Sanayicilerin Kuraklık ve Su Hassasiyeti, Geniş Yankı Buldu

  • Etkinlikler
meclis-agustos-2014-02

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi, ağustos ayı toplantısını “İklimsel Değişikliklerin Nedenleri, Ekonomimize ve Sanayimize Etkileri” ana gündemi ile 27 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleştirdi. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği ve Afet Yönetim Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve Türkiye Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa’nın konuk konuşmacı olarak katıldığı toplantıda sanayicilerin kuraklık ve azalan su miktarına dikkat çekmesi kamuoyunda geniş yankı buldu. Televizyon ve gazetelerin konuya geniş vermesi dikkat çekti.

Ağustos Meclisi’nde açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, küresel iklim değişikliklerinin sanayideki etkilerini dile getirdi. “İklim değişikliklerinin, kuraklık, sel ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi etkileriyle, ülkelerin özellikle sosyal ve ekonomik kalkınmalarını olumsuz etkileyen bir gelişme olduğu dikkatlerden asla kaçmamalıdır” şeklinde konuşan Bahçıvan, iklim değişikliği konusundaki insan faktörüne dikkat çekti. Tüm ülkelerin çözüme katkı sağlaması gerektiğini söyleyen Bahçıvan, “İşte bu nedenle, Birleşmiş Milletler çatısı altında soruna yönelik çözüm arayışı uzunca bir süredir devam etmektedir” dedi.

Kuraklık ve su kıtlığının göçlere ve güvenlik sorunlarına neden olabileceğini vurgulayan Erdal Bahçıvan, iklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğuna işaret ederek iklim değişikliğinin insanlığın karşılaştığı en büyük sorunlardan birisi olduğunu kaydetti.

Bahçıvan konuşmasına şöyle devam etti: “İklim değişikliğin etkileri arasında, en tehlikeli ve başa çıkılması en zor olan afet, mahşerin dört atlısından birisi olarak görülen kuraklıktır. Ülkemiz su zengini bir ülke olmadığı gibi artan nüfusla birlikte, küresel iklim değişiminin de etkisiyle daha kurak bir iklime sahip olacağımıza dikkat çekiliyor. Özellikle su, hayatımızın her alanında olduğu gibi sanayi için de en önemli ve kritik girdilerin başında geliyor. İklim değişikliğinin neden olduğu kuraklık ve yağış rejimindeki sapmalar sonucu su kaynaklarının üzerindeki baskı giderek artıyor.”

Su kaynaklarının doğru kullanımına dikkat çeken İSO Yönetim Kurulu Başkanı, toplumsal dinamikler düşünülerek içme ve kullanma suyuna öncelik verilmesi sonucu, sanayi sektörünün üretimi için gerekli suyu bulamayabileceğinin altını çizdi. “Bu durum tüm sanayi sektörlerini, özellikle de yoğun su kullanımı olan sektörleri olumsuz etkileyebilecektir” şeklinde sözlerine ekledi.

Erdal Bahçıvan, Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’na seslenerek, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne susuzluğa karşı önlem alınması konusunda bir çağrınız var. Sosyal medya üzerinden başlattığınız imza kampanyasının büyük kitlelere ulaşmasını, Büyükşehir Belediyemizin önerilerinizi hayata geçirmesini temenni ediyorum. Birleşmiş Milletler bünyesinde hazırlanan bir rapora göre, 2050 yılına gelindiğinde iklimle ilintili ani afetler nedeniyle dünya çapında 200 milyon insanın yer değiştirebileceği tahmin edilmektedir. Kuşkusuz bu yer değiştirme, başta ekonomi ve sosyal yapı olmak üzere pek çok şeyin olumsuz etkilenmesine neden olacaktır” dedi.

“Gelecekte su savaşları yaşanacak”

“Yeni Dünya Düzeninde Trendleri Yönetmek: İklim Risk Yönetimi” başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise küresel iklim değişikliği nedeniyle dünyanın gelecek 100 yılda 2 ila 5 derece ısınacağını, sıcaklıkların artacağını ve yağışların azalacağını söyledi. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu artan kuraklık sonucu su savaşlarının yaşanabileceğini ve 2050 yılında dünyanın, küresel iklim değişikliği nedeniyle 300 milyar dolar ekonomik kayıp yaşayacağını dile getirdi.

Türkiye’nin kendi bölgesinde iklim değişikliğinden etkilenecek üçüncü ülke olduğuna dikkat çeken Kadıoğlu, bununla birlikte ülkemizde hala sorunla yeterince ilgilenilmediğini vurguladı. Kadıoğlu, şunları söyledi:

“Türkiye’nin halen iklim değişikliği ile ilgili mücadele planı bulunmuyor. Bir örnek vermek gerekirse, İstanbul’da çok sayıda rezidans yapılıyor ancak bu konutlarda sarnıç yapıldığını görmüyoruz. Maalesef yağmur suyunu toplamada son derece başarısız bir durumdayız. İstanbul böyle giderse çevre bölgesini de kurutma riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Şehirlerde her kurumun kendi kuraklığını izlemesi gerekiyor.”