İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’nde Su ve Endüstriyel Atık Su Yönetimi Konuşuldu

  • Etkinlikler
yesil-gundem-sohbetleri-02

İstanbul Sanayi Odası (İSO), sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında başlattığı “İSO Yeşil Gündem Sohbetleri” etkinliğinin beşincisini gerçekleştirdi. Düzenlenen etkinliğin konusu ‘’Dünya Su Günü’nde Su ve Atık Su Yönetimi’’ oldu. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Mustafa Tacir’in ev sahipliğinde, Ilgaz Gürsoy’un moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, Türk Standartları Enstitüsü Çevresel Gözetim ve Doğrulama Müdürü Mehmet Ergün, Konya Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Bilgehan Nas, İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Doç. Dr. Mustafa Evren Şahin ve Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. Çevre ve Sürdürülebilirlik Sorumlusu Ahu Köksal konuşmacı olarak katıldı.


İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve
Sürdürülebilirlik Platformu
Başkanı Mustafa Tacir

Panelin açılış konuşmasını yapan İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Mustafa Tacir, yapılan araştırmalara atıfta bulunarak önümüzdeki sekiz sene içerisinde dünya nüfusunun temiz suya erişim konusunda sıkıntı çekeceğini söyledi. Ayrıca Tacir, Dünya Gıda Programı’nın açıklamış olduğu verilere dayanarak 43 ülküde, 41 milyon insanın kıtlığın eşiğine geldiğini belirterek, su kaynaklarının ve iklim değişikliğinin arasındaki paralelliğe vurgu yaptı.

Tacir konuşmasına, Türkiye’nin su kaynakları açısında durumunu açıklayarak devam etti. Tacir, ‘’ Kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı göz önüne alındığında, Ülkemiz “su azlığı yaşayan” ülkeler sınıfındadır. Kritik olan ise, su kaynakları konusunda bir önlem alınmadığı takdirde, 2030 yılında Türkiye’nin “su kıtlığı yaşayan” ülke statüsüne gelmesinin muhtemel görülmesidir. Başka bir açıdan bakarsak, maalesef sadece kurak dönemlerde sıklıkla tartışılan ve kırsal kesimlerde daha büyük hassasiyetle hissedilen su krizi gelecekte toplumun her kesimini yakından etkileyecektir. Ortada gün geçtikçe büyümekte olan bir sorun var ve bu sorunu görmezden gelmek geleceğimizi tehlikeye atmak bir anlamda. Su yönetiminin ise iklim değişikliği politikalarından ayrı düşünülemez olduğu aşikâr’’ dedi ve bu konuda gerekli çalışmaların ivedilikle gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Mustafa Tacir konuşmasını evsel kullanım sonucu oluşan atık suların %75’ini oluşturan gri suyun yeniden kullanımı ve yağmur hasadı gibi uygulamaların politikalarımızda yer alması ve ekonomik teşviklerle desteklenerek, tarımsal sulamada ve sanayide de suyu verimli kullanmanın altını çizdi.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Çevre Koruma ve Kontrol Daire
Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler

Panelin devamında söz alan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, sürdürülebilirlik açısından su yönetimi ve ikim kriziyle mücadele konularında devlet kurumlarından yerel yönetimlere, tüm STK’lardan meslek odalarına, tüm sanayi paydaşlarından vatandaşlara kadar iş birliği içerisinde olmanın önemli olduğunu aktardı. Dünya’da her 1,5 sıcaklık artışının doğal afetleri %30 artırdığına değinen Erdinçler, bu konunun hepimizin hayatını riske ettiğini belirtti. Bununla birlikte şehirlerin, atmosfere sera gazı yayılımın %80’nine sebep olduğunu dolayısıyla şehirlerin bu sürecin hem sebebi hem de mağduru olduğunu söyleyerek, şehirlerin sürdürülebilirlik geçişi açısından dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Öte yandan İstanbul Belediyesi’nin de konuyu yakından takip ettiğini belirten Erdinçler, kendilerinin İBB İklim Değişikliği Eylem Planlarını yenilediklerini ekledi. Erdinçler konuşmasının sonunda Dünya’daki suyun %2,5’nin tatlı su olduğunu ve bunun da sadece %1’nin kullanılabilecek su durumunda olduğunu ve en önemlisi, ne yazık ki bu %1’lik kaynağın ciddi bir kısmının da insanlık tarafından kullanılamaz hale geldiğini belirterek, ilerleyen yıllarda yaşanacak su kıtlığına vurgu yaptı. Atık su yönetiminin ve atık suyun geri kazandırılması konusunun önemine dikkat çekti.


Türk Standartları Enstitüsü
Çevresel Gözetim ve Doğrulama
Müdürü Mehmet Ergün

Panelin devamında söz alan Türk Standartları Enstitüsü Çevresel Gözetim ve Doğrulama Müdürü Mehmet Ergün, Karbon Ayak İzi kavramından sonra artık Su Ayak İzi kavramının da gündeme geldiğini söyledi. Artık üretim tesislerinin de bu konuyu ele aldığını söyleyen Ergün, üretimde kaynak kullanım yoğunluğunun sınırlandırılması gerektiğinin altını çizdi. Ergün, ürün yaşam döngüsü bakımından, ilerleyen yıllarda tüketicilerin, raflardaki ürünlerde bulunan kodları tarayarak, üretilen ürünlerde ne kadar su tüketimi ve karbon emisyonu gerçekleştiğini görebileceklerini belitti. Bu durumun, tüm bireylerde çevre bilinci oluşturacağını ve kısıtlı kaynakların verimli kullanımı konusunda sanayi kuruluşlarını harekete geçireceğine değindi. Bu kapsamda düşük su tüketimi olan ürünlerin pazarda öne çıkacağının altını çizdi. Atık suyun geri dönüştürülebilir önemli bir kaynak olduğunu belirten Ergün, maalesef ülkemizde hem birey bazında hem de sanayi bazında bu konuda yeterli bilince sahip olmadığımızı aktardı. Ergünç,’’Ne yazık ki hem birey olarak bizler hem de sanayi kuruluşları Dünya’da su kaynaklarının hiç azalmayacağını zannediyorduk yıllarca, iklim değişikliği ve su kaynaklarının verimli kullanımı açısından gerekli bilincin oluşturulması gerekiyor. Yapılacak gelişmelerle sanayide atık su geri dönüşümü hızlandırılmalıdır’’dedi.


Konya Teknik Üniversitesi Çevre
Mühendisliği Bölümü
Prof. Dr. Bilgehan Nas

Hemen ardından söz alan Konya Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Bilgehan Nas, Konya havzasında, yer altı su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı sonucu ortaya çıkan obruk sorununa değindi. Nas, bu sorunun sadece Konya’da değil artık tüm Türkiye’de fark edildiğini belirtti. Yer altı su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı sonucu yılda 40’tan fazla çökmenin yaşandığını ve bu çökmelerin yaşam ve tarım alanlarına tehdit oluşturduğuna vurgu yaptı. Konuşmasının devamında Nas, artık tüm Dünya’da tarım alanlarının su bütçesi kadar üretim yapması gerektiğini belirten düzenlemelerin hayata geçmeye başladığını ve susuz tarım çalışmalarının hız kazandığını aktardı. Ayrıca, artık su artıma tesislerinin sadece atık suyun arıtıldığı tesisler değil, ham madde geri kazanım tesisi olarak tanımlandığını ve en önemlisi atık su arıtma tesislerinin bir alternatif su kaynağı olduklarının altını çizdi.


İstanbul Teknik Üniversitesi
Çevre Mühendisliği
Doç. Dr. Mustafa Evren Şahin

İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Doç. Dr. Mustafa Evren Şahin de atık su yönetiminin tarih boyunca değişim içerisinde olduğunu belirtti. Atık su yönetiminin, 1800 ve 1900 yıllarda temel olarak atık suyun yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması olarak ele alındığını belirterek, daha sonra 1980’ler ve 200’lerde oluşan çevre bilinci sayesinde, artık atık su yönetiminin bir ham madde ve enerji geri dönüşümü olarak ele alındığını aktardı. 200’lerin balında Türk tesislerinin, Dünya tesislerine göre 20-30 yıl geride olduğunu fakat günümüzde aynı seviyeye eriştiğini belirten Şahin, asıl önemli olanın bu alanda Üniversite, Sanayi ve Kamu üçgenini kurarak bir ekonomi planı oluşturmak olduğunu belirtti.


TOFAŞ firmasının Çevre ve
Sürdürülebilirlik Sorumlusu
Ahu Köksal

Panelin sonunda, 2018 İSO Çevre Ödülleri Sürdürülebilirlik alanında ödül alan TOFAŞ firmasının Çevre ve Sürdürülebilirlik Sorumlusu Ahu Köksal firma olarak gerçekleştirdiklerinden bahsetti. Köksal, insanların otomotiv sektöründe suyun kullanımını düşük sandığını ancak 1 otomobil üretiminde 2 ton su tüketildiğini belirtti. Ayrıca Köksal, atık su yönetiminin artık bir çevre duyarlılığı olmaktan ziyade, üreticiler açısından iş devamlılığına dönüştüğünün altını çizdi. Üretim tesisleri içerisinde kurmuş oldukları artırım tesisleri sayesinde, kullandıkları yer altı su kaynaklarında %20 tasarruf sağladıklarını belirten Köksal, bu süreci tüm tedarikçileriyle beraber yürütmenin önemine değindi. Yaptıkları çalışmalarla, bir değer zinciri oluşturmak istediklerini ve tüm paydaşlarıyla gelecek nesillere sürdürülebilirlik bakış açısı aşılamak istediklerini ekledi.

Konuşmacılar yaptıkları konuşmalar sonrasında izleyicilerden gelen çok sayıda soruyu da yanıtladı.