ekonomiye yönelik olarak şunları da söyledi:
“Söz konusu büyümenin dört temel özelliği göze çarpıyor. İlki; büyümeyi hizmet sektörleri sürüklüyor, imalat sanayileri daralma içinde. İkincisi; büyüme tarihsel olarak oldukça yavaş bir tempoda ilerliyor: Üçüncüsü, büyüme bölgesel olarak da dengesiz dağılım gösteriyor. Ve son olarak; risk ve belirsizlikler hiç olmadığı kadar yüksek. Dünyada ‘çoklu kriz’ ortamı her geçen gün şekil değiştirerek devam ederken, finans oyuncularının risk alma ve riskten kaçınma davranışlarında da ilginç gelişmelere tanık oluyoruz. Kısacası, büyümenin zayıf, dengesiz ve kırılgan ilerlediği, ticaret gerilimlerinin enflasyonist riskleri canlı tuttuğu, buna karşılık faizlerin küresel kriz sonrası yıllara göre oldukça yüksek seyrettiği bir iklim söz konusu. Haliyle risk iştahının da inişli çıkışlı olduğu böylesi bir ortamda, kırılganlıkları yüksek gelişmekte olan ülkeler açısından şartların elverişli olduğunu söylemek bir hayli zor. Doğrudan yabancı yatırım girişlerinde son beş yılın ortalamasında gelişen ülkelerdeki artış, gelişmekte olan ülkelere kıyasla çok daha yüksek.”

Bloomberg HT
Genel Yayın Yönetmeni
Açıl Sezen
Yapılan açılış konuşmalarının ardından İSO şubat ayı olağan Meclis toplantısı, Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen moderatörlüğünde gazeteci Afşin Yurdakul, Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Altay Atlı ve İstanbul Ekonomi Danışmanlık Kurucu Ortağı Sinan Ülgen’in konuşmacı olarak yer aldığı panel ile devam etti. Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen panelin girişinde yaptığı açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Hepimiz her gün birçok karmaşık ve birbirine geçmiş gelişmelerle karşılaşıyoruz. Küresel ölçekte yaşanan olayları anlamlandırmak giderek zorlaşıyor. Özellikle son yıllarda dünya siyasetinde belirgin bir yön değişimi gözlemliyoruz. 2011 yılında ABD, bir strateji belgesiyle Asya-Pasifik bölgesini birinci öncelik olarak belirledi ve Çin’in ilerleyişini yavaşlatmayı amaçlayan bir deklarasyonda bulundu. O günden itibaren ABD-Çin ilişkileri farklı bir düzleme geçti. Trump yönetiminin de önceliklerinden biri Asya-Pasifik ve Çin ile gireceği uzun soluklu mücadeleyi doğru okumak ve yönetmekti. Ancak, bu süreçte karşısında çözmesi gereken bazı temel ekonomik problemler var.”

İstanbul Ekonomi
Danışmanlık Kurucu Ortağı
Sinan Ülgen
İstanbul Ekonomi Danışmanlık Kurucu Ortağı Sinan Ülgen, panelde yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
“Trump yönetiminin icraatlarını incelediğimizde, bunların rastlantısal ya da yalnızca bireysel tercihler olmadığını, aksine belirli bir iç dinamiğe dayandığını görüyoruz. ABD’nin iç siyasetinde yaşanan dalgalanmalar, dış politikasına da doğrudan yansıyor. Tıpkı bir salıncak gibi; iç politikadaki ideolojik dönüşümler, seçim sonuçları ve yönetim değişiklikleri, ABD’nin küresel pozisyonunu sürekli olarak etkiliyor. ABD’nin uluslararası aktör olarak nasıl bir yön izlemesi gerektiği konusunda derin bir ayrışma mevcut. Bir yanda geleneksel ittifak ruhuna bağlı kalanlar var, diğer yanda ise ulusal menfaatlerini her şeyin önüne koyan, anlık ve pragmatik çözümler üreten bir anlayış. Trump yönetimi döneminde gördüğümüz gibi, ittifaklara olan bağlılık bir öncelik olmaktan çıktı. Önemli olan, ABD’nin menfaatine olan çözümün hemen uygulanması. ABD’nin yönü, dünya politikasında belirleyici bir etkiye sahip.”

Gazeteci Afşin Yurdakul
Panelistlerden Gazeteci Afşin Yurdakul, konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Cevaplarını henüz bilmediğimiz pek çok soru var. Çünkü şu anda, hepimiz yeni bir dinamiğin içine girmiş durumdayız. Trump yönetiminin federal fonların kısıtlaması ya da tamamen durdurması gibi kritik kararlar, üniversitelerden araştırma projelerine, sosyal programlardan çevre politikalarına kadar geniş bir alanı etkiliyor. Özellikle de toplumsal cinsiyet, yenilenebilir enerji ve diğer bazı alanlara yönlendirilen kaynaklar, yeni yönetimin ideolojik bakış açısıyla örtüşüp örtüşmediği üzerinden değerlendiriliyor. Ancak burada çok önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Amerikan üniversiteleri dünya çapında bir çekim merkezi. En parlak zihinler buraya geliyor, bilimsel araştırmalar burada şekilleniyor. Eğer fon kesintileri nedeniyle bu projeler durursa, bilim insanları alternatif arayışlara yönelirse, ABD’nin küresel marka değeri büyük bir darbe alır. Bunun yanı sıra, iç siyasetindeki karmaşıklık sadece bugünü değil, geleceği de şekillendirecek.”

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi
Dr. Altay Atlı
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Altay Atlı da panelde yaptığı konuşmada şu hususlara dikkat çekti:
“Bugün küresel dengelerin hızla değiştiği bir dünyada yaşıyoruz. Çin, küreselleşmenin sunduğu fırsatları en iyi değerlendiren ülkelerden biri olarak, bugün dünya ekonomisinin en önemli aktörlerinden biri haline geldi. Oysa küreselleşmenin öncüsü olan Amerika Birleşik Devletleri, giderek içine kapanan bir politika izlemeye başladı. Bu yeni küresel düzensizliğin en önemli dinamiklerinden biri ABD-Çin rekabeti. Ancak mesele sadece ticaret savaşları veya gümrük tarifeleri değil; çok daha derin bir dönüşüm söz konusu. Peki, biz şu an nasıl bir dünyadayız? Çok kutuplu bir düzende miyiz, yoksa hâlâ iki kutuplu bir mücadele mi var? Belki de "kutuplar sonrası" bir döneme tanıklık ediyoruz. Net olan bir şey var: Dünya yeni bir denge arayışında.”
Düzenlenen panelin ardından İSO şubat ayı Meclis toplantısı, İSO Meclis Üyeleri’nin ana gündem maddesine ilişkin görüş ve değerlendirmelerini iletmesiyle devam etti. İSO Meclis Üyeleri’nin panelistlere global ekonomi hakkında sorularını yönelttiği soru-cevap bölümünün ardında da toplantı sona erdi.