Meclis Konuşması
Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, İSO Ağustos Meclis’inin Konuğu Oldu
- 23.08.2023
- Meclis Konuşması
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin ağustos ayı olağan toplantısı, “Ekonomiyi Yeniden Yapılandırmaya Yönelik İstişareler ve OVP Öncesi Süreçte Sanayi/İhracat Dünyamızın Sorunları ve Çözüm Önerilerini Değerlendirmek” ana gündemiyle Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın Başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ticaret Bakan Yardımcıları Bakan Yardımcıları Mahmut Gürcan, Mustafa Tuzcu ve Volkan Ağar’ın da katıldığı toplantıya İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri ve çok sayıda basın mensubu yer aldı.
Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat gündeme ilişkin yaptığı konuşmada “Hedefi olmayana rüzgar yardım etmez. Beş yıllık vizyon hedefimizde önemli hedefleri sizlerle hayata geçireceğiz. Mal ihracatımızı 400 milyar dolara, hizmetler ihracatımızı 200 milyar dolara, ülkemizin küresel mal ihracatından aldığı payı yüzde 1,2’ye, küresel hizmet ihracatından aldığı payı yüzde 2,1’e yükselteceğiz. Yüksek ve orta-yüksek teknolojili ürün ihracatımızın payını yüzde 50’ye yükseltecek, KOBİ’lerin ihracattaki payını yüzde 40’a çıkaracağız. Üreticimizi, sanayicimizi, çiftçimizi ithalat baskısına ve haksız rekabete karşı daha etkin bir şekilde koruyacağız” dedi.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da yaptığı açılış konuşmasında, “OVP’den en büyük beklentimiz, makro-finansal istikrarımızı güçlendirmek için bir yol haritası ortaya koyması, finansmana erişim sorununda gerçekçi çözümlere zemin hazırlaması ve belki de en önemlisi, mevcut küresel rekabet ortamında sanayici ve ihracatçımızın ihtiyaç duyduğu yapısal reformları içermesidir. Program bu kez kararlılıkla uygulanmalıdır. Aynı zamanda OVP oluşturulurken sanayinin yatırım motivasyonunu ve yatırım enerjisini kaynak yetersizliğinden dolayı sekteye uğratmamalıyız” dedi.
İSO ağustos ayı olağan Meclis Toplantısı İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından açıldı. Yılmaz, ağustos ayı meclis gündemine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bilindiği üzere “Orta Vadeli Program” (OVP) hazırlıkları sürecinde 3 yıllık orta vadeli programlar 2006 yılından bu yana her yıl açıklanıyor. Ekonominin temel sorunları enflasyon, faizler, cari işlemler açığı, Türk lirasının değer kaybı, büyüme hızı ve İşsizlik gibi konularda sürdürülebilir kalıcı iyileşmeler sağlama amaçlı programlar, üç yılda bir yerine her yıl açıklanması, orta vadeli programları kısa vadeli programlara dönüştürme durumuna getirerek her yıl hedeflerin ve programın değişmesine sebebiyet vermektedir.
Kısa ve orta vadeli programlarda genellikle kısa vadeli sorunlar ele alındığından dolayı ekonominin uzun vadede gerçekleştirilecek temel sorunları görmezden gelinme riski öne çıkmaması gerekmektedir. Genişletilmiş büyüme stratejisinin bulunduğu orta ve uzun vadeli planlar çerçevesinde, ekonominin sürdürülebilir güveni ve sektörlerin teknolojik yatırımlarının yükseltilmesi hedefi ile birlikte “yenilikçi ileri teknoloji sahip sanayileşme” programına ve teknolojik atılım stratejisine de şiddetle ihtiyaç duyulmalıdır. Yalnız kısa vadeli yaraların pansuman yapılması operasyonuna benzeyen önlemler sebebiyle OVP uygulaması uzun vadeli yapısal değişim programlarının önünde engeller oluşturmamalı, aksine sonrasında alınacak önlem adımlarının atılması bir hayli zorlaşabilir.
Öncelikler dikkate alınarak hazırlanmış ve uzun süre uygulanan “yeniden yapılanma stratejisi planı” ekonomide tüm insanlarımızı, yabancı yatırımcıları ve bizleri heyecanlandırarak umutlandırabilmesi ayrı bir önem taşımaktadır. Kısa vadeli ve sektörlerin; Bilimsel araştırma ve teknoloji geliştirme seferberliğini içermeyen, teknolojiyi yükseltmeyen önlemler dış ticaret ve cari işlemler açığını azaltmaya yetmeyeceği gibi uzun süreçli olmayan önlemler, ekonomide sadece kısa vadeli yapısal değişime fayda sağlayacaktır.”
İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz, daha sonra gündeme ilişkin konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, eylülde açıklanacak Orta Vadeli Planın (OVP) yeni ekonomi yönetimi tarafından kapsamlı bir yol haritasının paylaşılmamış olmasının iş dünyasında yarattığı belirsizliği ortadan kaldıracağını vurguladı. Bahçıvan şunları söyledi:
“Çok önemsediğimiz OVP’den beklentimiz, makro-finansal istikrarımızı güçlendirmek için bir yol haritası ortaya koyması, finansmana erişim gibi kısa vadeli sorunlarımızda gerçekçi çözümlere zemin hazırlaması ve belki de en önemlisi, mevcut küresel rekabet ortamında sanayici ve ihracatçımızın ihtiyaç duyduğu yapısal reformları içermesidir. Diğer önemli husus da programın bu kez kararlılıkla uygulanması gerektiğidir. Türkiye’nin uzun vadeli geleceğini güçlü bir şekilde dizayn edebilmek için mutlaka ve mutlaka farklı ve güçlü yatırımlara ihtiyacı var. Kaynaklar doğru ve verimli kullanılmalı. İçinde bulunduğumuz dönem, kaynak sıkıntılarının herkes tarafından kabul edildiği bir dönemdir. İşte bu noktada önemle vurgulamak isterim ki bizler ülke olarak en önemli kaynak aktarımını, Türkiye'nin yarınlarını oluşturacak, katma değerler verecek, döviz yaratacak, nitelikli istihdam yaratacak olan sanayi yatırımlarına yoğunlaştırmalıyız.”
Konuşmasında “OVP oluşturulurken sanayinin yatırım motivasyonunu ve yatırım enerjisini kaynak yetersizliğinden dolayı sekteye uğratmamalıyız” vurgusu da yapan Bahçıvan, “Türkiye'deki özel bankacılığın böyle bir imkan doğurmasının mümkün olmadığı hepimizin malumu. Bu konuda kullanılacak olan yöntemler ne olacak? Bunu uygulayacak olan mekanizmaların, bunu uygulayacak olan kurumların hangi kaynaklarla besleneceği noktasında geldiğimizde; işte OVP’yi sabırsızlıkla beklememizin nedeni budur” diye konuştu.
Yeni ekonomi yönetiminin dış temaslarının olumlu sonuçlarını CDS primindeki gerilemeden de kısmen görüldüğünü belirten Bahçıvan, “Fakat 400’lü CDS seviyelerinin bizim arzu ettiğimiz kaliteli ve uzun vadeli kaynak akışı için yeterli olmadığını da kabul etmeliyiz. Onun için bizim sabırla bu güveni oluşturacak ve bu güveni asla ve asla soru işaretlerine dönüştürmeyecek istikrarlı bir tutum içinde olmamız gerekmektedir” dedi.
Sanayinin ve ihracat dünyasının sorunlarını ve çözüm önerilerine de dile getiren İSO Başkanı Bahçıvan özetle şunları söyledi:
“Önümüzdeki dönemde de ihracatçı sanayimizin en güçlü iş ortağı olmaya devam edecek olan Türk Eximbank’ın, ihracatımızın daha da gelişmesi ve sorunsuz işlemesinin sağlanması için sermaye yapısı güçlendirilmelidir. Şu anda Eximbank, Türk bankacılık sisteminde ihracat odaklı çalışan sanayicilerin en önemli finansman ayağı. 2000’li yılların başında 30 milyar dolar bandında olan ihracatımızın bugün 250 milyar doların üzerine çıkmış olmasında Eximbank’ın ihracatımıza sağladığı kredi imkanlarının etkisi hiç kuşkusuz büyük oldu. Fakat bugün geldiğimiz noktada sahip olduğumuz ihracat potansiyelimiz nedeniyle ihracatçımız çok daha fazla finansman desteğine ihtiyaç duymaktadır. Buna karşın son iki yılda Eximbank kaynaklarının artması bir yana, azaldığını görmekteyiz. Eximbank kredileri 2020 yılında 28,5 milyar dolar ile en yüksek seviyedeyken, 2022 yılında 19,6 milyar dolar oldu.”
İhracatçılar için hayati öneme sahip olan reeskont kredilerinde ise çok daha çarpıcı bir gerçekle karşı karşıya olduklarını belirten Bahçıvan “Bu kredilerde dolar bazında yalnızca son 5 yılın ortalama performansını sürdürebilmemiz için gerekli olan günlük kredi hacmi, yaptığımız hesaplamalara göre 3,5 milyar lira düzeyinde iken, sizin de katkınızla 1,5 milyar liraya yükseltilen rakamın piyasaları rahatlatmada yeterli olmadığı görülüyor. Yine 2018-2020 yıllarında Eximbank kredilerindeki ihracat kredileri oranı da yüzde 15 iken, 2022 yılında ise yüzde 7,7’ye geriledi. Bu rakamlar da bize, geçmişteki tabloların daha da geliştirilmesi gerekirken, bizim ona bile daha dönememiş olduğumuzu gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Hükümetimizin yeni çalışma döneminde bankanın imkanlarının yeniden artırılmasına yönelik hedef ve gayretlerini takdirle izliyoruz. Başka yapılabileceklere de dikkatinizi çekmek istiyorum” diyen Bahçıvan, şöyle konuştu:
“Örneğin, banka teminat mektubu dışında, geçmiş dönemde başlayan ve çok doğru bir metot olan İhracatı Geliştirme Fonu modelinin daha da güçlendirilmesini bekliyoruz. Çünkü sadece bankalar üzerinden sağlanan bir model, banka teminat mektubuna dayalı bir sistem; içine girmiş olduğumuz dönemde enflasyona karşı eriyen bilançolar nedeniyle, teminat oluşturmaya ne yazık ki imkan vermiyor. İhracatı Geliştirme Fonuna ilave olarak, birikmiş KDV alacaklarının başta Türk Eximbank kredilerinde ve kamuya dönük işlemlerde teminat olarak gösterilebilmesinin de sanayimizin teminat sorununa bir ölçüde çözüm olabileceğini değerlendiriyoruz. Teminat konusunda değinmek istediğim bir diğer önemli husus da kredilerin peşin ödenen faiz tutarının da teminat tutarına dahil edilmesi ile ilgili. Teminatın, krediyi alırken zaten peşin ödenen faiz tutarını da içerecek şekilde alınması finansa erişmekte güçlük çeken firmalarımıza ilave yük getirmektedir.”
Özellikle makine sektörü başta olmak üzere yurtdışında rakipleriyle çok sert rekabet içinde olan sektörlerin durumuna da dikkat çeken Bahçıvan, “Eximbank’ın kısa vadeli krediler kadar özellikle, katma değerli makine sektörüne dönük ticareti de finansman yoluyla destekleyecek bir politikası olması gerekir düşüncesindeyiz. Bu sektörümüzün şu anda bu konudaki en önemli dezavantajı yurt dışına çıktıkları zaman karşılarındaki rakiplerinin oluşturmuş olduğu çok daha güçlü uzun vadeli satıcı kredileri. Bu nedenle Türk Eximbank’ın Türkiye’nin en katma değerli ihracat imkanını sağlayan bu sektöre dönük daha uzun vadeli bir destek programının olmasını çok önemsiyoruz” dedi.
İhracatımızın gelişmesi ve sorunsuz işlemesi için bir diğer önemli enstrümanın Türk Eximbank’ın uyguladığı ticari alacak sigortası olduğuna değinen Bahçıvan, özetle şunları söyledi:
“Ancak bu sigortanın uygulanmasında sorunlar yaşanıyor. Türk Eximbank zaman zaman yaşanan sorunları alıcı-satıcı arasındaki anlaşmazlık olarak yorumlamakta, ihracatçımızı dava açmaya yönlendirmekte, bu da hasar ödeme süreçlerini çok uzatmaktadır. Çözüm önerisi olarak, Türk Eximbank hasarın bir kısmını defaten ödemeli, hasar ile ilgili nihai kararda alıcı haklı ise kalan bölümü ödemeli, haksız ise yaptığı ödemeyi geri almalıdır. Sigorta konusunda bir diğer önerimiz de Uçtan Uca Risk Teminatı Sigortası uygulamasının başlatılmasıdır. İhracat mevcut koşullar içinde hem daha zorlaşmış hem de rekabet çok daha ağırlaşmıştır. Türkiye’nin hedef olarak belirlediği uzak pazarlarda avantaj sağlanması için Türk Eximbank bu ülkeleri hedefine alarak alacak sigortası ön çalışmaları yapmalı, reasüre desteği oluşturmalı ve ticari alacak sigortası kapsamını genişletmelidir. Ayrıca, Türk Eximbank alıcılara açtığı limitleri daha sık güncellemeli ve yetersiz hale gelen sigorta limitlerini artırmalıdır.”
Konuşmasında AB’ye tam üyelik hedefinin korunması ve yeni bir ivme kazandırılması gerektiğini de vurgulayan İSO Başkanı Bahçıvan, “Gümrük Birliği revize edilmeli. Sürdürülebilirlik de Gümrük Birliği ile ele alınması gereken, ekonomimiz açısından fırsat oluşturacak olan bir başka önemli konu başlığı. Tarım ve hizmet sektörlerinin de Gümrük Birliğine dahil edilmesi ile Türkiye’nin ihracatında ve GSYH’sinde kayda değer bir artış yaşanacaktır. STA’lar da zaten müzakerenin ilk maddesi olmalıdır” dedi.
İSO ağustos ayı olağan Meclis Toplantısı’nın ana gündem maddesine ilişkin kürsü konuşmasını yapan T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, İstanbul’un Türk sanayisinin kalbinin attığı yer olduğunu belirtti ve hem değerli üretim potansiyeli hem de önemli bir istihdam merkezi olması açısından dünya ekonomisi açısından da çok önemli bir şehir olduğunu söyledi. Bolat, “Böylesine kıymetli bir şehirde, kurulduğu 1952 yılından bu yana üreten, istihdam yaratan, ihracat gerçekleştiren, ekonomimizin gelişimi için yatırım yapan İstanbul Sanayi Odası’nın siz değerli temsilcilerinin azmi ve gayreti bizleri memnun etmektedir. Madencilikten elektroniğe, tekstilden gıda ürünlerine kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren İSO, 22 bini aşan üyesiyle Türkiye’nin en büyük sanayi odasıdır. Ülkemizin sanayi üretiminin yaklaşık üçte birini gerçekleştiriyor olması, İSO üyesi firmalarımızın Türkiye ekonomisine sağladığı katkının anlaşılması bakımından önemlidir” dedi.
Üretimin en önemli stratejik unsur olduğunu ifade eden Bakan Bolat, üretim, ticaret ve refah kavramlarının birbirlerini tetikleyen unsurular olduğunu söyledi. Yatırım ve üretimde yaşanan artışın ticareti artırdığını, ticaretin artmasının büyüme rakamlarını artırdığını ve büyümenin de toplumun refah seviyesini artırdığının altını çizen Bolat konuşmasına özetle şu sözleriyle devam etti:
“Ekonominin ve ticaretin dinamiklerinin hızla dönüştüğü günümüzde, küresel trendleri yakalamak, hatta trend belirleyen ülke olmak, üretimde sürdürülebilirliği sağlamak, katma değerli ihracatımızı artırmak ve ülkemizin prestijini daha yüksek seviyelere çıkarmak için hepimize sorumluluklar düştüğünün bilincindeyiz.
Nitekim, dünyayla rekabet edebilecek bir güce ulaşmak, ancak ve ancak üretime dayalı bir ekonomiyle mümkündür. Bu doğrultuda, Hükümet olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da firmalarımızın, sektörümüzün ve en nihayetinde Türkiye’mizin kalkınması için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Malumunuz, gelişmiş ülkelerin sıkılaştırıcı para politikaları, yüksek enflasyon ile birlikte düşen talep, jeopolitik gerilimlerin gıda başta olmak üzere emtia fiyatlarını tetiklemesi küresel resesyon endişelerini artırmaktadır.”
İçerisinde bulunduğumuz son yılarda global ölçekte artan enflasyon ve gelişmiş ülkelerin uyguladığı sıkı para politikalarının sonucu ticarette bir daralmaya sebep olduğunu ve bunun da Türkiye’ye olumsuz yansıdığını söyleyen Bakan Bolat, “Küresel ekonomideki bu kırılgan seyir nedeniyle uluslararası kuruluşlar büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmektedir. Uluslararası Para Fonu (IMF) Temmuz 2023 raporunda, küresel büyümenin 2023 ve 2024 yıllarında %3,0'a gerilemesi beklenmektedir” dedi.
Hayat pahalılığının can yakıcı sorunlara sebep ifade eden Bolat, yeni kurulan Hükümetin seçimden sonra enflasyonla mücadeleyi ve refah seviyesini artırmayı önceliklendirdiğini belirtti. Para politika konusunda birtakım adımların atıldığını söyleyen Bolat, eylül ayının ilk yarısında açıklanacak olan OVP’nin ekonominin yeni çapası olacağını ve bütün ilgili Bakanlıkların ve bürokrasinin çok büyük bir hızla çalıştığını vurguladı.
Küresel ölçekte yaşanan olumsuzluklara ek olarak ülke tarihimizin en büyük acılarından birini yaşadığımız deprem felaketinin etkilerine rağmen ülke ekonomisinin son 11 çeyrekte kesintisiz büyüme performansı gösterdiğini belirten Bolat şöyle konuştu:
“Ülkemiz ekonomisi ise küresel düzeyde yaşanan tüm bu olumsuzluklara ve millet olarak yaşadığımız büyük deprem felaketine rağmen, 2023 yılının ilk çeyreğinde de %4,0 büyüyerek, son 11 çeyreklik kesintisiz büyüme performansını sürdürmüştür.
Bu noktada, deprem felaketinden etkilenen illerimizi ekonomik ve sosyal açıdan yeniden inşa etme ve kalkındırma yönünde Hükümetimizin çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüğünü vurgulamak istiyorum. Bu çerçevede, siz sanayicilerimizin deprem bölgesindeki illere yapacağınız yatırımları oldukça kıymetli buluyoruz. Böylelikle firmalarımız, bir taraftan depremden etkilenen illerdeki artan teşvik imkanından faydalanırken, diğer taraftan illerimizin kalkınmasına önemli katkıları olacaktır.”
Bakanlık olarak, “Sürdürülebilir İhracat Artışı ve Dış Ticaret Dengesi”, “Etkin, Hızlı ve Güvenli Bir Gümrük Anlayışı”, “Adil, Rekabetçi ve İstikrarlı Bir İç Ticaret Ortamı” ilkeleri ışığında Türkiye’nin gelişmesi ve büyümesi için çalışmaya devam ettiklerinin altını çizen Bakan Bolat şunları söyledi:
“Bakanlık olarak, “Sürdürülebilir İhracat Artışı ve Dış Ticaret Dengesi”, “Etkin, Hızlı ve Güvenli Bir Gümrük Anlayışı”, “Adil, Rekabetçi ve İstikrarlı Bir İç Ticaret Ortamı” ilkeleri ışığında Türkiye’nin gelişmesi ve büyümesi için çalışmaya devam ediyoruz. İhracatımızda katma değeri yüksek, yüksek teknolojili ürünlere odaklanıyor, ihracat süreçlerini dijitalleşme, AR-GE, inovasyon ve markalaşma faaliyetleriyle destekliyoruz.
Bildiğiniz gibi 2022 yılında sayıları 115 bine ulaşan ihracatçımızla beraber ihracatta rekorlar kırdık. 2002 yılında 36,1 milyar dolar seviyesinde olan ihracatımızı, 2022 yılına geldiğimizde 7 kattan fazla artırarak 254,2 milyar dolara çıkardık. Diğer taraftan, 2002 yılında 14 milyar dolar olan hizmet ihracatımız da 2022 yılında, tam 6,5 kat artışla 90,5 milyar dolara ulaşmıştır. Cumhuriyetimizin 100. yılında da inşallah 120 milyar dolar hizmet ihracatına ulaşmayı hedefliyoruz.”
Ticaret Bakanlığı olarak ihracatçılara önemli destekler sağlamak amacıyla yürütmekte oldukları çalışmalardan söz eden Bolat şunları aktardı:
“Son derece geniş kapsamlı ve faydalı olan desteklerimiz çerçevesinde, ihracata hazırlık aşamasından pazarlamaya, tasarımdan küresel firmalara tedarikçi olmaya, tanıtımdan fuar katılımlarına, yurtdışı dağıtım kanalları oluşturmaktan küresel marka olmaya kadar ihracatın her aşamasına, ihracatçımızın her adımına destek veriyoruz. Öte yandan, ihracatçılarımızın finansmana erişimini kolaylaştırmak, finansman imkânlarını genişletmek için Bakanlık olarak var gücümüzle çalışıyoruz.
Bu kapsamda, İGE A.Ş tarafından bugüne kadar 10 bini aşkın ihracatçımıza 40,5 milyar TL’lik kefalet sağlanmış olup 2023 yılı sonu itibariyle 90 milyar TL’lik krediye kefalet sağlanmasını hedefliyoruz. Ayrıca, Eximbank vasıtasıyla da ihracatçılarımıza 2022 yılında 45 milyar dolar, 2023 yılı ilk 7 ayında toplam 22,6 milyar dolar destek sağlanmıştır. Bununla da kalmayarak, Eximbank’ın sermayesi 6,8 milyar TL artırılmış ve önümüzdeki dönemde ihracatçılarımıza daha fazla kredi verme imkânı sağlanmıştır.”
Bakanlık desteklerine ek olarak Türkiye Cumhuriyet Bankası’nın da (TCMB) ihracatçıların finansmana erişim konusunda almış olduğu kararları memnuniyetle karşıladıklarını belirten Bolat, reeskont kredilerinin günlük limitinin 1,5 milyar TL’ye yükseltilmesi, reeskont kredilerinde KOBİ payının artırılmasında ve kullandırımlarda ihracat artış performansının dikkate alınması, sadeleşme süreci kapsamında reeskont kredilerine erişim şartlarının kolaylaştırılması, reeskont kredisi kullanımında %30 ilave ihracat bedeli satış koşulunun kaldırılması, reeskont kredi vadesi boyunca verilen döviz almama taahhüdünden, ithalat ödemeleri kapsamındaki döviz alımlarının istisna tutulması kararlarının ihracatçılara rahat bir nefes aldıracağından şüphesinin olmadığını vurguladı.
Son olarak Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) konusunda da değinen Ticaret Bakanı Prof. Fr. Ömer Bolat konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Bunların yanı sıra, dünyada en fazla Serbest Ticaret Anlaşmasına (STA) sahip ilk 10 ülke arasında yer alan ülkemizin ihracatını artırmak, sanayide rekabetçiliğini güçlendirmek ve ülkemize yabancı sermaye çekmek amacıyla, mal ticaretinin yanında hizmetler ve yatırımlar gibi alanları da içeren yeni nesil kapsamlı ve derin STA’lar müzakere ediyoruz.
Yatırım ve ihracat kapasitemizin artmasına fayda sağlayacağını düşündüğümüz ticari diplomasi faaliyetlerimize de ara vermeden devam ediyoruz. Bu doğrultuda, Temmuz ayında Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Körfez ülkelerine gerçekleştirilen program kapsamında Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde ikili temaslar gerçekleştirdik; ayrıca, Cezayirli muhataplarımızla görüştük.
Yine yakın zamanda Avrupa Birliği, Birleşik Krallık, Mısır, Azerbaycan ve Bulgaristan’dan muhataplarımızla dış ticaretimizin geliştirilmesi kapsamında görüşmelerde bulunduk. Önümüzdeki günlerde ise, Hindistan’da düzenlenecek G20 Ticaret ve Yatırım Bakanları Toplantısına katılım sağlayarak, dünya ticaretinde büyüme ve küresel değer zincirlerine KOBİ’lerin entegrasyonu ile ilgili görüşlerimizi paylaşacağız. Ayrıca, G20 ülkelerinin muhatap Bakanları ile görüşeceğiz.”
Açılış konuşmalarının ardından, ağustos ayı Meclis Toplantısı, soru-cevap bölümüyle devam etti. İSO Meclis Üyeleri de ana gündem maddesine ilişkin söz alarak değerlendirmelerde bulundu ve Bakan Bolat’a sorular yöneltti. Gelen soruların Bakan tarafından yanıtlanmasıyla toplantı sona erdi.
Bakan Bolat, İSO’ya Teslim Edilen TOGG ile Hatıra Fotoğrafı Çektirdi:
Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, İSO Meclisinin ağustos ayı toplantısının ardından İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz ile birlikte TOBB tarafından İSO’ya teslim edilen Türkiye’nin yerli ve milli otomobili TOGG’u inceledi. Bolat, Ticaret Bakan Yardımcıları ve İSO Yönetimi ile TOGG önünde hatıra fotoğrafı da çekildi. TOGG’un plakasında yer alan 1952, İSO’nun kuruluş yılını sembolize ediyor. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan da “Ülkemizin sürdürülebilir üretim hayatı ve kalkınması için yerli ve milli üretimi bizler de çok önemsiyoruz. İşte bu noktada İSO olarak Türkiye’nin otomobili TOGG’u teslim almanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Geçtiğimiz ay TOBB Başkanımızın konuk olduğu meclis toplantımızda da gündeme gelen TOGG aracımızı dün Gemlik tesislerinden teslim aldık. TOBB vasıtasıyla bizlerin de ortağı olduğu ve kısa zamanda meyvesini veren bu değerli yatırım gibi ülkemizin ihtiyaç duyduğu diğer alanlardaki yerli yatırımların da kısa sürede hayata geçirilmesi en büyük temennimizdir” dedi.